Partinin lideri çok değerli bir arkadaşa emir vermiş:
Git ve ilinizde partiyi kur.
O da gider, partiyi kurar ve şehre tanıtır.
Seçim zamanı gelir, herkes onun birinci sıradan aday
olacağını sanır.
Ankara dan karar verilir ve dördüncü sıradan aday olur.
Yakınları ona çıkışırlar, istifa etmesini söylerler.
O da biz bunu davamız için yaptık. Liderimizi nasıl
takdir ettiyse biz, ona uyarız der. Seçim esnasında köyden dönerlerken bir
trafik kazasında ikinci ve üçüncü sırada olanlar vefat ederler.
Dördüncü sırada otomatik olarak ikinci sıraya iner ve
milletvekili olur.
Dört yıl sonra yine aynı ilden yine dördüncü sıraya
koyalar.
Üçüncü sıraya koyulduğunu gören adam üçüncünün
çıkamayacağını bildiği için istifa eder.
Dördüncü yine otomatik olarak üçüncü sıraya iner.
O seçimde üç milletvekili oyu alınır ve tekrar
milletvekili olur.
Nasip ise gelir Hint ten Yemen den
Nasip değil ise ne gelir elden
12 Eylül ün en civcivli zamanında üniversitede öğretim
görevlisi olan on kadar arkadaşa haftada bir gün ders yapmaktayım.
Dersimiz de gündemde olan olaylara çıkış yolu gösteren
bir ayet ve bir hadis açıklaması var. Bir gün ders harici bir günde
asistanlardan biri bana gelerek arkadaşlardan birinin açık verdiğini, namazını
kıldığını yönetimin öğrendiğini onu uyarmam gerektiğini anlattı.
Ben de o hafta Yunus süresinin 107 inci ayeti ile bir çok
hadis kitabının rivayet ettiği sahih bir hadisi anlattım.
Rabbimiz buyurur:
Eğer Allah, sana bir zarar dokundurursa onu, ondan başka
giderecek yoktur. Eğer sana bir hayır isterse onun lütfunu geri çevirecek
yoktur. (Allah) hayrını kullarından dilediğine verir. O, bağışlayandır,
esirgeyendir. (Yunus süresi ayet 107)
Sevgili Peygamberimiz bir gün hemen arkasında olan
Abdullah bin Abbas a:
Delikanlı, sana bazı kelimeler öğreteceğim. Allah için
(Allah ın dinini) koru ki Allah da seni korusun. Allah için (Allah ın
sınırlarını) koru ki onu karşında bulasın. Bir şey istediğinde Allah tan iste.
Bir yardım istediğinde Allah tan yardım iste. İyi bil ki bütün bir millet sana
fayda vermek için toplansalar, Allah o faydayı sana yazmamışsa, fayda veremezler.
Eğer bir millet sana zarar vermek için toplansalar, Allah da o zararı sana
yazmamışsa, sana zarar veremezler. Kalemler kaldırıldı, sahifeler kurudu.
(Müsned, Ahmet Abdullah bin Abbas hadisi, 1/293, Tirmizi, Sünen, K. Sıfatül
kıyamet, hadis no 2440 )
Ayet ve ahdisi açıkladıktan sonra siz, derslerinizi en
iyi şekilde vereceksiniz.
Tezlerinizi örnek olacak şekilde yazacaksınız.
Hocalarınızın fikri ne olursa olsun, bilgisine saygı göstereceksiniz.
Yanlış şeyler söylediğinde Yanlış söylediniz demeden en
nazik kelimelerle o konunun doğrusunu ayet numarası vererek, hadisin kaynağını
söyleyerek, bilimsel dergilerden naklederek o mekanda söyleyeceksiniz gerisine
karışmayacaksınız.
Hakkın ve haklının yanında yer alanlara kimse zarar
veremez anlamında konuşmamı yaptım.
Sonuç ne oldu
Çaktıran kardeş doktorasını verdi, çaktırmayan veremedi.
Çaktıran kardeş doçent oldu, çaktırmayan doktor oldu.
Çaktıran kardeş Prof. oldu, çaktırmayan son gördüğümde
yardımcı doçentti.
Prof. ne oldu sorusuna cevap verirsem, kim oldukları
ortaya çıkar.
Bu olayların tersi de olur.
Mesele ne Hadisin baş tarafında Sevgili Peygamberimizin
dediği gibi Allah ın Kur an ında koyduğu sınırda bekçi olmaktır.
Orada bekçilik şerefini alanlar kendilerini iki dünyada
korumuş olurlar.
Kendisi o sınırı aşmadığı gibi aşmaya çalışanları da
uyarır.
Ondan sonrasını Allah a havale etmektir.
Ben Allah a havale etmem kendi işimi kendim yaparım
diyenler başarılarında ve başarısızlıklarında nasıl hayretlere düştüklerini
gözlerinin önünden bir geçirsinler.
Nasip ise elden gelir, selden gelir, yelden gelir
Nasip değilse elden gider, selden gider yelden gider