İslam da asıl olan, başta insanlar olmak üzere bütün

yaratılmışlara iyi davranmaktır.

Başta kendimize, ailemize, akrabalarımıza, köyümüze,

şehrimize, ülkemize ve tüm dünyaya gücümüzle orantılı olarak iyilik yapmak

görevlerimizden biridir.

Evlat edinmek de bu iyiliklerden biridir.

Ancak ülkemizde evlat edinme deyince iki türlü evlat

edinme olduğundan birbirinden ayırmada fayda vardır.

Zor durumda kalan ailelerin yardımına koşmak için

çocuklarından birini veya bir kaçını bakmak üzere almak.

Deprem gibi harp gibi durumlarda babasız-annesiz kalan

veya ikisi de sağ ama bakacak durumda olmayan ailelerin çocuklarına bakmak için

almak iyidir, güzeldir, sevaptır.

Sevgili Peygamberimizin dedesi Abd ül-Muttalib vefat

edince amcası Ebu Talib in himayesine girmiş ve onun yanında büyümüştü.

Sevgili Peygamberimiz de, amcası Ebu Talib in maddi

yönden zor durumda olduğunu görünce Hazreti Ali nin bakımını üzerine almıştı.

Eğer evlatlık edinme yi böyle anlıyorsak dediğim gibi

iyidir, sevaptır.

Rabbimiz buyurur:

  ...İyilik ve

takvada yardımlaşınız, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayınız. Allah tan

sakının, Allah ın cezası şiddetlidir (Maide Suresi, ayet: 5).

Dinimizin yasakladığı evlat edinme şekli evlat edinilen

çocuğu kendi çocuğu olarak tanıtma, asıl babası ve annesiyle bağlarını koparma,

bu günkü ifadesiyle kendi nüfusuna geçirme şeklinde olandır.

Aileye katılan bu yeni çocuk, ilerde o yeni ailenin

mirasına da varis olacağından, çocuğun haram yemesine sebep olunduğu gibi diğer

varisleri de mirasın bir kısmından mahrum etme oluyor.

Rabbimiz bu tür evlat edinmeyi yasaklamıştır:

  ...Evlatlıklarınızı da oğullarınız kılmadı.

Bu, sizin ağızlarınızın sözleridir. Allah doğruyu söyler. O doğru yola

ulaştırır.

  Evlatlıkları

(hakiki) babalarıyla çağırınız. Allah katında bu daha doğrudur. Eğer babalarını

bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşlerinizdir ve dostlarınızdır. Bu konudaki

hatalarınızdan size günah yoktur. Ancak kalplerinizin bile bile yaptıklarının

(günahı vardır) Allah bağışlayandır, merhamet edendir (Ahzab Suresi, ayet:

4-5).

Sevgili Peygamberimize peygamberlik verilmeden önce eşi

Hatice validemizin hediye ettiği köle Zeyd bin Harise yi hemen azat etmiş,

özgürlüğünü vermiş ve onu evlatlık edinmişti.

Kendisine peygamberlik verildikten sonra da yine halk

tarafından Muhammed in oğlu diyorlardı. Ahzab Suresi nin bu ayeti indiği

andan itibaren evlatlıktan çıkarıldı ve İslam kardeşliği devam etti.

Dinimizin izin verdiği evlat edinme de nüfusa kaydetmek

yok. Asıl anne ve babasıyla bağlarını koparmadan, kimin çocuğu olduğunu haber

vererek, o çocuğu din kardeşi kabul ederek besler, büyütür, eğitir, evlendirir,

sağlığında o çocuğa dilediği kadar malından bağışlayabilir.

Nüfusa kaydetmeden evlatlık alma işleminde dikkat

edilmesi gereken, aldığımız kız ise, ergenlik çağına erdikten sonra hem kız,

hem evin erkekleri mahremiyete dikkat etmeliler.

Evlatlık alınan erkek çocuksa, ergenlik çağına erdikten

sonra  o da, evin kadınları da yine

mahremiyete dikkat etmeliler.

Bu konuda evlatlık edinilen kişiye düşen bir görev daha

vardır. O da hakiki babası olmadığını bildiği halde kendisini evlatlık edinen

kişiyi hakiki baba olarak yayması, söylemesi öyle bilinmesini istememesidir.

Yani evlatlık edinen babaya ve anneye baba veya anne derken sevgi ve saygı

nedeniyle söyleyebilir fakat asıl babası ve annesi olmadıklarını da ifade

etmelidir.

Sevgili Peygamberimiz bu durumu şiddetle yasaklamıştır:

Kim babası olmadığını bildiği halde bir başkasını babası

olarak iddia ederse ona cennet haram olur buyurmuş. (Buhari, Sahih, K. Feraiz,

babü men iddea ila ğayri ebihi, Müslim, Sahih, K. İman hadis no 96).

Hadisi şerh edenler, cennete gitme konusunda, Cezasını

çekmeden, Allah ın afvına nail olmadan cennet ona haram olur demişler.

Evlatlık verilenler, babalık veya analık yanında büyüyenler,

anne ve babalarınızın şartlarını değerlendirme imkânınız yoktur.

Onun için ne olursa olsun, anne ve babanız nasıl olursa

olsun gidiniz, afvediniz, yardım ediniz, bağlarınızı kuvvetlendiriniz.