Artık her şey fazlası ile çetrefilli, darmadağın, içerik
çürüklüğü yaşamakta.
İyilikle ilgili bebek adımlarınız daha hız alamamışken
kesilmekte, derlenip toplanıp ortadan kaldırılmakta.
Artık kendinizin bile çözüp çıkamayacağı o karanlık
girdapta, hafakanlar içerisinde şaşkın bakakalmışsınızdır.
Garibin fazla da yüksek beklentisi yoktu, ailesini
geçindirmek için o müthiş özlemini çektiği göreve getirilmek için hülyalar
kurmakta idi.
Ama nasıl eder kimle görüşür ne anlatabilirdi ki,
terbiyesinden konuşamazdı bile, eli ayağı ter içerisinde kalır, kekeler,
meramını anlatmaya gücü yetmez, belki de onun bu utangaçlığı yüzünden derdini
diyemeden hayalini kurduğu görevi ebediyen kaybedebilirdi.
Hem randevu bile alamayacağını, önüne biri düşüp onu
götürmezse kapısı güvenlikli ahiret soruları ile bir şüpheli gibi davranan o
kale gibi yerleri aşamayacağını çok iyi bilmekte idi.
Aradıklarında biliyordum o garip kadar hükmümün
olmayacağını; artık değişmiş, darmadağın olmuş, hormonla hızla büyümüş eski
görüşten bazı makam sahipleri yanında hiç itibarım olmadığını anlatamıyorum
garibe.
İstediği otoban kenarlarını süpüreceği, dinozorların
attığı çöpü elleriyle değil yüreğiyle temizleyeceği, çöpçülük idi.
Boyun fıtıklarımın iyice azdığı o gün beyni kaynatan
güneşin beni hasta ettiği sıcak bir öğlen dışarı çıkıyorum büyük umutlarla
kapısını çalıyorum eski görüşten zatın.
Fakat daha ağzımı açmadan nasıl sinirlendiriyorum
hazreti.
Sonra dalgın dalgın düşünüyorum, garip sen keşke benim
yerime zengin bir adamı gönderseymişsin iş istemeye.
Hiç fark etmez o zengin klozet imalatçısı da olabilir,
atık arıtma firma sahibi de ya da temizlik şirketi patronu.
Yemin ederim benden bin kat saygın muamele görecekti.
Adamı neden o kadar çileden çıkarıp sinirlendirdim,
öfkeden cereyana tutulmuş gibiydi.
Dışarı çıktığımda garibe mi yanayım, bunlara uzun yıllar
verdiğim emeklerime mi kızayım yoksa insanların artık güvenecek dallarının
kalmayışına mı hayıflanayım.
Azizlerin, kalın yün hırkası içindeymişçesine bunaltıyor
güneş.
Fark ettim ki yakın geçmişin o güzel değerleri çoktan
dünyamızı terk etmiş artık daha kaba saba, örseleyici, yaralayıcı bir çağın
kenarına atılmışız. eğişen dünya değerlerini çoktan anlamam gerekti, paralı
adam dışında bir şeylerin itibarının kalmadığını kabullenmem gerekti.
Dışarının sıcağı, garibe bu durumu anlatabilmenin
zorluğu, adamların kaba tavrı birleşince beynim iyice iflas etti; şiddetli
ağrılar, kendimden geçme, değerlerin iflasını kabullenememeyle oluşan travma
ile geceyi acile uğramadan geçiremeyeceğimi anladım.
Benim için çok zor bir gece idi.
İnsanlığın güvenebileceği temiz fikir sahiplerinin
kalmaması, iyiliğin suya atılan taş gibi etrafına dalgalar halinde
yayılamaması, acımı iyice artırıyordu. Ne yazık ki insanlar ötleğen ve ötleği
gibi idiler. Yani çalı bülbülü zayıflığında ya da kartal yırtıcılığında.
Bir yazarın dediği gibi, eskiden Müslüman denince sözüne
inanılan, güven duyulan imaj da zedelendi, son devrin sakinleri ile.
Artık insanların örnek alacağı, bağlanacağı, rol model
edineceği şahsiyetler de hızla eksilmekte topografyamızdan. Dünün bizleri kendilerine bağlayan mütevazı,
özü sözü bir, zarif, ince, hatır gönül bilir zevatları da çekilince şehir
peyzajından, iyice yoksullaştık.