Usta bir konuşuyor, pîr konuşuyor!

Ve ortalık allak bullak oluyor!

Ondan sonra iş çıraklara düşüyor!

Ustanın allak bullak ettiği ortamı yeniden eski haline getirmek için uğraşıp duruyorlar!

Malum usta son günlerde kafayı idama takmış durumda!

Bir gün konuşmasa ikinci gün mutlaka idam cezasının gerekliliğinden söz ediyor!

Ustanın bu politikası yurt dışı ile iş tutan çıraklarının işini bir hayli zorlaştırıyor!

Başlıyorlar tevil politikasına!

"Usta idamdan söz etti ama Norveçteki katili kast etti" gibisinden akılları karıştıran tevillere başvuruyorlar!

Çıraklar böyle işi tevile çalışırken muhatapları da bıyık altından gülüp duruyor gibiler!

Sanki onlar ustanın kimi kastettiğini bilmiyorlar!

İşte tam bu noktada eski bir fıkrayı hatırladık!

Demirperde gerisi ülkelerin henüz dağılmadığı dönemlerde o ülke vatandaşlarından biri çekmiş kafayı ve ülkenin devlet başkanına bir güzel sövmüş!

Adamı hemen yakalamışlar ve mahkemeye sevk etmişler!

Ertesi gün hâkim karşısına çıkacak sarhoş adam geceyi nezarette geçirince kendine gelmiş ve hâkimin "Devlet başkanımıza niye sövdün " sorusuna "Efendim ben bizim devlet başkanına değil komşu ülkenin devlet başkanına sövdüm" diyerek paçayı kurtarmaya çalışmış.

Pek tabii hâkim bu basit numarayı yememiş ve "Ben hangi ülkenin devlet başkanına sövülmesi gerektiğini bilmiyorum muyum " diye adama cezayı basmış!

Şimdi Usta idam cezasını yeniden tartışmaya açmış bulunuyor!

Çırakları "Bizim ülke için değil Norveç için istedi" diye durumu tevile çalışıyorlar! Sanki muhatapları Ustanın idam cezasını kimin için istediğini bilmiyorlarmış gibi

Çıraklar bu tür tevillere başvurmaya devam ederlerse Allah-u âlem muhatapları "Size ne Norveçteki katilden " diye sormak zorunda kalacak!

Sahi Usta böyle içinden geldiği gibi konuşup dururken çıraklar niye bu tür tevillere başvururlar ki!

Ustalarını uyarıp "Aman böyle içinden geldiği gibi konuşma, kurmak üzere olduğumuz bütün dengeler alt-üst oluyor" demeleri çok mu zor

Usta böyle konuşup dengeleri alt üst etmese çıraklar "Reddedilsek de Avrupalıyız" demek zorunda kalmayacaklar! Ya da "Bizim stratejik tercihimiz hala Avrupa Birliği" demek mecburiyetini hissetmeyecekler!

"Gerekirse Avrupa Birliğine yardımda bulunabiliriz" gibisinden laflar etmek ihtiyacını hissetmeyecekler!

Ama Ustayı bir türlü istedikleri çizgiye çekemiyorlar! Ustayı istedikleri çizgiye çekemeyince de şimdi yaptıkları gibi dışarıya "İdama dönüş yok" mesajını vermek zorunda kalıyorlar!

Dedik ya çırakların işi zor!