İslâm’da kadınların hakları, hukukları ile çok tafsilatlı hükümler vardır. Kadınların idareciliği hususunda da fıkıh kitaplarında çok geniş açıklamalar vardır. Hatta bu konuda müstakil eserler ve doktora tezleri dahi hazırlanmıştır. Muhterem Ahmet Çelik Hocam, bu konu ile ilgili sipariş verdiğini eserin geldiğini söyleyince merakla gittim. Birlikte mütalaa ettik. “Velayetü’lMer’eFi’lFıkhi’l İslâm” (İslâm Fıkhına Göre Kadının İdareciliği) isimli eser, Dr. Salih Ganim’in mastır tezi. Hafız Muhammed Enver hazırlamış. H. 1424’te Riyad’da basılmış. Eserin 2. baskısından bazı ana başlıkları özetleyerek aktaralım:

Kadının Halifeliği: Halifede aranan şartlardan biri, erkek olmasıdır. Bu şartta ittifak vardır. Hiçbir âlim bunda ihtilaf etmemiştir. (a.g.e., s. 82) İslâm fıkhına göre, kadının kesinlikle devlet başkanı, idareci olamayacağına dair ittifak edilmiştir. Bunu belirten âlimlerin Kur’an’dan delilleri, Nisa Suresi 32 ve 34. ayet-i kerimeler. Nisa Suresi’ndeki ayet-i kerime, evlilikle ilgili bir hükümdür. Ancak, “Sebebin has olması, hükmün umumî olmasına engel değil” kaidesine binaen bu hüküm erkeğe devlet idaresinde de öncelik vermiştir. Bu, Allah tarafından verilmiş bir salâhiyettir. Akıl ve işleri bilme hususunda ve kuvvet bakımından erkekler farklı yaratılmıştır. 

Ayrıca Bakara Suresi 228 ve 247. ayet-i kerimeleri de idarecinin erkek olmasına delil getirilmiştir. Talut’un idareci seçilmesine Ben-i İsrail’in itiraz etmesinin sebebi; kral ailesinden olmayışından ve fakir olmasından dolayıdır. Oysa Talut’un seçilmesinde aslolan bilgi ve kuvvettir. Kadın, cisim itibariyle zayıftır.

Ahzab Suresi 33. ayet-i kerimede kadınların evlerinde karar kılması emrolunmuştur. Burada hitap Peygamber Efendimizin (S.A.V.) hanımlarına ise de hüküm bütün Müslüman hanımlaradır (s. 95). Kadim müfessirler erkeğin idareciliğinde ittifak etmişlerdir (s. 88-91).

Kadınının idareci olamayacağına dair hadisten deliller: “Bir toplum idareyi kadına verirse kesinlikle iflah olmaz” (Buhârî, Meğazi, hadis no: 4425). Ebu Bekir’den (R.A.) rivayet edilen hadis-i şerif: “Erkekler kadınlara itaat ettiğinde helak olmuştur” (Hâkim, Müstedrek c.4-291; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5-45). Bu hadis senet ve metin bakımından sahih bir hadistir. Bu hadis, kadının halife, başbakan, şehir idarecisi, genel hükümlerde idareci olamayacağına dair delil olarak gösterilmiştir.

Kadının idareci olabileceğini söyleyen az bir taife, delil olarak Sebe Melikesi Belkıs’ı ve Hz. Aişe’nin (R.A.) CemelVakası’nda bulunuşunu ileri sürmüşlerdir. İslâm âlimleri ise buna mukabil, Belkıs’ın melike olmasının kâfir toplumun işi olduğunu, Hz. Süleyman’ın da onu idareci olarak kabul etmediğini belirtmişlerdir. Hz. Âişe’nin (R.A.) meselesine gelince; Hz. Âişe halifelik, yani idarecilik dava etmemiş, Hz. Osman’ın kanını dava etmiş, katillerin cezalandırılmasını istemiştir. Tarihte görülen kadın idarecilerin varlığı için ise İslâm âlimleri; “Tarihî vakalar şer’î delil olamaz” demişler ve bu delili reddetmişlerdir. Kadınların idareci olamayacağına dair icma’ vardır. İmâmetü’lkübra (halifelik), konusunda erkek olmanın şart olması hususunda, sahabe, tabiin, tebe-i tabiin, fukaha ve müfessirînicma etmiştir. Kadın başbakan da olamaz (s.161). Bu konuda Kur’an’dan ve sünnetten sahih delil vardır. Kadının imametini (idareciliğini) caiz kılanların Kur’an ve sünnetten sahih delili yoktur.

Kadının Kadı Olabilmesi: Cumhura göre kadının kadı olması caiz değil (s. 220). Kadın fetva verebilir. (Hz. Âişe (R.A.), Esma b. Ebi Bekir (R.A.) ve daha birçok sahabe hanımlar fetva vermişlerdir.) Hanefilere göre, kadın hangi konuda şahitliği kabul ediliyorsa, orada kadılık yapabilir. Şahitliği kabul edilmeyen konuda kadılık yapamaz. (Kısas ve hadlerde yapamaz.) Hanefilere göre kadın, hüküm verebilir, görev alamaz.

Kadının Şeyhülislam, İmam Olması: Kadın şeyhülislâm ve erkeklere imam olamaz. Kadının kadınlara, farz namazlarda imam olması bazı müçtehitlere göre kerahetle beraber caizdir. Malikilere göre haramdır, namazı bâtıldır.