İslam, alemi Regaib Kandili ni idrak ediyor, onbir ayın

sultanı Ramazan-ı Şerif in heyecanını yaşıyordu. Ümmet için dualar ediliyor,

gecenin feyzi solunuyordu. Böylesine manevi bir gecenin aydınlığında bir yürek

sızısıyla, derinden gelen bir acıyla silkindik. Dışişleri Bakanlığı nın No:

88 damgasını taşıyan resmi açıklaması önce Bakanlığın internet sayfasına

düştü, sonra yüreklere. Sonra da ajanslara haber olarak yansıdı. Türkiye ile

İsrail el sıkışmıştı...

88 NOLU UTANÇ

BELGESİ

No: 88, 8 Nisan 2016, Türkiye- İsrail Görüşmeleri Hk.

başlıklı resmi açıklama, Türkiye ile İsrail arasında yürütülmekte olan

görüşmelerin seyrine dair  sadece bilgi

vermiyor adeta  bir memnuniyeti ve

sevinci! de ilan ediyordu. Daha önce İsviçre de bir araya gelen ülkemizi ve

İsrail i temsil eden heyetler bu kez Londra da masaya oturmuştu. Türkiye yi

adeta İsrail den Sorumlu Devlet Bakanı özerkliğine sahip olan malum kişi temsil

ediyordu; Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu. İsrail adına

muhataplar ise İsrail Başbakanı nın Özel Temsilcisi Joseph Ciechanover ve

İsrail Milli Güvenlik Konseyi Başkan Vekili Jacob Nagel idi.

Tarihe bir kandil gecesi açıklanan utanç belgesi olarak

geçecek olan 88 No. lu Dışişleri Bakanlığı açıklamasında muhteva tek

paragrafla dünya kamuoyuna ilan ediliyordu:

Heyetler, mutabakat metninin nihai hale getirilmesi ve

farklılıkların giderilmesi yönünde ilerleme sağlamışlar ve anlaşmanın çok

yakında gerçekleştirilecek bir sonraki toplantıda sonuçlandırılması hususunda

uzlaşıya varmışlardır

İSRAİL KAÇIYOR BİZ

KOVALIYORUZ: N OLUR NORMALLEŞELİM

Evet açıklama kısaydı ama, kısa olduğu kadar da kararlılık

ve saklı bir sevinci de  yansıtıyordu.

İlerleme sağlanması , çok yakında gerçekleştirilecek bir sonraki toplantı ve

uzlaşıya varmak gibi ifadelerin altını çizmek gerekiyor. Belli ki; çok büyük

bir çaba sarfediliyor, acele ediliyor ve mutlaka bir sonuç isteniyor!

Farklılıkların giderilmesi yönünde ilerlemenin sağlanması ifadesi

kararlılıkla birlikte, İsrail ile barışma ve ilişkiyi yeniden eskisi gibi

yoluna koyma noktasında Türkiye nin sıkı takibini ve fedakarlığını da

aktarıyordu aslında.

Sanki Mavi Marmara ya İsrail saldırmamış..

Filistin de dinmek bilmeyen  insanlık dışı zulmü ve karış karış işgali

sanki İsrail yapmıyor  

Mescid-i Aksa mıza dair yıkıcı hain planları sanki İsrail

yürütmüyor.

Sanki İsrail artık devlet terörü estirmeyecek mazlum

Filistin imizde.

Şeyh Yasin leri, Rantisi leri şehit eden, kundaktaki

bebekleri dahi katletmekten geri durmayan, kan dökmeyi devlet politikası haline

getiren sanki bu İsrail değil..

Sanki Siyonist İsrail ile ilişkilerin normalleşmesini,

iyileşmesini biz istiyoruz, İsrail de naz ediyor

Sanki Türkiye suçlu, İsrail masum: İsrail kaçıyor, biz de

kovalıyoruz N olur normalleşelim diye çırpınan Ankara. Sanki İsrail çok

normal, biz anormaliz

BİZ İSRAİL İÇİN

NEYİN FEDAKARLIĞINI YAPACAĞIZ!

Sayın Cumhurbaşkanımızın Davos ta ifade ettiği gibi Biz

İsrail in çocukları nasıl öldürdüğünü çok iyi biliriz! İsrail hep öldürmüştür,

öldürmeye de devam edecek. İsrail hep işgal etmiştir, işgal etme niyetinden de

hiçbir zaman vazgeçmeyecek. Siyonizm, Nil ile Fırat ın arasındaki  ifade eden Arz-ı Mev ud u asırlardır

istemektedir, her hangi bir mutabakatla bundan da vazgeçecek değildir. Büyük

İsrail in kurulması yolunda İsrail için her şey mubahtır!

İsrail hedeflerinden vazgeçmeyeceğine göre

İsrail den bir fedakarlık yapması beklenilemeyeceğine

göre..  Hatta İsrail ile fedakarlık

kelimeleri yan yana dahi gelemeyeceğine göre

İsrail için mutabakat vermek değil almak ; yapmak

değil yaptırmak olduğuna göre

O zaman doğrudan doğruya şu sonuçla yüzleşiyoruz: Öyleyse

biz neyin fedakarlıklarını yapacağız Öyleyse Türkiye olarak biz nelerden

vazgeçeceğiz Bize ne yaptırılacak, bizden ne alınacak!

