Konuşurken çok dikkat etmeliyiz.
Ebu Ubeyde’yi dinliyor musunuz?
HAMAS’ın yükselen sesini?
Dikkat ettiniz mi?
Hiç ağzından “ İsrail” kelimesi çıkmıyor.
Sadece “düşman” diyor.
İsrail’i tanımıyor anlayacağınız.
Şuur önemli!
Konuşmalarımıza dikkat etmeliyiz.
Ortada ne bir “ Filistin sorunu” var, ne de “ Gazze sorunu” var.
Ortadoğu’nun tam ortasında devasa bir İsrail sorunu var.
Kimi farkında, kimi de değil ama dünyanın başına bela sapkın bir topluluk var.
Ne kendileri rahata eriyor ne de dünyaya rahat veriyorlar.
Dedik ya ortada bir “İsrail sorunu” var diye.
Düşünün bakalım!
Allah muhafaza Filistin ortadan kaldırılsa…
Allah muhafaza Gazze haritadan silinse dünya huzura erer mi?
Ya da şöyle düşünün; İsrail yok olsa Ortadoğu’da sorun çıkaracak başka bir topluluk var mı?
Ben göremiyorum.
İsrail yokken sorun da yoktu, geldiler sorunu da getirdiler.
Dedik ya adamlar sapkın!
Kendileri de dillendiriyor zaten bu sapkınlıklarını…
Onulmaz bir hayalin peşinde, peşine taktıkları yancılarla birlikte bir coğrafyayı kan gölüne çevirdiler.
İki nehrin arasını kan gölüne çevirip “vaadedildiğine” inandıkları sapkınlıklarına erişmek derdindeler!
Çok bilmişler de kalkıp “Filistin sorunu”, “Gazze sorunu” diye ahkam kesiyorlar.
Daha ne konuştuklarını bilmeyen “cehalet uzmanları…”
Sorun belli, çözüm de belli!
Bu sapkınlar güçten anlarlar.
Saldırganlıkları biraz sapkınlıklarından, çokça da korkaklıklarından.
Kendilerinden başka herkesten korkuyorlar.
Ev hanımının da esnafın da elinde silah.
Ama incir çekirdeği kadar yürekleri yok.
İşleri, güçleri silah üretmek.
Ama günün sonunda toprağın altındaki yuvalarından çıkan aslanlar ile paramotorlarla havada uçan kartallar enselerine biniyor.
Eğer özelde Ortadoğu’ya, genelde de dünyaya huzur gelsin isteniyorsa kapalı kapılar ardında konuşulan Gazze’nin boşaltılması çözüm değil.
Çözüm; bünyede biriken cerahatin boşaltılmasıdır…
Önce masaya oturdular sonra da diz çökecekler!
“HAMAS’ı ortadan kaldıracağız, yok edeceğiz”, “Gazze’yi haritadan sileceğiz” naralarıyla katliamlara başlayan İsrail, 46 günün sonunda masaya oturmak zorunda kaldı.
Uzun lafın kısası, “Esir takası anlaşması açık ve net HAMAS’ın askeri başarısıdır.” Bakın, İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, esir takası anlaşması hakkında ne diyor: "Bundan rahatsızım, çünkü bize felaket getirebilecek bir anlaşmadan bahsediyorlar." HAMAS, ilk etapta düşmanı masaya oturttu, ilerleyen zamanda da inşallah diz çöktürecek.
“Esir takası anlaşması”nın önemini bilmeyenler için…
Kar beyaz saçlarıyla ve sim siyah kaşlarıyla, mangal gibi yüreğiyle düşmanın en korktuğu isimlerin başında gelen büyük mücahit Yahya Sinvar da bir esir takası anlaşması sonrası serbest kalmıştı. Sinvar, 7 Ekim’deki operasyonun en önemli ayağı…
İsrail, bugünlerde insansız hava araçları, elektronik dinleme cihazları ve muhbirler tarafından desteklenen binlerce askeriyle Sinvar’ın yerini tespit etmeye çalışıyor.
HAMAS’ın Gazze’deki siyasi kanadının lideri olan Mücahit Yahya Sinvar, toplam 22 yıl esir kaldığı İsrail zindanlarından, 1027 Filistinli esirin, rehin tutulan İsrailli asker Gilad Şalit karşılığında serbest bırakılmasını öngören anlaşma kapsamında 2011'de cezaevinden çıkmıştı.
İsrail askeri Gilad Şalit, Yahya Sinvar'ın üst düzey HAMAS komutanı olan kardeşi tarafından kaçırılması sonrası, diğer İsrail askerleriyle birlikte 5 yıldır rehin tutuluyordu. Sinvar, o dönemden bu yana daha fazla İsrail askerinin kaçırılması çağrısı yapıyor.
Şimdi esir takası anlaşmasının önemi daha net anlaşılmıştır sanırım.