Yarın Salı günü, 2016 yılının Ramazan bayramının birinci günü.
80 milyonluk Türkiye’nin, 2 milyara yakın İslam âleminin toplu sevinç ve eğitim günleridir.
Salı günü sabahleyin şafak atınca uyanacağız.
İnşaallah gaflet uykusundan uyanmamızın şafağı da atar bugünlerde.
Banyomuzu yapacağız, dişlerimizi temizleyeceğiz, evde bulunan elbiselerimizin en temiz ve güzel olanını giyeceğiz.
Ağzımıza tatlı bir yiyecek alacağız.
Tatlı yiyip tatlı konuşacağız.
Evimizden çıkarken Besmele ile sağ ayakla kapıdan çıkacağız.
Gördüğümüz herkese tebessümle sevgilerimizi selam ile iyilik, güzellik, güvenlik, dileklerimizi sunacağız.
Dilimizde hep tekbir olsun.
“Allahü Ekber/En büyük Allah’tır” derken çağdaş Firavunların tamamının gücünü toplasalar, evreni/kâinatı yaratanın gücü yanında sinek pisliği kadar yer tutmayacağını hatırdan geçiriverin.
Ezanlarımızdaki her tekbiri duyuşumuzda biz de tekbir getirelim ve manasını da hatırdan geçirelim.
Namazımızda her tekbir getirişte manasını da düşünelim.
Biriyle beraber camiye giderken tekbir getireceğim diye konuşmayı kesmeyin.
Güzel kokunuzdan ona da ikram edebilirsiniz.
Tatlı yiyecekler, tatlı sözler, gülümseyen yüzler ama “Allahü Ekber” derken boyun eğmeyen Müslümanlar olduğumuzu yaratılanların Allah’a başkaldıran büyüklüğünü tanımadığımızı da ifade etmiş oluyoruz.
Can ve din düşmanımız olan kâfirlere bile hidayet isteyen gönüller ve dillerle bütün Müslümanların yalnız ve yalnız Allah’ın kriterlerine uymayı istiyoruz Rabbimizden.
Yalnız gönül bağıyla bağlanıp dili güllü eli bağlı cimrilerden olmadığımızı dünyaya ilan ettik Ramazan ayı boyu.
Sadaka-i fıtırlarımız, zekâtlarımız, oruç fidyelerimizle kasalar ve keseler arasında da akım sağladık.
Yalnız Sadaka-i fıtır, bir milyar liranın el değiştirmesine sebep oluyor.
Zekâtlar, milyarlarca rakama ulaşır.
Hatta eğer “Laiklik elden gidecek” korkusu olmasa da zekâtları İslam’da olduğu gibi devlet alsa ve “Zekâtlardan Sorumlu Bakanlık” aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine, asgari ücretin iki katı maaş bağlansa muhtaç insanımız kalmaz.
Defterdardan her yıl vergi plaketi alan bir işadamımız anlatmıştı:
“Defterdar, plaket verdiği işyerlerine ziyarete de gelir. Bana da geldiğinde beni tebrik etti.
Ben de ona, “Siz yüzde kırka yakın vergi alıyorsunuz. İslam ise yüzde iki buçuk alıyor. Ben, bu sistemin yetiştirdiği mali müşavirlerin kaçıramadığından verdiğim vergiler için beni tebrik ediyorsun. Ama benim imanım gereği verdiğim yüzde iki buçukluk zekât, vergimden daha fazladır”
İftar sofralarına akrabaların hepsini davet ederek küs olan kardeşlerin ve akrabaların küslüğünü bilmezden gelerek, görüşmelerini, konuşmalarını, barışmalarını sağladık.
“Hocam akrabaları iftara çağırdım ama benim aklımdan bunlar geçmedi” demeyin. Siz doğru olanı yaptınız ve benim dediğim sonuca, farkına varmadan ulaştınız.
Bayramınız mübarek olsun.
Allah gönlünüzde hep cennet rüzgârları estirsin.
Midenize haram girmesin, dilinizden yalan çıkmasın.
Hiçbir fetva, hiçbir mantık oyunu, hiçbir laf kalabalığı, sizi yalana ve harama yaklaştırmasın.