AFGANİSTAN Savaşından kaçıp İran a sığınan, on iki yıl

burada kaldıktan sonra ailesi ile birlikte Türkiye ye geçiş yapan bir arkadaşım

vardı. İran a geçtiklerinde ekonomik olarak ayakta kalabilmek için terzilik

yaptıklarını ve ailenin bütün fertlerinin çalışmak zorunda kaldığını söylerdi.

Göç yolculuğunu anlatırken gözleri buğulanır ve Afganistan da kalan yakınlarını

anlatırdı: Orada toprak bir evimiz vardı, yoksulduk, ama bütün aile bir

aradaydık. Bu bize her şeyi unutturuyordu, akşamları bir araya gelir çay

eşliğinde sohbet ederdik. Savaş sonrası ülkemizden ayrıldığımızda yarı

parçamızı geride bırakmıştık. Çocukluğumuzun geçtiği o toprak ev,

arkadaşlarımız, yakınlarımız orada kalmışlardı der, Gurbetin çok ağır bir

imtihan olduğunu vurgulardı.

Aile on iki yıl İran da kaldıktan sonra Türkiye ye gelmiş

ve burada da mesleklerini icra etmeye başlamışlar. Beş kardeş ve anne baba evin

geçimi için hep birlikte çalışıyorlardı. İstanbul un, ilmi çalışmalar için bir

imkân olduğunu ve burada İslam ı öğrenme şansı bulduklarını söylerlerdi. Fakat

arkadaşım, karşılarına çıkan imkânlar ne olursa olsun kendilerini hep gurbette

hissettiklerini belirtirdi. Son yıllarda ekonomik sorunları iyice artmıştı ve

bir çıkış yolu arıyorlardı.

Bir gün ziyaretlerine gitmiştim, anne her zaman olduğu

gibi yeşil çay ve yöresel Afgan tatlısı ikram etmiş ve sözü dönüp dolaştırıp

ülkesinde bıraktığı yakınlarına getirmişti. Yakınları için her gün dua ettiğini

ve onların hayali ile yaşadıklarını söylemişti.

Arkadaşım halim selim bir hanımdı, fırsat buldukça bir

araya gelir hasbihalleşirdik. Fakat birkaç aydır aradığım halde telefonlarına

ulaşamıyordum. Ortak bir arkadaşımızı aradığımda, ailenin; -mültecilere tanınan

haklardan faydalanıp Avrupa ya gittiklerini, buradaki bütün arkadaşlarını aradıklarını

fakat bir çoğuna ulaşamadıklarını- söyledi. Anlaşılan bu meşakkatli yolculuğun

sonunda yine gurbeti tercih etmişlerdi. Gurbet onların korktukları bir şeydi

fakat gurbete açılan yolları hiç bitmiyordu.

İnsanlar bir araya gelip konuşurlar, birbirlerine arayıp

sorarlar, dostluklar geliştirirler, birbirlerine bağlanırlar. Birbirlerine

severler, ihtiyaç durumunda yardımcı olurlar. Fakat hayat uçsuz bucaksız bir

gemi, hepimiz bu geminin içindeyiz. Yolumuzun hangi vakitte nereye düşeceğini

bilemeyiz. Gurbet hep hayatın içinde, yanımızda ve yakınımızda. Bu da hayatın

öteki yüzü.