Yarın, 31 Aralık 2024, Salı… Peki, bugünün önemi ne?
Yarın, Miladi 2024 yılı bitiyor, Miladi 2025 yılı başlıyor.
Anadolu Gençlik Derneği (AGD) ve Milli Gençlik Vakfı (MGV), 31 Aralık 2024 Salı gününü Çarşamba’ya bağlayan gece Mekke'nin Fethi ve Kudüs Gecesi düzenliyor.
Bütün bir Türkiye’de, tüm il ve ilçelerde.
Daha önce de yazdım, ben de inşallah Beyoğlu AGD-MGV’nin programına iştirak edeceğim ve notlarımı yine buradan paylaşacağım.
AGD’nin sosyal medya hesabında konuya ilişkin şu paylaşım dikkat çekiyor:
* “Allah’a ve ahiret gününe iman edenler Medine'de toplansın!” Efendimiz’in (sav) buyruğu üzere toplanan İslam ordusu gibi iman, aşk ve azimle Kudüs'ün Fethi için bir araya gelelim!”
* “Tüm Türkiye'de yüzlerce noktada.”
***
Birkaç not daha;
* AGD-MGV’nin bu programları her yıl gittikçe büyüyen, ivme kazanan bir halka şeklinde tüm toplumu kapsıyor.
* Parti ayrımı gözetmeden hemen her kesimden aileler, gençler, çocuklar bu programlara iştirak ediyor.
* Halkımızın bu programlara teveccüh göstermesinin gerekçesi gayet net; AGD’nin kurslarında, programlarında herkese faydalı bilgiler veriliyor. Ve güdülen tek amaç, Allah’ın (cc) rızasını kazanmak…
* AGD-MGV’nin yarın akşamki programlarında, Kur’ân-ı Kerim tilaveti ifa ediliyor. Günün anlamına ilişkin hatipler konuşuyor. Şiirler okunuyor. Sinevizyon gösterileri yapılıyor. Mehteran var. Ve… Siyer-i Nebi Ödülleri takdim ediliyor. Daha ne olsun!
Hayırlara vesile olması temennisiyle…
IRAKLI EMŞE TEYZE, OSMANLI’DAN NEDEN MEMNUNDU?
Irak'ın Musul kentine bağlı Telafer ilçesinde oğlu ile yaşayan 122 yaşındaki Emşe Aslan, Osmanlı’nın son dönemlerine ve Irak'ın İngilizler tarafından nasıl işgal edildiğine tanıklık ettiğini anlattı.
Emşe Aslan teyze, Osmanlı Devleti yönetimini aradıklarını, Osmanlı idaresindeki Irak topraklarında sulh ve barışın hüküm sürdüğünü ifade etti.
* “Osmanlı dönemi çok güvenliydi. Kaleye çıkardık, çarşı pazara giderdik, alışveriş yapardık. Güzel bir hayatımız vardı.” cümleleri Emşe teyzemizin.
Haber, Anadolu Ajansı muhabiri Ali Makram Ghareeb’e ait.
***
Peki, hiç düşündünüz mü, 122 yaşındaki Emşe Aslan teyze, Osmanlı İmparatorluğu yönetiminden neden memnundu?
* Çünkü Osmanlı İmparatorluğu, fethettiği topraklarda bulunan masum halka hiç saldırmadı ve asimile etmedi. Sömürmedi. Öyle olsaydı Osmanlı’nın hâkim olduğu herhalde 3 kıtada da halen Türkçe konuşulurdu...
* Çünkü Osmanlı’da adalet vardı… Cihan Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın Avusturya seferlerinin birinde yaşanan bir ibretlik hadisedir; Kanuni, mola verdiği bir sırada Hıristiyan bir köylü, huzuruna geldi ve, “Sultanımız! Askerlerinizden biri bağımdan üzüm koparmış ve yerine de parasını asmış! Size teşekkür ve tebrike geldim!” dedi. Bunun üzerine Kanuni, derhal o askeri buldurtup seferden menetti. Buna hayret eden Hıristiyan köylüye de şöyle dedi: “Askerin hâli, zafer ve nusretin ilk adımıdır. Eğer o asker, parayı üzümünü aldığı asmaya bağlamamış olsaydı, bu ordunun adı zalimler ordusu olurdu ve o askerin kellesi giderdi. O parayı asmaya bıraktığı için kellesini kurtardı, ancak sahibinden izinsiz mal aldığı için seferden men cezasına çarptırıldı.”
