İnsanın yürek ve zihninin, eş deyişle duygu ve aklının ürünü veya verimi olan sanat, edebiyat ve düşünce kaydedildiği anda, diğer insanların da yararlanabileceği ortak bir kaynağa dönüşür. Bu kaynak sadece yarar sağlamaz, daha doğrusu sadece pay alınan değil, paylar katılan, dolayısıyla çift yönlü akan bir nitelikte işlemeye başlar. Bunu yazı ve kitap olarak adlandırmıştır insanoğlu ki, Sümerlere ne kadar minnet ve şükranda bulunulsa da yeterli değildir.

Mecmua veya dergi biçiminde ortaya konulan sanat, edebiyat ve düşünce ürünleri, kendi varlıklarını bütüne ulaştırmada ilk adımı teşkil etse bile, bir başka yönden farklı bir bütünlüğü ifade eder. Bir anlamda, her dergi yapılmakta olan bir arayışı işaret ederken, aynı zamanda bu arayışa katılma çağrısında da bulunur. Merak soruyu, soru arayışı, arayış çağrıyı, çağrı birlikteliği, birliktelik de bütünleşmeyi içerir. Bütün bu süreçler bizi kendi varlığımızı, varlığımızın anlamını kavramayı, kavradığımız ölçüde amaç olan olgunlaşmayı getirir ya da ona ulaştırır. Sanat, edebiyat ve düşünce alanında olduğu gibi, hayata dair diğer alanlarda da bu türden adımları önemsemek gerekir. Dolayısıyla herhangi bir meslek veya herhangi bir etkinlik ile ilgili dergileri de unutmamak yerinde olur.

Arayış ve çağrı bağlamında 14 yıla ve iki aylık olmak üzere 83. sayıya ulaşan Edebiyat Ortamı’nın yürüyüşünü, eş deyişle seyr-i sülukunu izlerken takdirde bulunmak, kadir kıymet bilmenin bir gereği sayılmalıdır. Nitekim Edebiyat Ortamı böyle bir tavrı yayın politikasına imkânı ölçüsünde yansıtabilme çabası içinde görünmektedir.
Kasım-Aralık sürecini kapsayan 83. sayısının dörtte birini şiire ayırması, şiir sanatı açısından dikkat çekicidir. Öte yandan sanata çeşitli boyutlarıyla yaklaşıp katkılarda bulunan rahmetli Cevat Ülger’i (1933-1977), Nabi Avcı ve Ersin Gürdoğan’ın yazılarıyla hatırlatması bir kadirbilirlik örneğidir. Aynı şekilde Pir Sultan Abdal(lar) üzerine Prof. Dr. Mustafa Sever ile Sadık Yalsızuçanlar’ın yazıları, sanatın penceresinde bu kişiliklerin kültürümüzün oluşumundaki paylarını doğru bir şekilde anlamamıza yardımcı olmaktadır, denebilir.

Öte yandan Edebiyat Ortamı, her sayıda ek olarak bir sanatçıyı tanıtan kitaplar sunmaktadır ki, bu başlı başına takdir edilecek bir tutumdur. Bu sayısıyla da “Şaşar Veysel İşbu Hale” başlığı altında Âşık Veysel’i, türküler halinde icra edilen şiirlerinin açıklanıp yorumlanmasını yapan Sadık Yalsızuçanlar’ın çalışmasını vermiştir.
Söyleşi, hem sanat ve edebiyatçının kişiliği, hem de eser/leri hakkında açıklayıcı bilgiler elde etme imkânı vermesiyle önemli bir alandır. Bu bakımdan yerli sanatçıların yanında yabancı sanatçılar ile gerçekleştirilen söyleşilere de yer vermektedir Edebiyat Ortamı. Bu sayıda Meksika kökenli Amerikalı yazar Santiago Vaquera-Vasquez ile hikâye yazarı Cahid Efgan Akgül söyleşileri yer almaktadır. Hikâye alanında farklı anlatımlar içeren ürünlerin yayınlanması derginin aynı zamanda bir arayış zemini oluşturmasına imkân vermektedir ki, bu önemli bir yaklaşımdır.

Yine kitap tanıtımları sanat ve edebiyat ortamının devingenlik kazanmasında unutulmaması gereken bir alandır. Belki bu alanı daha etkili hale getirmek için farklı yollar denenebilir. Bu arada Yedi İklim’in Kasım sayısında “ Sezai Karakoç Paneli” çerçevesinde konuşmalara yer verilmiş ve Ali Haydar Haksal’ın Diriliş dergisi üzerindeki ayrıntılı çalışmasının yayını sürdürülmüştür. Kahramanmaraş’ta çağrıda bulunan Yitiksöz, Nuri Pakdil hakkında yapılan söyleşilere yer vererek yayınını sürdürmektedir.