Şair ve yazar dostum Hüseyin Emin Öztürk ten geçen gün bir telefon geldi ve Kalbimin Kanat Sesleri adlı yeni bir şiir kitabıyla çocuk kitaplarından beşinin yeni baskılarının yapıldığını, bunları bana göndermek istediğini söyledi. Doğrusu bu müjdeye sevindim, gönülden tebrik ettim kendisini.

Onunla hukukumuz 25 yıldan öncesine dayandığı için, Kınalı Kuzu ile başlayan çocuk kitapları yazarlığı ile Derviş Dede nin Dilinden İman ve İbadetle ilgili kitaplarını da takdirle karşılamış, tanıtma yazıları yazmış ve Mustafa Ruhi Şirin gibi Hüseyin Emin Öztürk ün de çocuk duyarlığına seslenen kitaplarını önemsemişimdir. Çünkü edebiyat tahsili alarak bu konuları önemseyen çok az insan var

Hüseyin Emin Öztürk ün önceleri Türkiye Diyanet Vakfı nda başlayan yayın hayatıyla ilgili çalışmaları, daha sonra akademik çalışmalarla birlikte radyoculuğa yöneldi, başarısı televizyonculuğa yönelirken arkadaşlarıyla birlikte Gökyüzü Koleji ni kurdular. Böylece Hüseyin Emin, çocuk sevgisini okul müdürü olarak sürdürmeye başladı. Bu arada AKRA gibi radyoculukta bir dönüm noktası olan kuruluşta, sahnelerde tanınmaya başlayan İbrahim Sadri, Hüseyin Goncagül ve Uğur Arslan gibi gençlere programlar hazırlatmış, bu isimlerin daha sonra televizyoncu olmasına zemin hazırlamıştır.

Bu arada hazırladığı master ve doktora tezlerini de kitaplaştırarak, Batı Klasiklerinde Temel Değerler ile Kişilik Gelişiminde Çocuk ve Televizyon gibi önemli çalışmaları kültürümüze katmıştır. Çocuk kitapları yazarı olarak pek çok ödül kazanmış olan dostumuz, akademisyen olarak da başarılı

Sonraki yıllarda Hüseyin Emin Öztürk, İl Genel Meclisi üyeliği gibi siyasi alanlarla ilgilendi ve edebiyat ve eğitim alanlarının değerli bir ismi kaybedeceği ihtimali belirir gibi oldu. Bana sorduğunda Gökyüzü Eğitim Kurumları nın geliştirilerek başka şubeleriyle üniversite açacak seviyeye gelmesinin, onun için milletvekili ve bakanlıktan daha önemli olduğunu söylemiş, yayınlarını devam ettirmesini tavsiye etmiştim. O yüzden kitaplarının yeni baskılarıyla yeni bir şiir kitabı benim için bir müjde oldu.

Onun kitaplarıyla birlikte bir dizi çocuk kitapları yayınlayan Nar Yayınları nın kardeş kuruluşu olan Yediharf Yayınları ile birlikte 40 civarında kitabın adresime ulaşmış olması, beni bu politik kaos atmosferinde çok sevindirdi. Hepsi birbirinden güzel, bir çiçek bahçesini andıran kapaklarıyla doğrusu içimi açtı. Bu tür yayınları seviyor ve bu kitapların kapaklarını hazırlayan Hatice Ekşi yi kutluyorum.

Nar Yayınları nın "Yediharf" olması da şu sebeplerden: Bir kelimedeki ünsüzleri topladığınız zaman onun omurgası ortaya çıkar; Nar Yayınları nda da gerçekten yedi harf var. Ayrıca, üzerihnde durduğumuz Nar Yayınları Yediharf adlı kuruluş içinde oluşmuş, ikisini de Tayfur Esen yönetiyor.

