Yunus Emre ile başlayalım…
“İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır?
Okumaktan mana ne, kişi Hakkı bilmektir,
Çün okudun bilmezsin, ha bir kuru emektir.
Okudum bildim deme, çok taat kıldım deme,
Eri hak bilmez isen, abes yere yelmektir.
Dört kitabın manası bellidir bir elifte,
Sen elifi bilmezsin, bu nice okumaktır?
Yiğirmi dokuz hece, okursun uçtan uca,
Sen elif dersin hoca, manası ne demektir?
Yunus der ki: Ey hoca, gerekse var bin Hacca,
Hepisinden iyice, bir gönüle girmektir.”
Kur’an ile devam edelim ve MÜRSELAT - MÜLKIYAT ilişkisine bakalım…
“1. Ve’l-murselati ‘urfen. 2. Fel’asıfati ‘asfen. 3. Ve’n-naşirati neşren. 4. Fe’l-farikati ferkan. 5. Fe’l-mulkıyati zikren. 6. ‘Uzren ev nuzren.” / “Örfen mursalata, arkasından asfen asıfata ve neşren naşirata, arkasından farkan farıkata, arkasından üzren veya nüzren zikri mülkıyata yemin.” / “Bilinmiş gönderilenlere, arkasından yönelip ulaşanlara ve yayılıp varanlara, ayırıcılara ve anlamını eksik veya tam ulaştıranlara yemin.” (Mürselat Sûresi; 77/1-6)
Çift yaratılmada iki temel olay vardır. Bunlardan biri ayrılıp çoğalmadır. Sonra bu çoğalanlar arasında ilişki kurup birleşmenin sağlanmasıdır. Bu ayetler de ayrı iki şeyin nasıl birleşip birlik oluşturduklarını anlatmaktadır. Birlikte varlıklar kendi varlıklarını korurlar, birlikte yeni varlık oluştururlar. İnsanın hücreleri ayrı ayrı varlıklarını korumakta ama birleşerek insanı oluşturmaktadırlar. İki varlığın birbirleri ile ilişki kurabilmesi için aralarında bir köprünün oluşması gerekir. Bu köprü haber köprüsüdür. Birinden çıkan bazı tesirler diğerine ulaşır. Bunun için birinin diğer tarafa gönderme kabiliyeti olmalı, diğerinin de onu kabul etme ve alma kabiliyeti olmalıdır. Bir televizyon merkezi bulunmalı ve o dalgaları her tarafa yayabilmelidir. Evlerde de televizyon olmalı ve o dalga alınabilmelidir. Bir tarafta haber gönderen kimse bulunmalı, diğer taraftan haber alan kimse olmalıdır. Detaylara geçelim…
İNSAN - KÂİNAT İLİŞKİSİ
İnsan, bilen ve yapan varlık olarak yaratılmıştır. Kâinat, bilinen ve yapılan varlık olarak yaratılmıştır. Kâinat ışık, ses gibi dalgalar göndererek kendisini insana tanıtır. Gönderilen dalgalara “alamet” diyoruz. İnsan da dalgaları alarak haberdar olur. Buna “ilim” diyoruz.
RUH - BEDEN İLİŞKİSİ
İnsan dediğimiz varlığın merkezinde şuurlu ruh vardır. Asıl etkilenen ve etkileyen odur. Ruhun etkileme veya etkilenme özelliğine “nefis” veya “kişilik” diyoruz. Bedenin etkileme ve etkilenme özelliğine “hayat” diyoruz.
Kâinat-insan ilişkisi ruh-beden ilişkisine dönmektedir. Kâinat ile beden arasında en önemli fark şudur; kâinatın kendi kendine yeterli olmasına karşılık, beden kendi kendine yeterli olamamasıdır, kâinatın hayat özelliği olmadığı halde bedenin hayat özelliği vardır.
HALK - TOPRAK İLİŞKİSİ
-İnsanın bedeni ne ise topluluğun toprağı da odur.
-İnsanın ruhu ne ise topluluğun halkı da odur.
-İnsanda nefis vardır, toplulukta teşkilat vardır.
-İnsanda hayat vardır, toplulukta imar vardır.
Halk ayrı ayrı varlıklardan oluşmaktadır. Bunlar birleşerek birliği ve hâkimiyeti meydana getirmektedir. Toprak tek varlıktır, bu da bölüşülerek herkes için ayrı mülk haline getirilmekte, böylece ülke imar edilmektedir, mamur kalmaktadır. Görülüyor ki, ruh ile beden arasındaki ilişkiden daha çok halk ile toprak arasındaki ilişki bilinebilmektedir. (Devamı var.)
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.