Yirmi yıl önce sicil kağıdı almak için adliyeye gitmiş ve kapıda bir engelle karşılaşmıştım. Görevli, “abla bu vaziyette içeri giremezsin, istersen örtünü biraz daha tölaranslı hale getir” demiş ve bu şekilde içeri almasının mümkün olmayacağını ifade etmişti. O günlerde hepimiz bu tür baskıları sık sık yaşar ve doğup büyüdüğümüz bu topraklarda kendimizi birer parya gibi hissederdik.
Allah’ın razı olmayacağı her türlü tutum ve davranış türü hem suçtur hem de günahtır. Yani suçun bilinen bir tanımı vardır ve bu kapsama nelerin girip girmeyeceğini çocukluk çağında öğrenirsiniz. Allah koyduğu kuralları ile insanın fiziksel, ruhsal sosyal tüm haklarını koruma altına almış ve bu hakların ihlalini kuvvetle yasaklamıştır. Mesela beşeri ideolojilere göre, adam öldürmek, hırsızlık yapmak ve kişisel hakların gasp edilmesi suçtur, dinimiz ise bütün bu menfur eylemleri büyük günahlardan kabul eder ve yasaklar kapsamına alır.
Başörtüsü meselesi de yıllardan beri Allah’ın emrettiği fakat kulun yasak ilan edip suç unsuru olarak gördüğü bir mesele haline gelmiş ve kadınlarımız mağdur edilmiştir.
Zira, Cumhuriyetle birlikte kendilerini hakim sınıf olarak gören kesim, Müslüman kadının örtüsü ile Anadolu kadınının örtüsünü birbirinden ayrıştırmış ve örtünün sınırlarını ortadan kaldırmıştır. Onların tanımlarına uyum sağlayan hanımlar, yaşlarının gereği olarak ya da çevrenin etkisi ile başlarını örter gerektiği yerde de açarlar. İşte CHP zihniyetinin arzu ettiği ve desteklediği anlayışta budur. Yani mevlitlerde, cenazelerde, mezarlık ziyaretlerinde başını örtüp önden tavşan kulağı yapacaksın, okullarda resmi kurum ve kuruluşlarda, düğün ve eğlence ortamlarında açacaksın. Ne garip bir çelişki!
Son yıllarda okullarda, kamu kurum ve kuruluşlarında hatta şu günlerde Meclis’te de örtülü hanımların yer alması, bu konuda kısmen rahatlamanın olduğunu gösteriyor. Fakat mesele sadece resmi kurumlara başörtü ile girebilmek ve burada varlık göstermek değildir. Aksine örtüyü ruhundan ve kimliğinden koparmadan bir bütün olarak taşıyabilmektir. Ne yazık ki, başörtülü bayanların erkeklerle seviyesiz şakalar yapmaları, el sıkışıp gereksiz muhabbet ortamı oluşturmaları, mahremiyet sınırlarını ortadan kaldıracak söz ve eylemlerde bulunmaları, sığ ve seviyesiz bütün tavırları örtüyü anlam ve muhtevasından uzaklaştırıyor. Oysa örtü tek başına tesettür değildir, tesettür kadının örtüsü, vakarı, edep ve hayası ve dik duruşu ile bir bütündür ki, bugün başörtüsü takan bir çok hanım bu bütünlüğü ortadan kaldırarak İslam’a büyük zarar getirmektedir.