Küresel anlamda İslam dünyası birçok sorunlarla karşı
karşıyadırlar. Bu sorunlar alt alta yazılacak olsa ilk maddesi; ümmet bilinci
olacaktır. Ancak ümmet bilinci üç halkadan oluşmaktadır; Biat, Ulu-l Emir ve
Ümmet.
Her daim tefekkür müminlerde olması gereken bir haldir;
Yaratılışı, kâinatı, ayeti kerimeleri tefekkür ve tarihi tefekkür. İlk
yaratılan insan Âdem in (a.s) aynı zamanda ilk peygamber olması bize
Müslümanların sosyal yapısının nasıl olması gerektiğini anlatmaktadır.
Peygamberlerin (a.s) ve Ulu-l Emirlerin rol aldığı toplum. Yani bireysel ve
gelişi güzel değil, organize olmuş örgütlü bir toplum. Bu halde Müslüman üyesi olduğun
topluma bakmalıdır. Peygamberin (s.a.v) takipçisi ulu-l emrin rol aldığı bir
toplum mu Değilse o sosyal yapının kurulmasında gereken özveriyi ortaya
koymalıdır.
Vahiy inananlarına
örgütlü bir toplumu oluşturmalarını emretmiştir. Ey iman edenler, Allah a
itaat edin, Resûle itaat edin ve sizden olan buyruk sahibi yöneticilere itaat
edin. (4/59) Kıyamete kadar farziyetini ve geçerliliğini koruyacak olan bu
beyan Müslümanların gerek mahalli gerekse millet çapında örgütlenerek başında
peygamber ya da onun takipçileri olan emir sahiplerinin bulunduğu bir toplumu
inşa etmelerini onlardan istemektedir. Müslüman bu sorumluluğun farkında ve
bilincinde olmalıdır. Çünkü sizden olmayan yöneticilere itaat etmek caiz
değildir.
Hz. Peygamberin (s.a.v) İslam toplumunu inşa ederken ilk
yaptığı şeyi, Akabe biatini hatırlamalısın. Kederde ve sevinçte bir binanın
tuğlaları (bünyanın mersus) gibi bir araya gelen sahabe-i kiram, örgütlü bir
toplumun temelini atmıştır. Dikkat edilmeli ki! Peygamber (s.a.v) Akabe biatinde
bulunanlardan ne para ve ne de mal talep etmiştir. Ancak, onlardan örgütlü bir
toplumun olmazsa olmazlarından olan, üyelerin birbirlerine karşı bağlılık ve
sorumluluklarını talep etmiştir. Müslüman kadın ve erkekler bu toplumu
oluşturan bireylerden biri olmalıdır.
Yeryüzündeki bütün değişim ve inkılâpların temelinde bir
avuç da olsa örgütlenmiş bireyler yer almaktadır. Peygamberimizin (s.a.v)
toplumu İslamileştirme sürecide bu şekilde olmuştur. Organize olmuş bireyler
her zaman kitleleri arkalarından sürüklemişlerdir. Sizden hayra çağıran,
iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. (3/104) Müslümanlar bu
İslami ve sosyal gerçeğin ışığından hareketle, sahip oldukları düşüncenin
toplumsallaşması için hem düşünsel hem de mesleki bir dünyanın örgütlü bireyi
olmalıdırlar.
İnanan erkekler ve kadınlar, birbirlerinin velisidirler.
İyiliği emreder, kötülükten menederler. (9/71) Kötülüklerin ortadan kalkması
maddi ve manevi birlikteliğin oluşmasıyla mümkündür. Bireysel düşünmek,
bireysel davranmak İslami olmayan bir haldir. Ne duada, ne ibadette ve ne de
cihatta birey (fert) olmak yoktur. Müminlerin okudukları kitabın anası olan
Fatiha suresi de birlikte olmaktan biz den bahsederler. Öyleyse Müslüman
bulunduğu toplumda ister mesleki, ister kültürel, isterse başka bir faaliyet
alanı olsun mutlaka örgütlü olmalıdır.
Peygamberimiz (s.a.v) hep örgütlü bir toplumun üyesi
olmuştur. Adaletsizliğe, şirke ve zulme karşı dur diyebilmek için, nübüvvetten
önce Hılful Fudul yapılanmasında yer almış ve risaletin ilk yıllarında ise
Darul Erkam ı oluşturmuştur. Münzevi bir hayatı asla yaşamamış ve kabul
etmemiştir. Unutulmamalıdır ki sünnet peygamberimizin (s.a.v) yaşam biçiminin
adıdır. Örgütlü olmak çağımızda uyulması gereken en önemli sünnetlerden biridir.
Müslüman mutlaka peygamberine benzemelisin. Seninde Hılful Fudul ya da Darul
Erkam ın olmalı!
Not: Önümüzde ki hafta Burkina Faso / Afrika da cami
açılışında olacağım dua ile...