Önceki yazımızda, geleceği tahmin ve inşa açısından,
geçmişi kısacada olsa hatırlamak yararlı olacaktır dedik. Tarih ilmi geçmişi
bilme ilmidir. Tarih gelecekte olacakları bilmek için okunur. İnsanlık da
insana benzer, aynen insan gibi doğar, gelişir, olgunluğa ulaşır, yaşlanır ve
sonunda ölür. İnsanlık da binlerce yıl önce doğdu, gelişti ve bugün buluğ
çağına erdi. İnsanlık tarihi de yeni uygarlık, yeni peygamber ve yeni kitaplar
getirdi. Son peygamber Hazreti Muhammed, son kitap da Kur an dır. Artık peygamberlerin
yerini müçtehit âlimler almıştır. Çağımız peygambersiz kurulacak ilk uygarlık
çağı olmaktadır. Avrupa uygarlığı çökmeye başlamıştır. Şimdi yeni İslâm
uygarlığı doğmaktadır...
İLİM, DİN, EKONOMİ ve SİYASETTE tarihî gelişmelerin düğüm
noktasındayız.
İLİMDE kıyas aşamasından temsil aşamasına;
DİNDE vahiy aşamalarından içtihat ve icma aşamasına;
EKONOMİDE faizli işçilik döneminden faizsiz ortaklık
dönemine;
SİYASETTE ekseriyet demokrasisinden hicret
demokrasisine geçilecektir...
İnsanlık tarihindeki işte bu değişim ve gelişmeleri göz
önüne aldığımızda, insanlığın geleceğinde neler olacağını daha net olarak
görebilmekte ve tahmin edebilmekteyiz.
Hak dinler/düzenler ile bâtıl dinler/düzenler arasındaki
çatışma kıyamete kadar hep devam edecektir. Çağımızdaki çatışma da bu
çatışmadan başka bir şey değildir.
İster yere, ister ırka dayalı ayrıcalıklara göre yapılan
çözümler kesinlikle çözüm değildir. Sorunlar ancak yerinden yönetim ve
hakemlik sistemi ile çözülebilir.
Türkiye ADİL (EKONOMİK) DÜZEN i önce ülkesinde kurmak,
daha sonra da dünyaya örnek olmak işiyle görevlidir. Türkiye hakemliği kabul
eden devletlerle işbirliği yapacaktır. Ayrıca komşularıyla geçmişe dayanan çok
yönlü yakınlık hukuku vardır.
Önceki yazımıza, tarihe istinaden, Mısır da oynanan son
oyunları değerlendirerek başlamış ve İhvan-ı Müslimin önderliğindeki Mısır
halkı oyuna gelmeyecektir demiştik.
Madem İhvan-ı Müslimin önderliği dedik, İhvan üzerinde
biraz daha duralım.
İhvan-ı Müslimin yani Müslüman Kardeşler teşkilatı 85 yıl önce Hasan el-Benna ve 6 işçi
arkadaşı tarafından kurulmuş, idealleri büyük ama mütevazı bir yapılanma. Temel
ilkelerini Hasan el-Benna şöyle ortaya koyuyor: 1) İhvan hareketi Kur an ve
Sünnette yer alan saf haldeki İslam a dönüş çağrısıdır. 2) Sünnîdir. 3)
Tasavvufî bir boyutu daima vardır. 4) Yönetimi ve toplumu dönüştürmeyi
amaçlayan siyasî bir teşkilattır. 5) Beden eğitimine ağırlık veren ciddi
anlamda sportif bir cemaattir. 6) İlmin her Müslüman kadın ve erkeğe farz olduğunun
bilincinde olan ilmî ve kültürel bir cemiyettir. 7) İslâm ın ekonomik ve ticari
kazancı düzenleyen hükümlerini benimsemiştir. 8) Sosyal bir fikir sistemidir.
Reşid Rıza nın Türklere çağrısı ile yazımızı bitirelim.
Suriye 1895 doğumlu ama Mısır daki İslâmî çalışmalardan
etkilenmiş ilim adamı Reşid Rıza, Hilafet ve Türkler hakkında ilginç şeyler
yazdığı bir kitap neşretmiş ( Hilafet , Mana, 2010), kitapta 1920 lerin
başındaki Türkiye ye ve Müslüman Türklere şöyle seslenmiş:
Ey kahraman Türk halkı! Kuşkusuz bugün insanlık için bu
amacı (evrensel bir İslâm düzeni kurmayı) gerçekleştirebilecek en güçlü
Müslüman halklardan birisin. Eşsiz bir insanlık tarihi kurmak için bu fırsatı
değerlendir ki, burada savaşçı kimliğinin adı bile anılmasın. Hayat tarzı olarak
Batı yı taklit edenler, seni Batılılaştırmaya doğru sürüklemesin. Çünkü sen
Batı medeniyetinden daha hayırlı bir medeniyetle, onlara liderlik yapacak
kapasitedesin.
Mısır daki son olaylar başlayınca, bu köşede MISIR NE
YAPMALI başlıklı üç yazı yazdık. Mısır ne yapmalı derken, Sana söylüyorum
kızım (Mısır), sen anla gelinim (Türkiye)! hesabı, aslında Türkiye nin yapması
gerekenleri de yazmış oluyorduk. Ama bizden önce de bu davet, tebliğ ve irşad
görevini yapanlar olmuş. Reşid Rıza 1920 lerde bu görevi yerine getirenlerden
sadece biri. Birinci yazıya Mehmed Âkif ile başlamıştık, yine Mehmed Âkif in
bir beyti ile bitirelim: DOĞACAKTIR SANA VAAT ETTİĞİ GÜNLER HAKK IN / KİM
BİLİR BELKİ YARIN, BELKİ YARINDAN DA YAKIN. Ve s-selâm