İlişkilerimizin bir tarafı açık kalırken diğer tarafı
daima kapalıdır. Kapalı alan sırlarımızın saklandığı kısımdır. Duygu ve
düşüncelerimizin sadece bir kısmını açabilir, kalan kısmını ise ayıklar ve
kendimize saklarız. İster bilinçaltı deyin, ister saklı bahçeler deyin, ister
sırlarımızın saklandığı alan deyin, bu alana bizden başka kimsenin
giremeyeceğinden eminizdir. O yüzden neleri söyleyip neleri söyleyemeyeceğimizi
ölçer ve ona göre hareket ederiz. Çünkü söyleyemediklerimizi gizli tutmak bize
güven verir, o yüzden sırlarımızı saklamaya önem veririz.
Sırların saklandığı alan metruk bir ev gibidir. Burada
kimseye açmak istemediğimiz düşünce kırıntıları, yıpratılmış duygular yıllanmış
hüzünler, birikmiş acılar, toplumun ve vicdanınızın kabul edemeyeceği eylemler,
öfke, sevgi nefret hepsi bir aradadır. Sırlarımızın saklandığı gönül odalarımız
bizi ve bizimle ilgili olan her şeyi içinde barındırır. Söyleyemediğimiz ya da
söylersek nasıl anlarlar diye düşünüp sakladığımız şeyler hayatımızı bir
şekilde etkiler fakat farkında değilizdir Biriktiririz ve biriken her şey
üstümüzde ağır bir yüktür. Bu yükü taşımaya razı olur yine de başkalarının
duymasını ve bilmesini istemediğimiz şeyleri gizli tutarız. Çünkü gizli
kalmasını istediğimiz şeyler açığa çıktığı vakit, çevremizdeki insanların
nazarında olumsuz bir izlenim bırakabileceğimize itibarımızın sarsılacağına
inanırız. Kendimize çevremizdeki insanların nazarından bakar ve olayları
onların tutumları ile değerlendiririz. Gizli kalmasını istediğimiz şeyler bu
anlamda birer kalkan olur ve bizi korur. Bu şekilde daha güçlü
görünebileceğimize ve daha saygın olabileceğimize inanırız.
Bizi anlattıklarımızdan çok anlatamadıklarımız ele verir.
O yüzden terapistler bütün gayretleri ile sırların barındığı gizli alana
girmeye ve bizi tanımaya çalışırlar. Çünkü burada sanılanın aksine virane bir
oda vardır ve bu oda yıllardan beri kapalıdır. Açtığımız takdirde,
etrafımızdaki insanları kaybetmekten, zayıf görülmekten, yılgınlığımızın fark
edilmesinden endişe ederiz. O yüzden bahçenin hep ön tarafını işaret eder arka
tarafı gizli tutarız.
O kapıyı aralamaktan korkar ve acılarımızla
yüzleşmektense uzaklaşmayı tercih ederiz. Fakat bilmeyiz ki, o saklı bahçenin
de Rabbi olan Allah burada sakladığımız hatıraları, kaçışlarımızı,
korkularımızı, endişelerimizi görüyor ve örtüyor. Bizim gayretlerimiz, bizim
çabalarımız örtmek istediklerimizi örtmeye ve yok saymaya tek başına yeterli
gelmez. Ancak bu konuda Settar olan bir Rabbe inanırız ki, O nun yardımı ile
kendimizi korumaya alır ve bir yön çizeriz. Hiçbir şey Allah tan gizli kalamaz.
O gizlediklerimizi de açığa vurduklarımızı da bilir ve görür. Bunun için
dışımıza vurduklarımız kadar içimize attıklarımız da temiz, pak, haramdan uzak
ve vicdan ağrısı vermeyecek sırlar olmalıdır. Şunu da unutmayalım ki,
dışımızdakiler belki ortama göre şekillenmiş ve rollerimizin gereği olarak
ortaya çıkmış olabilir ama içimizdekiler gerçek manada bizi ve kimliğimizi
yansıtmakta ve ifade etmektedir.