Bizim her ana sorunun çözümünde Erbakan Hocamız ile kırk yıl uyguladığımız metodumuz neydi? Önce TEŞHİS, sonra TEDAVİ… Üstadım Süleyman Karagülle ile bu amaçla yaptığımız ve 30.04.2016 tarihinde “Korunma!” başlığı adı altında çare ve çözüm olarak yayımladığımız TEŞHİS ile TEDAVİYİ tekrar hatırlayalım… Bu hatırlatma faslına bu çalışmamın en sonunda söz edeceğiz… Ondan önce bu yazılanların yazıldığı bugün (25.12.2021), özellikle TEŞHİS açısından başka yazarlar tarafından yapılan tespitlere bakalım ve Fehmi Koru’nun bugünkü yazısının ilk kısmında yazdıklarını okuyarak başlayalım…
“Önce uzun gelebilecek bir alıntı:
“Bakın ülkede tarihî bir dönüm yaşanıyor. Bankada vatandaşın atıl vaziyette duran 147 milyar dolarlık serveti kademeli olarak ekonominin çarkları arasına sokulacak. Bu gelişmeyi yazılarımda defalarca dile getirmiştim. Sonunda hükûmet aradığı kaynağı kendi içinde buldu, ele güne avuç açmaktan kurtuldu… Hem kur baskısı ortadan kalktı, hem maliyet artışı önlendi, hem enflasyondaki yükseliş trendi kesildi. Demek ki Türkiye’de faiz artırılmadan da kurlar düşebiliyormuş! Demek ki seçim kararı almadan da Türk Lirası değer kazanabiliyormuş. Demek ki klasik iktisat kuralları uygulanmadan da ekonomide denge sağlanabiliyormuş. Demek ki, vatandaş hükûmetine büyük güven duyuyormuş, sistemi aynen benimsedi. Kur balonu sönecek almayın demiştim. Dolar paraşütsüz düşecek diye yazmıştım. Benimle alay ettiler… Şimdi şapkayı öne koyup: Biz niye söz dinlemedik, büyük zarar ettik diyorlar. Hayatta başarılı olmak için Amerika’da yetişmiş profesörlerin değil, ‘hayat profesörleri’nin sözünü dikkate alacaksınız. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne kadar büyük bir lider olduğunu gördünüz değil mi? 15 Temmuz’da halkı sokağa davet ederek ülkeyi darbeden kurtardığı gibi, kur garantili sistemi devreye sokarak ekonomiyi batmaktan kurtardı. Söylenecek tek kelime var: Helal olsun Başkan’ım…”
Bu yazı, iktidara her konuda destek veren bir gazetede, genellikle ‘ekonomi’ konularında yazan ve TV’de yorumlar yapan, ifadelerinden kendisini ‘hayat profesörü’ olarak gördüğü anlaşılan bir yazar tarafından kaleme alındı. Yazının alıntıladığım bu bölümü, bir kesimin, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan ‘yeni model’ hakkında düşüncelerini pek çok yönden bire bir yansıtıyor. AK Parti için ‘Bitti, bitiyor’ denilirken, bir süreliğine ‘Yoksa gerçekten her şey kaybediliyor mu?’ tereddüdüne düşen o kesim, sonunda yeniden ve çekingenliği üzerlerinden atacak kadar iktidara sarılacak bir gerekçeyi ‘yeni model’ ile bulmuş oldu. ‘Yeni model’ olarak devreye alınan tedbirlerin, ‘nass’ ile irtibat kurulup ortadan kaldırılması için önceleri 128 milyar dolar, şu yakınlarda da yine ekstradan milyarlarca dolar sarf edilmiş faizin aslında isim değiştirilmiş –‘örtülü faiz’– biçimi olmasının o kesim için bir önemi yok. Sorulduğunda ‘Döviz düştü, hâlâ düşüyor ya, siz ona bakın’ cevabı alınıyor. Dövizin düştüğü görüntüsünü sağlamak için, literatürde ‘arka kapı’ olarak bilinen ve iyi gözle bakılmayan bir yöntem uygulanıyor ve bu amaçla Merkez Bankası kaynakları ile kamu bankalarının kullanılmış olması da onlar için önemli değil. Aynı ‘Döviz düşüyor ya’ cevabı, yönteme dikkat çekmek için yapılan yayınlar gündeme getirildiğinde de o kesimden alınıyor. Onlar için ‘yeni model’ faizi artırmadı. Vatandaş modelin ilanıyla birlikte ikna oldu, yabancı para olarak sakladığı tasarrufunu derhal bozdurup yeni sisteme uygun hesaplara yatırdı ve yazıda anlatıldığı üzere 147 milyar dolarlık döviz hesapları birden TL hesaplarına dönüştü onlara göre.
[Cumhurbaşkanı Erdoğan dün TL mevduatının 23,8 milyar TL arttığını duyurdu. ‘1 dolar eşittir 10 TL’ kurundan hesap edildiğinde bu rakam 2 milyar 380 milyon dolara tekabül ediyor. Yani resmi kayıtlara göre 259,6 milyar dolar olan yabancı para mevduatının küçücük bir bölümü. Yeni model açıklamasının yapıldığı Pazartesi gününü takip eden 24 saat içerisinde, BDDK resmi verilerine göre, yabancı para mevduatı 1,7 milyar dolar artışla 261 milyar doları aştı. Vatandaşın dolarlarını bozdurduğu görüntüsü henüz yok. Bozdurabilirler, ancak şu anda öyle bir durum yok.]” (DEVAMI VAR)