Geçtiğimiz hafta bir yakınımın nişan merasimine katıldım.

Bu tür merasimlerin yakınları bir araya toplayarak hemhal olma imkânı verdiğini

düşünüyorum. Fakat ne yazık ki gördüklerim ve karşılaştıklarım bu düşüncemi

tamamen ters yüz etti.

Uzun zamandır bir araya gelemeyen yakınlar, nişan

vesilesiyle toplanmış, sohbet ve karşılıklı hasbihal ediyorlardı. Fakat bu

güzel sohbet pek uzun sürmedi, az sonra hanımlar dikkatlerini gelen misafirlere

çevirip eleştirilerini sıralamaya başladılar:

Gördün mü, kız ne kadar da kilo almış, geçen yıl

karşılaşmıştım da böyle değildi.

Baksana elbisesi hiç yakışmamış, rengi çok ağır duruyor,

daha şık bir şey giyebilirdi.

Yüzü çok çökmüş, sanırım kendine bakmıyor.

Baksana ne kadar obur, sürekli bir şeyler atıştırıyor.

Bize hava atıyor, takmış takıştırmış dikkat çekmeye

çalışıyor.

Hanımlar birbirlerini titizlikle izliyor ve kusur

bulabilmek için adeta yarışıyorlar. Uzun zamandır bir araya gelemeyen

yakınların, sohbet ve hasbihal etmek yerine neden dedikodu yapmayı tercih

ettiklerini anlamak mümkün değil. Sanırım bu sorun; şahısların iç dünyalarında

yaşadıkları çatışma ve uyuşmazlıktan kaynaklanıyor. Toplum olarak özgüveni

düşük, kompleksli ve kendimizle kavgalıyız. O yüzden bu eksikliği başkalarına

yansıtarak savunma mekanizması yapıyoruz. Kendimizi değersiz, yetersiz görüyor

ve insanların hatalarını dillendirerek bu duygumuzu bastırıyor ve ben daha

iyiyim hissine kapılıyoruz. Ben daha iyiyim duygusu geçici bir hoşnutluk

oluşturup, bizi avutuyor. Fakat bu geçici hoşnutluğun sorunumuzun çözümüne

hiçbir katkısı yok. Çünkü Allah ın razı olmadığı bir fiilin muhtevasında huzur

ve mutluluk aramak boşunadır. Fakat bizler bu durumun farkına varmayıp,

kendimizi başkaları üzerinden değerlendirmeye devam ediyoruz.

İslam bizi, yediklerimizin, giydiklerimizin şatafatı ile

değerlendirmez, ne kadar insan olduğumuzla değerlendirir. İslam ahlakı ise

insanların olumlu yönlerini görmeyi ve kusurlarını kapatmayı gerekli kılar.

Fakat bizler her konuda olduğu gibi inandığımızla davranışlarımız arasında

tutarlı bir yol bulamıyoruz. Bu dengeyi sağlayabilmek için öncelikle yaptığımız

şeyin Allah ın rızasına uygun olup olmadığını tartmamız gerekir. Fakat nedense

bunu bir türlü başaramıyoruz.