İslâmiyet “tecessüsü” yasaklamıştır. Tecessüs haramdır. Ne hazindir ki pek çok haram gibi bu haram da İslam cemiyetinde unutulmuş gibidir. Neredeyse herkes, medya bir başkasının gizli hallerini merak etmekte, araştırmaktadır. Bu mühim konu üzerinde hülasa olarak duracağız. Arapça bir kelime olan “tecessüs”, “cesse” fiilinin “tefa’ale” babının masdarıdır. “Casus” kelimesi de aynı kökten türetilmiştir. Lügat mânâsı şudur: “Gizlice araştırmak. Gizlice bakmak. İç yüzünü araştırmak. İç yüzünü araştırma merakı.”

Rabbimiz Hucurat Sûresi’nin 12. âyetinde, “Velâ tecessesü” [birbirinizin kusurunu araştırmayın] emriyle tecessüsü yasaklamış, haram kılmıştır. Bu âyet-i kerimede hayat düsturu edineceğimiz hükümler, diğer haramlar da sıralanmıştır. Âyet-i kerimeye meâlen bakalım: “Ey îman edenler! Zandan çokça kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.”
Peygamber Efendimiz (asm) pek çok hadis-i şerifinde tecessüsü yasaklamış, bunun çirkin bir fiil olduğunu ashabına anlatmıştır. Bu hadis-i şeriflerden bazılarına bakalım:

“Zandan kaçının. Çünkü zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüste bulunmayın, birbirinizin içyüzünü araştırmayın, birbirinizin sözlerine kulak kabartmayın, birbirinizle yarışmayın, birbirinizi çekememezlik etmeyin, birbirinize karşı buğz etmeyin, birbirinize sırtınızı dönmeyin ve ey Allah’ın kulları, kardeşler olun” (İbn Kesir, Tefsir VII, 357).

“İnsanların ayıplarının peşine düşersen, şüphesiz onları fesada uğratırsınız” (İbn Kesir, Tefsir, VII, 358).
“Ey dili ile inanıp, iman kalbine işlemeyenler topluluğu, Müslümanları gıybet etmeyiniz. Onların ayıplarını araştırmayınız. Kim onların ayıplarını araştırırsa Allah da onların ayıplarını araştırır. Allah kimin ayıbını araştırırsa onun evinin içinde dahi ayıbını açar, perişan eder” (Ebu Davud, Edeb, 40; Ayrıca bk. Tirmizi, Birr, 84).

Bir adam İbn Mes’ud’a gelerek, “falancanın sakalından rakı damlıyor” dedi. İbn Mesud ise ona şu şekilde cevap verdi: “Biz tecessüs etmekten nehyolunduk. Ancak açığa vurduğu zaman, onu yakalayabiliriz. İbni Mes’ud Hazretleri burada Şeriatın bir hükmünü belirtmiştir. “Şeriat ele bakar, kalbe bakmaz” hükmü esastır. İslâm’ın hâkim olduğu yerde, faraza bir kimse evinde gizlice içki içse, o araştırılmaz, ancak sarhoş vaziyette dolaşsa ve içki içtiği aleni olsa ya da herkesin gözü önünde içki içse, işte o vakit o mahkemeye çıkarılır ve suçu sabit görülmüşse cezalandırılır.

Müslüman, kardeşinin kusurunu örter, onu araştırmaz, onu yaymaz. Onu rencide etmeyecek bir şekilde o kusurdan, yanlıştan dönmesi için çalışır. Tanıdığının, komşusunun ne aldığını, ne yiyip içtiğini, gelirini, giderini araştırmaz. Bunlar hem haram hem de ayıp şeylerdir. Nasreddin Hocamız bu şekilde mütecessis bir insana şu şekilde usturuplu bir şekilde dersini vermiştir: Meraklı bir kişi Hocamıza gelerek; “Hocam hocam, bir adam başında baklava tepsisi gidiyordu.” Hoca, “Bana ne!” der. “İyi de hocam, adam sizin eve doğru gidiyordu.” Hoca cevap verir: “Sana ne!”

Bir defa bizim gibi sade vatandaşların, Müslümanların, bir başkasının özel hallerini araştırması, merak etmesi, öğrenmeye çalışması son derece yanlıştır. Medya, sosyal medya böyle programlarla dolu olabilir. Bizi ilgilendirmez. İlgilendirmemesi lazım. Komşumuzun, akrabamızın, hatta kardeşlerimizin özel hayatlarını araştırmak, öğrenmeye çalışmak, öğrenince yaymak, yaymaya uğraşmak son derece yanlıştır. Bir defa bunun tıpkı “gıybet” gibi “haram” olduğunu bilmeliyiz.

Gelelim işin devlet kısmına: Devlet terör, uyuşturucu, kaçakçılık, kara para, devleti ve şahısları zarara uğratacak fiiller vs. gibi durumlarda araştırma yapabilir. Ancak geçmişte FETÖ olayında pek çok örneği görüldüğü gibi masum insanların dinlenilmesi, tâkip edilmesi, bu dinleme ve takiplerin kumpas kurmada kullanılması yanlıştır. Gazeteci, yazar, sanatçı, siyasetçi, iş adamı ve her meslekten elit vatandaş, evinde, ofisinde rahat bir şekilde davranabilmeli, konuşabilmelidir. Geçmişte olduğu gibi Başbakanlık, bakanlık yapmış şahısların ofislerine dinleme cihazları konulması dehşet verici işlerdi. O işler, “Onlara bu yapılırsa sıradan vatandaşlara neler yapılmaz” dedirtmiştir.

Bizler Elhamdülillah Müslümanız. Bizim bildiğimiz şudur: Tecessüs, haramdır.