"Çocuk aşkına" yayınlar

Nehir Yayınları nın yönetiminde tecrübe kazanmış olan Tayfur Esen dostumuza, Nar Yayınları hakkında bana bilgi göndermesini istediğimde, cidden iyi bir hazırlık yaparak, adresime göndermiş, bu açıklamalardan bir kısmını, ciddi yayıncılığın sorumlu tanıtımına örnek olarak buraya alıyorum:

Hedeflerini, "Yılsonuna kadar kitap sayımızı 100 e tamamlayacağız" diye açıklayan Tayfur Esen, çocuk kitaplarını öne alan Nar Yayınları nın kuruluşlarıyla amaçlarını da şöyle ifade ediyor:

"Şu ana kadar Mustafa Özçelik, Hüseyin Emin Öztürk, Hasan Lâtif Sarıyüce, Yusuf Dursun, L.N. Tolstoy, Ömer Seyfettin gibi çocuk ve gençlik edebiyatımızda tanınan yazarların kitaplarını yayınladık. Yeni dönemde Samed Behrengi, Bestami Yazgan, Ahmet Efe, Orhan Bilir, Selami Yıldırım vb. yazarları da kadrosuna katmak istiyor.

Temel kaygılarımız, akıl emniyetine halel getirmeyen, düşünceyi fesada uğratmayan, dini ve örfi değer yargılarına saygı duyan, bu dünyadan göçüp gittiğimizde sadakayı cariye hükmüne geçebilecek kitapların yayınlanmasına aracı olmaya çalışmak!"

Ben bu kaygılarla yayınlanan kitapların amacına ulaşmasını, binlerce genç okuyucunun bunları severek okumasını tavsiye ediyorum. Bu tür çalışmaların başarıya ulaşması, belirli yazarların birbiri ardından kitaplar yayınlaması, Çocuk Edebiyatımızın verimli yazarlara kavuşması anlamına gelir ki, hepsi bence çok önemli birer kültürel gelişmedir, bunlarla Türk toplumu kendini geliştirmiş olacaktır.

Çocuklarımızı sevmek, onları gerçekten ciddiye alarak ruh ve zihin sağlığını korumak demektir.

Yukarıda adları anılan yazarların her birinden beşer kitap yayınlayarak bir çocuk kütüphanesi oluşturmaya çalışan Nar Yayınları nı kutluyor, bu dizide Âmak-ı Hayal adlı klasikleşmiş kitapların sadeleştirmesiyle birlikte Peygamberimizin Anlattığı Hikâyeler (Osman Arpaçukuru) ve Mesnevi de Geçen Bütün Hikâyeler (Mehmet Zeren) gibi kitapların bir aile kütüphanesi oluşturduğunu görüyoruz.

Çocuk kitapları konusunda Tayfur Esen dostumuzun şu sözlerini de ciddi bir tavrın yansıması olarak buraya iktibas etmek istiyorum:

"Çocuk, saflık, temizlik, cennetten bir parça / Çocuk, ilham kaynağı / Çocuk, gelecek / Çocuk, uğrunda savaşım verilecek bir emanet / Çocuk aşkına deyip lütfen şu soruyu soralım:

Kapak ve iç tasarımıyla, tashih ve redaktesiyle, dili ve verdiği mesajlarla çocuğunuzu sarıp sarmalayan, onu mutlu eden, konuşmalarına yansıyacak bir dil zevki veren ve kendi kültürüyle ilgisini devam ettirmesine, tarihini sevmesine, değerler üzerine inşa edilmiş bir dünya kurgulamasına katkıda bulunan kaç kitap var "

Evet, bu sözlere katılarak "Kısaca" diye ifade ettiği ve maddelediği hususları buraya alıyorum:

1. Anne ve baba iyi birer okuyucu olmalıdır.

2. Anne ve baba dil zenginliğine sahip olmalıdır. Olayları çocuğuyla paylaşabileceği bir üslup geliştirerek kültür, din, örf ve tarihine dair değerleri aktarabilmelidir.

3. Çocukların gündemi ve ilgileri farklıdır. Yıllar önce oluşturduğumuz kütüphanemiz onların ilgisini çekmeyebilir. Onların ilgisini çekecek (mümkünse birlikte) bir kütüphane oluşturulmalıdır.

4. Farklı ilgi alanlarını meşru ölçülerde karşılayabileceği etkinliklere dahil edilmeli, sinema, kültürel faaliyetler, kamp çalışmalarının yanısıra çocuk dergilerine abone olmalarına önem verilmelidir.

5. Ucuz kitap mantığı terkedilmeli, kitabın önemli bir araç olduğu unutulmamalı, yeri gelince iyi bir kitap bedeli yüksek de olsa alınmalıdır.