Başka örnekler de var. Hatırlatalım…
HERKESE EŞİT ADALET!
Irak/Telafer’de yaşayan Emşe Aslan teyzemiz, Osmanlı Devleti yönetiminden çok memnundu. Neden mi;
* Çünkü Osmanlı, adalet üzere hareket ederdi. Bir başka anekdot… Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul’un fethinden sonra, emrine uymayan bir Hıristiyan mimarın kolunu kestirmişti. İstanbul kadısı Hızır Bey, Fatih’in en yakın arkadaşı ve dostu idi. Eli kesilen Hıristiyan mimar, Kadı’ya gidip Fatih’i dava etti. Kadı Hızır Bey, Padişah’a, tebaadan herhangi bir insana karşı kullanılan hitapla; “Murad oğlu Mehmed, şu saatte mahkemeye gelin!” şeklinde celp gönderdi. Fatih Sultan Mehmed, duruşma günü sıradan bir fert gibi mahkemeye gitti. Kadı Hızır Bey, Fatih’i oturur vaziyette ifade verdiğini görünce; “Ayağa kalk!” diye ihtar etti. Bu ikaz üzerine Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmed, ifade için ayağa kalktı. Kadı Hızır Bey; muhakeme neticesinde Fatih’i suçlu, Hıristiyan mimarı mazlum buldu. Kısas âyetini okudu. Ve Fatih’in kolunun aynı şekilde kesilmesine karar verdi. Hıristiyan mimar, bu muhteşem adâlet sahnesi karşısında duygulanarak gözyaşları içinde; “Hakkımdan vazgeçiyor, diyet kabul ediyorum!..” dedi. Ayrıca Fatih de, şahsî malından kendisine bir ev bağışladı. Hıristiyan mimar; “Dünyada böyle bir adâletin eşi yoktur. Ben bu andan itibaren Müslümanım!” diyerek kelime-i şahâdet getirdi.
* Çünkü Osmanlı hoşgörülü idi… Çünkü Osmanlı sömürgeci, emperyalist, ırkçı değildi!
Emşe Aslan teyzemiz, işte bu yüzden Osmanlı yönetiminden memnundu!
OSMANLI’DA ESNAF AHLAK SAHİBİ İDİ!
Irak/Telafer’de yaşayan Emşe Aslan teyzemiz, Osmanlı Devleti yönetiminden ve esnafından çok memnundu. Neden mi;
* Çünkü son bir örnek yine Fatih Sultan Mehmed Han’dan. Fatih Sultan Mehmed, henüz İstanbul’u fethetmemiştir. Arada bir tebdil-i kıyafet ederek, halkın arasına karışıyor, oradaki Türk esnafla hasbihal ediyordu. Sultan Mehmed, yine tebdil-i kıyafet edip Edirne’de esnafla alışveriş yapmak için dükkânları dolaşıyordu. Sabah yeni açmış bir dükkâna girdi. Esnaftan bir okka tuz, bir okka şeker ve birkaç sabun istedi. Dükkân sahibi, bir okka tuzu tartıp Fatih’e uzattı. Ancak diğer istekleri için, “Olmaz” dedi, “Öteki ihtiyaçlarınızı karşıdaki komşumdan alın. Çünkü o daha siftah yapmadı!” dedi. Genç Fatih, söyleneni yaptı ve karşı dükkâna girip, bir okka şeker ve sabun istedi. Dükkân sahibi bir okka şekeri uzattı ama sabun vermedi. O da, “Diğer istediklerinizi yan komşumdan alın, o henüz siftah yapmadı!” diyerek, yan tarafındaki esnafı işaret etti. Üçüncü dükkân sahibi de aynı şekilde davranınca, Sultan Fatih Han’ın gözleri doldu! El açıp Allah’a (cc) şükretti ve yanındaki vezirine, “Ben böyle bir ahlaka sahip millet ile değil, Konstantiniyye’yi tüm cihanı fetheylerim.” ifadesini kullandı.
* Çünkü Osmanlı’da Ahilik Teşkilatı vardı. Ahilik Teşkilatı, imanın amele dönüştüğü, Anadolu'nun vatanlaşmasını, Osmanlı'nın “cihan devleti” olmasını sağlayan dünyevi ve uhrevi bir sistemdi.
Şimdi Emşe Aslan teyzemizi daha iyi anladık mı acaba?
---


