Bismillahirrahmanirrahim;
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a (C.C.) hamd ederim. Salât ve selâm, Peygamberimize, âline ve sahabelerine olsun.
Koşmak çok önemli bir şeydir. Ondan daha önemlisi nereye koşulduğudur. Toplum olarak nereye koşuyoruz? Üzerinde en fazla düşünülmesi gereken soru budur diyebiliriz. Hakikaten toplum olarak nereye koşuyoruz? Biz İslam’ı din olarak kabul etmiş bir toplum değil miyiz? Kitabımız Kur’an, rehberimiz, önderimiz, peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) değil mi? Derin bir nefis muhasebesi yaptığımızda hayatımızda; dinimiz olarak kabul ettiğimiz İslam’ın eserini, etkisini ne kadar görüyoruz? Düşünmemiz gerekir. Öleceğimiz güne ve ondan sonra gelecek hayata doğru koşuyoruz. Bize Kur’an’da: ALİ İMRAN 133: “Rabbinizin mağfiretine ve genişliği göklerle yer kadar olan cennete koşuşun. Bu cennet, Allah’a karşı gelmekten sakınan muttakiler için hazırlanmıştır.” HADİD 21: “Rabbinizin mağfiretine ve genişliği göklerle yerin genişliği kadar olup Allah’a ve peygamberlerine iman edenler için hazırlanmış bulunan cennete koşuşun. İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği lütfudur. Allah büyük lütuf sahibidir” denilmektedir. Bizim koşumuz, bu iki ayet ile emredilen “din ve düzen” istikamete midir? Bu soruya evet diyebilmek çok zordur.
GERÇEK
Yalana kulak veriyor, faizci kapitalist nizama rıza göstererek Allah’ın gazabına koşuyoruz. Şirk nedir? Unutmuşuz, “Allah üçün üçüncüsüdür” diyen Batı’nın şirk arabasına binmiş, aydınlıktan karanlığa doğru akıp gidiyoruz. Haram kılınmış faize “dünya gerçeğidir” diyerek bankaların sadık müşterileri oluyor, faizli kredilerle ev ve araba alıyor, Allah ve Resulü ile savaş halinde olabileceğimizi bile umursamıyoruz. Din ve düzen olarak İslam’dan kopup, sihre, aldanma ve aldatmaya koşuyoruz. Haksız yere can alıyor, can veriyoruz. Yetimin, fakir fukaranın emeğinin karşılığı olan malını, haksız yollar ile elinden alıyor, kendimize servet yaparak “Karun” gibi olmaya koşuyoruz. Bütün insanlığın saadeti için gerekli olan “Adil Bir Düzen” kurmak mücadelesinden kaytarıp, zalimlerin köleliğine, izzetten zillete koşuyoruz.
Hak hâkim olsun diye hayatını “iman ve cihat” üzerine ikame etmiş samimi müminlere iftira atmayı, onları karalamayı ahlak haline getirip “Belam” gibi olmaya koşuyoruz. Namaz kılmıyoruz, oruç tutmuyoruz, zekât vermiyoruz, Kur’an’ı okuyor, ahkâmına boyun eğmiyoruz.
“Hangi lider halkını aldatırsa, o ateştedir” esasını umursamayan liderlerin aldanma ve aldatmasından haz alıyor, destek veriyoruz. Annelerimize, babalarımıza gereken hürmeti göstermiyor, onları yalnızlığa mahkûm ediyoruz. İçki içiyor, yalan konuşuyor, zina ediyor, eşcinsel ilişkileri umursamıyor, kamunun malını kendi malımız gibi kullanıyoruz. Hırsızlığa, israfa, adam kayırmaya, yolsuzluğa, tembelliğe ses çıkarmıyoruz. Adaletsizliğe hak veriyoruz.
Domuz eti başta olmak üzere haram gıdalar ile besleniyoruz. Müslüman kadınlar ve erkekler olarak “tesettür” konusuna duyarsız kalıyoruz. Kumar oynuyor, küfürlü konuşuyoruz. Dünya malı elde etmek için okuyor, kendi çıkarımızdan başka bir şey düşünmüyoruz. Tüketiyoruz, üretmiyoruz, manevi değerlere itibar etmiyoruz. Doların, euronun, altının ve gümüşün kölesi olmuşuz. Kibir kuleleri inşa ediyoruz. Allah’a inanıyor, bizim için razı olduğu hiçbir şeye itibar etmiyoruz. Bu sayılan ve sayılmayan bütün günahları rahatlıkla işliyor, hiçbir nasihate, ikaza tahammül bile göstermiyoruz. Sahi biz nereye koşuyoruz? Bu halimiz ile nereye koştuğumuza lütfen siz karar veriniz.