İSVİÇRE VE

LONDRA DAKİ GÖRÜŞMELER BÜYÜK İSRAİL GÖRÜŞMESİDİR

Her ne kadar Türkiye de konuşulmasa da Gündem de

tutulmasa da Sıkı bir karartmaya tabi tutulsa da.. İsviçre mutabakatı ortada!

Doğu Akdeniz deki doğalgazın İsrail adına taşınması.. AB ile İsrail arasında

boru hatlarının döşenmesi,  Kıbrıs

suyunun Tel-Aviv e de ulaştırılması. Ve daha bir dizi madde. Fakat sadece

saydıklarımız bile gerçekleştirilecek olursa, Erbakan Hocamızın yıllar önce

uyarmış olduğu Türkiye nin İsrail e vilayet yapılması projesinin alt yapısı

hazırlanmış olacak. Rusya ile sorun yaşayan AB ülkeleri doğalgazını, petrolünü

Türkiye  üzerinden boru hatlarıyla

İsrail den almaya başlayınca, İsrail in AB üyeliği ve hatta NATO üyeliğinin de yolu açılacak. İsrail AB ve NATO

üyesi olunca, hem enerji temini güvenliği hem de İsrail in güvenliği sadece

Amerika nın değil Avrupa nın ve NATO nun da doğrudan sorumluluğu altına

girecek.  Bölge, İsrail in kendisine

tehdit olarak sayacağı her şeyden, her zerreden temizlenecek. Irak ta,

Suriye de, Filistin de yaşanmış ve yaşanmakta olan katliamlarla nüfusu

boşaltılan bölge küçük devletçilere küçük devletlere de bölünecek. Böylece

bölgemiz Büyük İsrail için de tamamen hazır hale getirilecek. Allah muhafaza

Uyarmak yine bize düşüyor Dikkat! Gerek İsviçre deki,

gerekse Londra daki görüşmeler Büyük İsrail görüşmeleridir. Mutabakat adı

altında işleyecek süreç Arz-ı Mev ud için yapılacak en büyük hamlelerden birisi

olarak İsrail lehine tarihe geçecektir.

KORKARIZ Kİ,

İSRAİL İ DİZE GETİRDİK DENECEK!

Korkarız ki, bu gelişmeler bile zafer olarak takdim

edilmeye çalışılacak.

Korkarız ki, İsrail ile yapılmakta olan mutabakatın

maksadı büyük devlet olmanın gereği gibi bir takım laf-u güzaflarla

örtülecek.

Korkarız ki, İsrail ile normalleşmeyi, İsrail ile

mutabakatı, İsrail in emellerine alet olmayı bizim hocalarımız bile izah etmeye

kalkışacak.

Belki de gazetelerimizin manşetlerine göre, ekranların

bildik yüzlerine göre Türkiye İsrail i dize getirmiş olacak.

1 Kasım seçimlerinden önce İsrail i değil, ümmeti

sevindirin sloganı hafızalardayken. Türkiye kamuoyunun ve İslam aleminin

İsrail in sevindirilmesi meselesine önce ikna edilmesi, sonra da sevindirilmesi

de gerekiyor.  Gerekenler de mutlaka

yapılacaktır. Nasıl mı!

Belki de, yıllar öncesinden Gazze ye gideceğini açıklayan

sayın Cumhurbaşkanımız için bir Gazze seferi düzenlenecek Belki de Gazze ye

uygulanan İsrail ambargosunda yumuşatılmaya gidilecek ve  Gazze ye kameraların eşliğinde insani

yardımlar sokulacak, inşaat malzemeleri girecek. Belki de,  gösterişli törenlerle bir yardım gemisi

göndereceğiz Gazze ye, Mavi Marmara yı ve şehitlerimizi unutturmak için.

Böylece meseleyi halletmiş olacağız. Ve tabii zafer iyice perçinlenmiş olacak.

Gazze ye yardım götürmenin sevinci ve coşkusu günlerce konuşulacak, zihinlere

iyice yerleştirilecek.

Türkiye ve İslam alemi böylesine bir sanal zaferin

sevincini doyasıya yaşarken, Siyonizm ise sinsice son hamlesinin hazırlıklarını

yapmaya başlayacak. Zira, 5765 yıllık mikrop olan Siyonizm, mikrop olmaktan

Türkiye nin yüksek hatırı ve mutabakat için vazgeçecek değildir.

LOBİLERİN TELKİNLERİNE

PABUÇ BIRAKMAYALIM

Dışişleri Bakanlığı nın açıklamasından anlıyoruz ki,

mutabakatın kamuoyuna açıklanması kalmış geriye. Son bir oturum. Yani hem

Türkiye miz , hem İslam dünyası hem de insanlık için küçük bir umut daha var

demektir bu: Türkiye, Büyük İsrail masasından kalkmalıdır! Bugüne kadar

yapılan görüşmeleri yok saymalı ve konuşulan bütün metinleri yırtıp atmalıdır.

Hiçbir konjönktürel gerekçe, hiçbir pazarlık; Büyük İsrail in yoluna döşenmiş

bir taş olmaktan evla olamaz. Lobilerin telkinlerine, tehditlere ve şantajlara

pabuç bırakmayalım