AVRUPA Parlamentosu’nun Türkiye ile müzakereleri “geçici olarak dondurma” kararı alması karşısında iktidar sözcüleri tarafından yapılan açıklamalar tam bir “züğürt tesellisi” gibi!
İçlerinden kimi “var olan” kararı “yok hükmünde” saydığını ilan ediyor!
Kimi, “Bizim için bir anlamı yok” diyor! “Anlamsız” saydıkları kararın gerisi gelmese iyi ama gerisi geliyor ve “ambargolar” konulmaya başlıyor!
Kimi alınan karar nedeniyle, “AB’nin çok şey kaybedeceğini” ileri sürüyor!
AB’nin “çok şey kaybetmesi” bir yana “Türkiye ne kazanıyor” onu tartışmak gerekmez mi?
Aralarından kimi ise bu kararı değerlendirirken, “AB için yolun sonu” yorumunda bulunuyor!
Tamam, alınan bu karar AB için “yolun sonu” olabilir ama Türkiye için “yolun başı” olabiliyor mu?
Ona bakmak gerekmez mi?
Türkiye bu karara karşı “net bir tavır” koyabiliyor mu?
“Siz bizi istemiyorsanız biz sizi hiç istemiyoruz” şeklinde “sağlam bir irade” ortaya konabiliyor mu?
Böyle bir kararlılıktan eser göremiyoruz! AB’nin hata yaptığı vurgulanarak bu hatadan vazgeçmesi için baskı yapılmaya çalışılıyor! Yani çabalar “yanlış bir noktada” yoğunlaşıyor!
İktidar sözcüleri bu gerçeğin farkına varamadıkları sürece, ne kararı “yok hükmünde” saymaları bir anlam ifade ediyor!
Ne de, “Bizim için bir anlamı yok” demelerinin bir manası var!
“AB’nin çok şey kaybetmesi” ya da “AB için yolun sonu” olması gibi değerlendirmelerde “züğürt tesellisinden” öteye bir anlam taşımıyor!
Bu karar AB kapısında beklemekten bir türlü vazgeçmeyen “Batı aşığı dostlarımız” için bulunmaz bir fırsat olabilir!
Yani bizimkilerin söylemeye cesaret edemediği şeyleri Avrupa Birliği sözcülerinin söylemeleri bir fırsat doğurabilir!
“Züğürt tesellisi” ile vakit öldürmek yerine ortaya çıkan bu fırsat iyi değerlendirilmeli ve AB kapısında “bekleşip durmaya” artık son verilmelidir!
Ama üzülerek görüyoruz ki hâlâ bu yolda “somut bir adım” atılmış değil!
Hala AB’nin “büyük bir hata yaptığı” üzerinde durularak o kapı açık tutulmaya çabalanıyor!
Yani hatada ısrar ediliyor!