CEHENNEM
AB’nin yolu cehennem yoludur. ABD ve İsrail’in yolu cehennem yoludur. İnkârcıların, müşriklerin, münafıkların, facir ve fasıkların yolu cehennem yoludur. Akıllı bir insan yolu cehenneme varan insan ve topluluklarla onların koştuğu parkurda cehenneme doğru koşmaz, koşmamalıdır. Materyalizmi esas alan bir eğitim ile insanlar ancak cehenneme hazırlanır. Halimize bir bakalım; Hollanda ile ters düşüyor portakal bıçaklıyoruz, ABD ile ters düşüyor telefon parçalıyor, doların turşusunu kuruyoruz. Telefon kırarak, portakal bıçaklayarak, doların turşusunu kurarak batıl ve zulüm ile mücadele edilip cehennemden kurtulmak mümkün olmaz. Allah, israf edenleri sevmez. İslamsız yaşanan hayatlar, israf edilmiştir. Cehennem; kâfirlerin, münafıkların ve müşriklerin, israfçıların ebedi kalacakları azap yurdu olan ateşin özel ismidir. FATIR 36-37: “İnkâr edenlere cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler, cehennem azabı da onlara biraz olsun hafifletilmez. İşte biz, küfürde ileri giden her nankörü böyle cezalandırırız. Onlar orada: Rabbimiz! Bizi çıkar, (önce) yaptığımızın yerine rızana uygun işler yapalım diye feryat ederler. Size, düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı (peygamber) de gelmişti. Artık tadın (azabı)! Zalimlerin yardımcısı olmaz.” Cehennem ateşinden ancak iman ve cihat edenler kurtulabilirler. TEVBE 81- 82: “Allah’ın Resulüne karşı gelerek (cihada çıkmayıp) geri kalanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihat etmek hoşlarına gitmedi ve “Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennemin ateşi daha sıcaktır.” Keşke anlasalardı. Artık kazanmakta olduklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar.” Şuur; Kur’an’ın hakikatini idrak etmek ve bu hakikatin hayata ikame edilmesi için mücadele etmektir.
İLAC
İnsanların saadet bulması için “Adil Düzen”in olduğu ve kardeşçe yaşanılan bir Türkiye inşa etmek gerekir. Bu materyalist eğitimle olmaz. Hakkı üstün tutan maneviyatçı bir eğitim ile olur. Bu Milli Görüş ile olur. Milli Görüş demek “Saygınlık” demek, “Huzur, Barış, Kardeşlik” demek, “İnsan Hakları ve Özgürlükler” demek, “Adalet” demek, “Refah” demektir. Milli Görüş demek “ Saadet Partisi” demektir. Çünkü Saadet Partisi; “Rant Ekonomisi”ni değil, “Reel Ekonomi”yi esas alır ve “Rantiye Grubu” için değil, “Türkiye Bütünüyle Kalkınsın” için çalışır. Huzura, barışa, kardeşliğe, insan hakları ve özgürlüklere, adalete, refaha ve saygınlığa koşmak istiyorsak Saadet Partisi iktidarı bu talebin tek adresidir. Allah aziz milletimizin yar ve yardımcısı olsun. Selam hidayete tabi olanlara…
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(2)toptancı hal,i - Bindik bir alemete gidiyoruz kıyamete ....kalemine ve yüreğine sağlık baskanım..
Okur - Kıymetli hocam Cenabı Hakk insanlara tercih hakkı vermiş .Cenabı Hakk hidayeti dileyenler için hidayeti diler ve yaratır dalalet dileyenler için dalaletı diler ve yaratır. Toplum kahır ekseriyeti zikredildiği üzere gayri İslami bir halde.doğru düzgün itikad sahibi insan bile nadirattan var.Şia vehhabilik selefilik mutezile ayyukaya çıktı. felsefeciler mealciler hepsi cirit atıyor ortalıkta. İnsanlar imanın şartlarından bi haberler.bu sosyolojiyi iyi okumak veryansın etmemek lazım.tercihleri bu yönde ve bu toplum müslüman bir toplumdur diyemeyiz.doğru olan şey şu :Müslümanca yaşayan az bir insan topluluğunun bulunduğu ülke.doğru kanaat bu.ama her seferinde deniyor ki efendim neden görmüyorlar.efendim hakkı batıldan ayırt edecek hidayeti Cenabı Hakk vermemisse niye görmüyor niye görmüyorlar diye diye kendimizi neden yıpratalım?
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.