Putperest bir toplum olan Arap kabilelerinden bazıları İslam’a girerken cahiliye döneminin bazı sembollerini, adet ve geleneklerini korumayı ve zekât gibi bazı hükümlerden de muaf tutulmayı Allah Resulü (s.a.v.) ile pazarlık konusu yapmak istemişlerdir. Ancak Resulullah (s.a.v.) onların bu isteklerini derhal geri çevirmiş ve sadece İslam’ın hükümlerini bir bütün olarak hiçbir ayrım yapmadan kabul edenlerin şehadetlerini kabul etmiştir.
İslam devletinin Arap yarımadasında hızla yayılarak büyük bir güç haline gelmesi ile birlikte bazı kabileler İslam’ın gücüne teslim olmaktan başka bir yol bulamadıkları için Müslüman olduklarını ilan etmişler ama fırsatını bulduklarında da irtidat etmişlerdir.
Riddet, Arapça “Redd” kökünden gelen bir kelimedir. Lûgat anlamı “dönmek” demektir. Terim olarak da “İslâm’dan bilinçli bir şekilde çıkmak” anlamına gelir. Nitekim ayeti kerimede şöyle buyurulmuştur: “Gerisin geri arkanıza dönmeyin.” ( Mâide, 21)
İmam Nevevî (r.h.) riddeti şöyle tarif etmiştir:
“Niyetle, küfür sözle ya da küfür fiille İslam’dan bağı koparmaktır. Bu sözü istihza (alay) olsun diye ya da inadına ya da inanarak söylemesi arasında fark yoktur. Yaratıcıyı inkâr eden ya da Peygamberleri inkâr eden, ya da Peygamberi yalanlayan, ya da zina gibi icmaen haram olan bir fiili helal kabul eden, ya da bunun zıddını kabul eden, ya da vucubu ittifakla kabul edilen bir şeyi inkâr eden, ya da zıddını kabul eden, ya da küfre girmeye azmeden, ya da bu hususta tereddüt eden kişi küfre girer.” (M. Ez-Zühri, Şerh AlâMetni’lMinhâc, 519)
Buna göre Mürted; namaz, zekat, nübüvvet ve müminlerin dostluğu gibi dince bilinmesi zaruri olan şeyleri inkar eden ya da küfürden başka şeye ihtimali olmayan sözü söyleyen ya da fiili işleyen kişidir.
Ebu Hureyre (r.a.)’ın rivayet ettiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Kıyamet gününde ashabımdan bir topluluk Havz’a benim yanıma gelecekler. Bunlar Havz’dan alınıp uzaklaştırılacaklar. Ben “Rabbim, onlar benim ashabımdır (ümmetimdir)” diyeceğim. Şöyle buyuracak: “Sen, bunların senden sonra neler ortaya çıkardıklarını bilmiyorsun. Onlar, gerisin geri arkalarına dönüp irtidat ettiler.” (Kurtubî Tefsiri, 4/166)
İbni Abbas (ra)’dan gelen rivayete göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Ümmetimden (bazı) adamlar kollarından tutulup götürülür. Ben “Bunlar ashabımdır” derim. “Sen bunların senden sonra neler ortaya çıkardıklarını bilmiyorsun.” denir. Bunun üzerine ben de salih kulun dediğini derim: “Aralarında olduğum müddetçe onlara şahit idim, fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyen yalnız sen oldun. Sen her şeyi görensin.” (Maide, 17) Bunun üzerine “Onlar sen onlardan ayrılalı beri topukları üzerinde gerisin geriye dönüp gittiler.” denir.” (Suyuti, el-Hasâis el Kübrâ, 2/456)
İslam tarihinde ilk dinden dönüşler daha Allah Resulü hayatta iken hicretin dokuzuncu yılında başladı ve Veda Haccı sonrası hastalanıp vefat etmesine kadar devam etti. Esved el-Ansî, Yemen’de, Müseyleme, Yemâme’de, Tulayha el Esedî de kendi kavminin içinde irtidat edip isyan başlattılar.
Kendisinin peygamber olduğunu iddia eden Esved el-Ansi, topladığı kuvvetlerle önce Necran bölgesini, peşinden de San’a’yı ele geçirdi. Esved el-Ansi’nin çıkarmış olduğu bu fitne Hadramevt’tenTaif’e, Bahreyn’den Aden’e kadar her yeri kapladı.
Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.v.) Yemen bölgesinde bulunan bütün Müslümanların Esved’e karşı savaşmalarını emretti. Resulullah’ın emri San’a’daki Müslümanlara ulaşınca, Esved el-Ansi gerçekleştirilen bir suikastla öldürüldü. Onun öldürülmesi ile birlikte Kenan bölgesi tekrar İslam’ın hâkimiyeti altına girdi. Esved el-Ansi’nin ölüm haberi Medine’ye Peygamber’in vefat ettiği günün sabahında ulaştı.
İnşaallah konuya devam edeceğiz.