Öncelikle şunu belirlemek lazım. Bir Müslüman olarak,
dünyanın hiçbir yerinde her ne sebepten olursa olsun kan akıtılmasına taraftar
değiliz. İslam ın şiddetle, terörle yan yana anılmasına sebebiyet veren hiçbir
eylem ve söylemin yanında yer almayız. Ama ile başlayan cümleleri reddedenleri
bir kenara koyarak söylemek gerekiyor; bu meseleyi ele alırken şiddet sarmalına
neden olanları eleştirmekten daha tabii bir şey de yoktur. Bunu hemen iyi ki
öldüler , eden bulur söylemine çekmek, adil bir tavır olmayacaktır.
Murat Bardakçı nın, ilgili derginin geçmişten gelen
çizgisine dair yazısında ilginç bilgiler vardı. Fransa nın 2. Dünya Savaşı
kahramanı ve sonra da Cumhurbaşkanı olan De Gaulle ün ölümünü alaycı bir
şekilde ele alan Hara Kiri (derginin önceki adı), kamuoyundan sert tepkilerle karşılaşmış
ve dönemin İçişleri Bakanı tarafından kapatılmış. Görüldüğü üzere, Fransa nın
kutsalına dönüşmüş bir isimle alay etmesi, derginin ifade özgürlüğü
bağlamında değil de saldırganlık bağlamında ele alınmasına neden olmuş.
Sonradan tekrar çıkarken de ismini değiştirmiş vesaire vesaire
Saldırıyı meşrulaştırmak veya derginin önceki
sabıkalarını sayıp olacağı buydu demek peşinde değiliz. Ama insanların kutsal
saydığı değerlere yönelik ısrarlı bir saldırganlığı da ifade özgürlüğü
diyerek meşrulaştırmayalım. Düşünce ve ifade özgürlüğünde, saldırganlığa ve
pervasızlığa meydan veriliyor da bizim haberimiz yok demek ki.
2011 de çıkan ve Hz. Peygamber e (SAV) hakarete yeltene
karikatürlere, en önce Batı kamuoyu tepki göstermeliydi. Diğer insanların kutsal
saydıklarına yönelik saygısızlığı en başta onlar lanetlemeliydi. Bugün ölen 12
kişi için sokağa dökülen tepkisel kalabalıkların, zamanında kendi ülkelerinin
işgal ettiği ve hayatlarını ellerinden aldığı milyonlarca mazlum için de sokağa
dökülmeleri gerekirdi aslında. O zaman bugünkü Ben de Charlie yim sloganları
samimi bulunabilirdi.
Batılı değerlerin, yani Batı nın çifte standardının
yanında, hem de ama bile demeden, kayıtsız şartsız yer almak, körü körüne saf
tutmak bekleniyor bizlerden de. Adeta bir suçluluk hissiyle başımızı önümüze
eğmemiz ve hiçbir eleştirel bakış geliştirmeden, sanki adam öldürmeyi savunan
suçlularmışız gibi Ben de Charlie yim dememiz isteniyor. Bizler adam
öldürmekten de yana değiliz, kutsallara hakaretten de. Oh olsun demiyoruz,
dünyadaki diğer mazlumlara ses çıkarmayanların dediği gibi hepimiz
Charlie yiz de. Anlama ve tahlil etme gayretindeyiz olan biteni.
The Independent gazetesinden Jacob Canfield, Charlie
Hebdo Olayı: İfade Özgürlüğü mü Özgür Eleştiri mi adlı yazıda diyor ki:
Charlie Hebdo daki karikatürler çoğunlukla, açık bir şekilde, Fransa daki
nefret dolu ve ırkçı yabancı düşmanlığını sergiliyor. Onlar istedikleri gibi
herkese eşit şekilde saldırma argümanını kullanırken, yayımladıkları
karikatürler, kasıtlı olarak İslam karşıtı... İnsanları incitmek, bir hicvin
iyi olduğunu kanıtlamaz... Özetle: Hiç kimse bu karikatürler yüzünden
öldürülmemeli. Lanet olsun bu karikatürlere!
Batı kamuoyu, baştan bu sağduyuyla hareket etseydi ve bu
patavatsızlığı yanlış değerlendirmeyip ifade özgürlüğü yerine saldırganlık
bağlamında ele alsaydı, bu şiddet sarmalına da fırsat verilemeyecekti. Mesele
budur sanki.