Dr. Süleyman Akdemir’in “Faizin Yarattığı Toplumsal Sorunlara Yönelik Alternatif Arayışlar: Para Peşin Mal Vadeli Selem Sözleşmelerine Yenilikçi Bir Yaklaşım” çalışması üzerinde kaldığımız yerden durmaya devam ediyoruz…
(Süleyman Akdemir Hocayı ve bu konuları canlı dinlemek isteyenleri, Cumartesi sabahları Üsküdar’daki İslam Medeniyeti Vakfı merkezimize bekleriz... 0216 343 97 31)
“Faizi yasaklayan sistemlerde ve bu arada İslam iktisat sisteminde faiz yerine “karşılıklı kredileşme/tekaruz” sistemi kabul edilir. Kredi kullanan kullandığı kredi kadar kredi kullandırana kredi açmış olur. Bir başka deyişle krediyi kullanan kullandığı süre kadar karşı tarafa kredi verme sorumluluğu altına girer. Karz-ı hasen ifadesi kamunun vermiş olduğu kredileri ifade eder. Bu ifadeyi faizsiz veya karşılıksız borç verme şeklinde anlayanlar da vardır.
Borç verme/karz ve borç alma/deyn bir paranın iki yüzü gibidir. İnsan diğer bütün canlılardan farklı olarak borç verebilen ve borçlanabilen tek canlıdır. Arılar ayrı ayrı üretirler, ürettiklerini kovana getirerek ihtiyaçları nispetinde birlikte tüketirler. İnsan ise arıların tersine işbölümü yaparak birlikte üretir ve ürettiğini üleşerek payını alır ve bireysel olarak veya kendi ailesi içinde tüketir. Payını kullandığı veya tükettiği gibi tasarruf ederek biriktire de bilir. Bu birikimler zamanla birikmiş mal ve emek olan sermayeye dönüşür. Elindeki bu tasarrufları başkalarına devredebileceği gibi borç/karz olarak da verebilir. O halde ilk borç ilişkisi tüketim mallarında mülkiyetin başlaması ile birlikte ortaya çıkmıştır, denilebilir. Ayrıca canlılar doğal olarak varlıklarını sürdürmek isterler. Her canlı doğma, büyüme, yaşlanma ve ölme sürecini yaşar. O nedenle canlılar varlıklarını nesilleri aracılığıyla sürdürürler. Bu da ilişki kurma yükümlülüğü/külfeti, doğum külfeti, bakım külfeti, canlılığı sürdürme külfeti şeklinde karşımıza çıkar. Doğal külfet adını verebileceğimiz bu durum insan için bazı yönleriyle diğer canlılardan ayrılır. Bu külfet insan için çok daha zordur. Öncelikle doğal koruma sistemi ve doğaya uyum bakımından diğer canlılar kısa süre içinde intibak ettikleri halde, insan için bu durum çok daha uzun ve meşakkatlidir. Hamilelik süresi uzun olduğu gibi doğan çocuğun doğaya uyumu da diğer canlılara kıyasla çok daha fazladır. Çocuğun ebeveyni tarafından bakılması ona verilen bir nevi kredidir; borçtur. Bu borç zamanla aynı süreç içinde çocuk için kendi çocuklarını yetiştirme ve büyütme şeklinde karşımıza çıktığı gibi ebeveynlerinin yaşlandıklarında bakılması şeklinde de tezahür eder. İnsan dışı canlılarda bu süreç biyolojik kodlar şeklindedir. Kendi doğal yasaları içinde yürür. İnsan için söz konusu doğal yasalar benzer özellikler taşımakla beraber özellikle irade, bilinç ve hafıza yönüyle ayrılır.
İnsan yeryüzünde hissi, fikri, iradesi ve ünsiyeti ile de diğer canlılara göre farklılıklar gösterir. Bu farklılıklar toplum halinde yaşamanın bir sonucu olarak kurumlaşma olgusunu beraberinde getirir. İnsan diğer canlılardan farklı olarak kurumlar oluşturabilen bir varlık şeklinde de karşımıza çıkar. Borçlanma ilişkisi kişiler arasında olduğu gibi topluma karşı da gerçekleşir. Özetle borç alacak ilişkisi ve buna bağlı kredileşme keyfiyeti insanla birlikte başlar. Olaya iktisadi açıdan bakıldığında kredinin mübadele ile başladığı söylenebilir.
Başlangıçta kredileşme olgusu toplayıcılık döneminde semen olarak kuru yemişlerle, avcılık döneminde hayvan derileriyle, çobanlık döneminde ehli hayvanlarla, tarım döneminde tahılla gerçekleşmiştir. Pazar döneminde bazı madenler semen kabul edilmiş, sanayi ve işçilik döneminde ise insanlar kâğıt para sistemi ile tanışmıştır. Başlangıçta kredi işlemleri ayni olarak gerçekleştiğinden fark koyma veya fazlasını isteme söz konusu olmamıştır.
Yerleşik hayata geçiş ve uygarlıkların başlaması kamu alanını belirli ve belli mekân haline getirmiş ve uygarlıkların ilk dönemlerinde mabetler artı değerlerin ve semen kabul edilen malların toplanma yeri olmuştur. Örneğin Babil’deki uygulamalardan hareketle ilk tapınaklar banka, ilk bankacıların da din adamları olduğu ifade edilmiştir. Böylece bir emanet işleminden başlayarak karşılıksız borç verme ve sonrasında faizli borç aşamalarından geçen ilişkiler, aşağı yukarı günümüzde rastlanan türdeki kredi işlemleri aşamasına varmıştır.”
Ekonomimiz sorunlu ya; çare ve çözüm niyetine kaldığımız yerden devam edelim...
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.