Yeşim İstanbul da doğmuş ve üniversiteye kadar şehrin

dışına hiç çıkmamış. Üniversite tahsili için gittiği İzmir de dört yıl yaşamış

geri döndüğünde çocukluk aşkıyla evlendirilmiş. Kendilerine göre mutlu ve

huzurlu bir hayat düzenleri var. Yeşim tabiatı çok seviyor ve yazları üç ay

kalabilecekleri bir köy evi satın almak istiyor fakat buna, ne eşini ne de iki

oğlunu ikna edebiliyor. Onlar yeşimin tabiata neden bu kadar hasret kaldığına

bir anlam veremiyor ve gülüp geçiyorlar.

Yeşim, bir arkadaşının bahçesinden aldığı limon ağacını

evinin balkonunda yetiştirmeyi başarır. Balkonda bunun dışında menekşeler, yaz

gülleri, fesleğenler de vardır. Her sabah kalktığında önce ocağa çayı koyar

sonra çiçeklerle konuşur, onların suyunu verir ve yapraklarını okşar. O

çiçeklerin kendisini anladığına inanıyor Geçtiğimiz yıl üç ay bahçıvanlık

kursuna gitmiş ve bitkilerin tabiatı hakkında bilgi edinmiş.

Yeşim için çiçekleri büyütmek neredeyse çocukları

büyütmek kadar müşkül hale gelir. Öğrendiği bütün teknikleri kullanarak

çiçekleri kurtarmaya çalışır fakat kız kardeşinin hediye ettiği limon ağacı

dışında hepsi kurur. Limon ağacı, iki yıldır itina ile baktığı halde henüz

gürbüzleşememiştir ama ayaktadır. Her sabah kalktığında önce balkona koşmakta

ve ağacın yapraklarını canlı görünce gözlerinin içi gülmektedir.

Bir yaz tatilinde Antalya nın bir köyünde yaşayan

akrabası yeşimi ziyarete gelir ve Yeşim in balkonda bin bir meşakkatle

büyütmeye çalıştığı limon ağacına bakar: Be kardeşim, sen bunları güneşten,

temiz havadan ve kendi yurdundan koparmış mahpus etmişsin. Tıpkı senin gibi bu

havasız evde o da mahpus kalmış, her şey kendi yurdunda yaşar der. Yeşim

güneşin ve havanın dahi girmediği evlerde bu ağacın yaşayamayacağına inanır ve

limon ağacını annesinin yazlığına bırakmaya karar verir.

Modern evlerde sadece bizler değil, canlılık belirtisi

gösteren her şey havaya ve güneşe hasret kalıyor. Bizim çocuklarımız ise bu

kutu gibi evlerde tabiatın ne çehresini ne de renklerini görebiliyor.

Çocuklarımızın hayal dünyası gelişmiyor, dünyayı tıpkı yaşadıkları evler gibi

renksiz ve donuk bir toprak parçası olarak algılıyor ve hayatın güzelliklerini

göremiyorlar. Yeşim bu limon ağacını güneş ve temiz hava ile buluşturmayı

düşünüyor fakat çocukları için bu mümkün olmuyor.