6. Yeni çıkan kitaplar takip edilmeli, kitap fuarları ziyaret edilmelidir.

7. Zaman zaman küçük metinler yazmaya teşvik edilmeli, kabiliyetli ise destek verilmeli, yazarlarla tanıştırılmalıdır.

8. Masal, hikaye, roman, şiir, tekerleme, öykü kitapları okumayı sevmesine daha fazla katkıda bulunacağı için öncelikle tercih edilmelidir.

Yediharf ten yedi kitap

Dört yıldan beri yayın yapan Yediharf Yayınları nın bütün kitaplarını göremedim, ama pek çoğu yeni baskı olan edebi eserleri yayınlamalarını, doğrusu tebrike şayan bir teşebbüs olarak takdir ediyorum. Tayip Atmaca, Ferman Karaçam, Yusuf Dursun, Bestami Yazgan ve Hüseyin Emin Öztürk gibi aşina isimler yanında, ilk kez kitaplarını gördüğüm Kahraman Tazeoğlu ve Talha Bora Öge gibi yeni isimlerin şiir, deneme, hikaye ve roman gibi edebi eserlerinin Yediharf in cesaretle yayınlamasını kutluyorum. Çünkü bu tür edebi eserler, yeni bir duyarlıkla farklı ve bize özgü bir zihniyetin gelişmesi için son derece gerekli. Fakat maalesef yayın dünyası bu tür kitapları yayınlamaya hiç de niyetli ve istekli görünmüyor. Çünkü şair ve yazarlar için ömür törpüsü olan bu edebi eserlerin ticari tarafı yok.

"Hayatım roman" diyerek aklına eseni yazan ve okumaya pek de istekli olamayan gençlerimizin geçen yıl yayınladıkları roman sayısının 360 sayısına ulaştığı görülüyor. Bunlardan 300 kadarının ciddi bir roman okuyucusu tarafından okunamadığını bildiğimiz bu roman denemelerinin akıllara durgunluk verecek bir hız ve gayretkeşlikle yazılıp yayınlanması yalnız bize özgü bir tuhaflık olmalı.

"Bu ülke insanın dörtte beşi şairdir" sözüne hak verdirecek kadar çok şiir yazıp da şiir bir yana yazılı metin okumaya tahammülü olmayan insanların şair geçindiği bir ülkede, internet antolojilerinin yaygınlaşmasını hiç de yadırgamamak gerekir. Belki yakında şiir gibi roman CD lerinin yaygınlaşarak kitapçılığı ciddi bir tehdit altına almasından söz edenlerin bulunduğu bir dünyadayız

Ben bunların hepsinin tutması mümkün olmayan kıyamet senaryoları olduğunu düşünüyorum

Sinema yaygınlaştıkça tiyatronun öleceğini, televizyon yaygınlaştıkça sinemanın yok olacağını savunanların da böyle birer kıyamet senaryoları üretmişlerdi, ama bu sanat türlerine ilgi duyanların o tür sanatları yaşattıklarını görüyoruz. Zaten sanatın popülerlikle ve çok para kazanmakla hiçbir ilgisi olmadığı biliniyor. O yüzden sanat eseri yayınlayanların popüler yayın ve kitap pazarlayanlar gibi para ve ilgi görmemesini beklememek lazım.

Yediharf yöneticileri ve eser veren sanatçıları bunu ve benzeri gerçekleri biliyor sanırım, o yüzden de bilerek yaptıkları güzel sanat faaliyeti için kendilerini kutluyorum. Bu sanatçı dostlarımızın Yediharf te yayınlanan kitaplarının sayısı elbette burada sıralayacaklarımdan ibaret değil. Ben bunlardan önemli bulduğum birer kitabın adlarını vermekle yetineceğim:

Tayip Atmaca / Med Cezir Vakitler,  Ferman Karaçam / Yaralı Öyküler, Yusuf Dursun / Gönülde Gül Telaşı, Bestami Yazgan / Şimdi Sevda Yürüsün, Hüseyin Emin Öztürk / Kalbimin Kanat Sesleri,  Talha Bora Öge / Tesadüf Değil, Kahraman Tazeoğlu / Araz