AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a yönelik sözleri, siyaset kulislerinde yeni bir tartışmanın kapısını araladı. Rudaw TV’de katıldığı programda konuşan Ensarioğlu, özellikle Suriye Demokratik Güçleri (SDG) üzerinden yapılan açıklamaların üslubuna dikkat çekti. Türkiye’nin dış politika kararlarında nihai iradenin Cumhurbaşkanı’na ait olduğunu vurgulayan Ensarioğlu, başkanlık sisteminde bu iradenin üzerinde başka bir merci olamayacağını söyledi. Açıklamalar, hem iktidar içi dengeler hem de “Terörsüz Türkiye” olarak adlandırılan sürecin geleceği açısından önemli mesajlar içeriyor. Ensarioğlu’nun sözleri, sadece dış politikaya değil, Meclis’te yürütülen komisyon çalışmalarına ve olası yasal düzenlemelere de ışık tutuyor.
Politika belirleyici irade tartışması
Ensarioğlu’nun açıklamalarının merkezinde, Türkiye’nin yönetim sistemi ve karar alma mekanizması yer aldı. Başkanlık sistemine vurgu yapan AKP’li vekil, “Politika belirleyici olan irade Cumhurbaşkanı’nın iradesidir” diyerek net bir çerçeve çizdi. Bu çerçevenin dışına çıkılmasının kabul edilemeyeceğini savunan Ensarioğlu, Cumhurbaşkanı’nın iradesine aykırı bir tavır sergileyen bir ismin ya görevinden ayrılması ya da görevden alınması gerektiğini ifade etti.
Bu sözler, doğrudan isim vermeden Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın SDG’ye ilişkin açıklamalarına yönelik bir eleştiri olarak yorumlandı. Ensarioğlu, Fidan’ın bazı ifadelerinin dönemin ruhunu tam yansıtmadığını düşündüğünü belirtirken, bunun kişisel değerlendirmesi olduğunu da ekledi. Ancak tüm bu tartışmaların ötesinde, son sözün her zaman Cumhurbaşkanı’na ait olduğunu vurgulaması, mesajın ağırlığını artırdı.
“Terörsüz Türkiye” süreci ve Meclis çalışmaları
Programda sadece dış politika değil, Meclis’te devam eden çalışmalar da gündeme geldi. Ensarioğlu, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun sona yaklaştığını ve partilerin sunduğu raporlar doğrultusunda ortak bir tavsiye metni hazırlanacağını söyledi. Bu raporun, sürecin yol haritası açısından kritik önemde olduğunu belirtti.
Ensarioğlu’na göre, yılbaşından sonra Meclis açıldığında bu konu en öncelikli gündem maddelerinden biri olmalı. Sürecin daha fazla uzamaması gerektiğini savunan AKP’li vekil, somut adımların hızla atılmasının önemine dikkat çekti. Şiddetin tamamen ortadan kaldırılmasının temel hedef olduğunu belirten Ensarioğlu, komisyonun da esas olarak bu çerçevede çalıştığını vurguladı.
“Umut hakkı” ve ittifak tartışmaları
AKP ile MHP arasında “umut hakkı” konusunda görüş ayrılığı olduğu iddialarına da değinen Ensarioğlu, bu yorumları abartılı bulduğunu ifade etti. İki partinin farklı siyasi yapılar olduğuna dikkat çeken Ensarioğlu, her konuda birebir aynı düşünmenin zaten mümkün olmadığını söyledi. Buna rağmen, temel meselelerde sürdürülen iş birliğinin devam ettiğini vurguladı.
Öcalan’ın umut hakkı meselesinin sürecin önünde bir engel oluşturmadığını savunan Ensarioğlu, asıl önceliğin şiddetin sona erdirilmesi olduğunu dile getirdi. Silah bırakma, silahlı unsurların akıbeti ve toplumsal entegrasyonun bu sürecin temel başlıkları olduğunu belirten Ensarioğlu, diğer konuların ancak bu aşamadan sonra tartışılabileceğini söyledi.
Yasal düzenlemeler ve teknik formüller
Olası yasal düzenlemelere ilişkin sorulara da yanıt veren Ensarioğlu, teknik çalışmaların sürdüğünü belirtti. PKK’nın tamamen silah bırakması ve kendini feshetmesi halinde, cezaevindekilerin durumu, yurt dışındaki isimler ve Mahmur Kampı’ndaki yapıların akıbeti gibi pek çok başlığın masada olduğunu söyledi.
Bu süreçte en büyük hassasiyetin, çıkarılabilecek bir düzenlemenin FETÖ veya IŞİD gibi yapıları kapsamaması olduğuna dikkat çekti. Bu konuda siyasi partiler arasında genel bir mutabakat bulunduğunu ifade eden Ensarioğlu, birkaç farklı formül üzerinde çalışıldığını belirtti. Ona göre, toplumdaki endişeler giderildiğinde ve şiddet tamamen sona erdiğinde, bugün tartışmalı görünen pek çok başlık da zamanla önemini yitirecek.





