Bismillâhirrahmanirrahîm!
MEKKE’NİN Fethi, İslâm tarihinin ders, ibret ve örneklik oluşturan olaylarından biridir. Şehirlerin anası Mekke, dünya tarihinde ilk kurulan şehirdir. Kâbe ise ilk yapılan mabet! Allah Rasülü’nün (s.a.v.) İslâm davetine başlaması Mekkeli müşrikleri rahatsız etti. Tevhid akidesi, Allah’ın dışındaki bütün ilâhları reddediyordu. Hâlbuki müşrikler, put adı verilen birçok varlıklara tapıyordu. Bu yüzden müşrikler, baştan beri İslâm davetini bütün güçleriyle durdurmaya çalıştı.
Habeşistan’a, Medine’ye hicret olayları; Allah Rasülü’nün (s.a.v.) Bedir, Hendek, Uhud savaşları… Hepsi, müşriklerin İslâm davetine karşı düşmanlığını artırdı. Medine’ye hicretin üzerinden 6 sene geçmişti. Müslümanlar, doğup büyüdükleri Mekke’yi, Kâbe’yi çok özlemişlerdi. Allah Rasülü’nden (s.a.v.) izin alarak Mekke’yi, Kâbe’yi ziyaret etmek istediler. Allah Rasülü’nün (s.a.v.) öncülüğünde 1.400 kişi Mekke’ye doğru yola çıktılar.
Deveyle yapılan yolculukla 9 günde Hudeybiye’ye gelmişlerdi. Geride 1 günlük yol kalmıştı. Müşrikler, Hudeybiye’de Allah Rasülü’nü (s.a.v.) durdurdular. “Barış yapalım” dediler. “Barış” istenir de Allah Rasülü (s.a.v.) reddeder mi? Rabbimiz “V’es-sulhü hayrun”/Barışta hayır vardır” (Nisâ, 128) buyuruyordu.
Barış şartlarının görüşülmesine geçildi. Barış 10 seneliğine yapılacaktı. Müşrikler, Müslümanların bu sene değil de, gelecek sene Mekke ve Kâbe’yi ziyaret etmeleri şartında ısrarcıydılar.
FETİH MÜJDESİ
SAHABE, “O sene Mekke’yi ziyaret edemeyecek olmalarını kabullenemedi. Bu amaçla yola çıkmışlardı. 1 günlük yol kalmışken geri dönmek ağırlarına gitti. Allah Rasülü’nün (s.a.v.) “barış” yapmak istemesine razı olmadılar. Barış görüşmeleri sürerken müşriklerin eline düşüp dövülen Ebu Cendel’in (r.a.) Allah Rasülü’nden (s.a.v.) yardım için gelmesi Hz. Ömer’i (r.a.) Peygamberimiz’e (s.a.v.) karşı feveran ettirdi: “Sen Allah’ın Rasülü değil misin? Bu antlaşmayı nasıl kabul ederiz?”
Allah Rasülü (s.a.v.) “barış” sonrası yapacağı icraatı sahabesine anlatamıyordu. Çünkü müşrikler duysa barış yapmazlardı. Müşrikler 1 sene de olsa İslâm davetini durdurmanın peşindeydi. Sahabe ise Medine’ye dönmeyi istemedi.
Allah Rasülü (s.a.v.), bu üzüntüyle çadırına döndü. Durumu Ümmü Seleme validemize anlattı, onunla istişare etti. Ümmü Seleme Validemiz de, “Ya Rasülallah! Sen ihramdan çık. Kurbanını kes! Sonra deveni Medine yönüne sür! Umarım, onlar seni takip edeceklerdir.” Allah Rasülü (s.a.v.), böyle yaptı. Sahabe, içlerinde burukluk olduğu halde Hz. Peygamber’i takip etti. Yolda, Fetih Sûresi inzal oldu. İki sene sonraki Mekke’nin Fethi müjdelendi. Rabbimiz, Hudeybiye Barışı’ndan hoşnut olmuştu.
Allah Rasülü (s.a.v.) tevazu içinde Mekke’ye girerken, “Hak geldi, bâtıl yıkıldı” (İsrâ, 81) ayetini okuyor, şöyle dua ediyordu: “Allah’tan başka ilâh yoktur. O, vaadini yerine getirdi. Kuluna yardım etti. Düşmanlarını hezimete uğrattı.”
Efendimiz (s.a.v.), Fetih’ten sonraki ilk icraat olarak, dünyadaki devlet başkanlarına, kabile reislerine İslâm’a davet mektupları gönderdi. Bizans’a, İran’a, Mısır’a, Yemame’ye… İslâm daveti her yere ulaştı; fetihler dönemine girildi.
SECDEDEKİ İZZET
ALLAH Rasülü’nün (s.a.v.) fetih sonrası Kâbe’ye gidip tevazu içinde Rabbine secde etmesi İngiliz tarihçi John Davenport’u çok etkilemişti. Büyük zafer sonrası yaşanan mütevazılığı gördü. Müslüman oluşunun vesilesini, “İzz’us Sâcide/Secdedeki İzzet” adlı eserinde anlattı. Davenport’un sözlerini Erbakan Hocamızdan dinleyelim:
“İslâm’ı ve Muhammed Aleyhisselâm’ı inceledim. Çocukluğundan başladım. Gerçekten tertemiz bir çocukluğu var. Gençlik döneminde herkesin örnek gösterdiği, ‘El-Emin’ dediği güvenilir bir insan! Vahiy dönemine ve diğer olaylara baktım; bunlar üstün bir insanın özellikleri, dedim. Ancak bu son peygamberdir, diyemedim. Ne zaman ki, Mekke’nin fethini incelemeye başladım, o zaman işin rengi değişti.” (Davam, Sh. 48)
Davenport, büyük fetih sonrası, kendilerini şehirlerinden çıkarıp en büyük zulümleri yapan insanlar, karşısında tir tir titrerken; Efendimiz’in (s.a.v.) intikam peşinde olmaması karşısında bunu ancak peygamberlerin yapabileceğini anladı. İşte Davenport’un sözleri:
“Böylesi muazzam bir olayı gördüğüm zaman titremeye başladım. ‘Bunlardan sonra ne yapacak?’ diye baktığım zaman bir de gördüm ki, yine Medine’sine döndü ve yine arpa ekmeği yiyerek, hasırın üzerinde yaşamaya başladı. ‘Bunların hepsini normal insanlar yapar ama bu zaferi kazandıktan sonra sade hayatına tekrar dönmek, ancak büyük bir peygamberin ahlâkı olabilir’ dedim ve koşarak secdeye kapandım.” (Davam, Sh. 49)
Bütün fetihlerin örneği Mekke’nin fethi, AGD tarafından bu akşam yüzlerce noktada kutlanacak. Bugün Kudüs’ün fethinin müjdesini vermeye ne dersiniz?