Futbol Federasyonu, Güreş Federasyonu, Tenis
Federasyonu, Satranç Federasyonu... gibi federasyonları duyduğumuzda bize bir
şeyler çağrıştırır. Büyük şehirlerden birinde zengin ve Demokrat Parti
siyasilerinden birinin oğlu, işyerinde Türkiye Atıcılık ve Avcılık
Federasyonu nun kendisine verdiği plaketlerini gördüğümde ilk defa böyle bir
yarışmanın olduğunu öğrenmiştim.
2013 de Mersin Erdemli de yapılan Türkiye ateşli
silahlarla atıcılık yarışmasına katılımın azlığından yetkililer şikâyetçi
olmuşlardı.
Kimler bu sporu yapar, kimler spor salonunun yerini bilir
ve böyle bir yarışmadan bir kaç ilgili kişi dışında haberi olur
Ödülleri olan o delikanlı, şimdilerde ihtiyarlar arasına
katıldı. O zaman Benim katıldığım yarışmalarda gördüğüm, bu sporun biraz da zengin
aile çocuklarına ait olduğudur demişti.
Benim, Gençlik Ve Spor Bakanlığı ndan isteğim bu sporun
bütün halka sevdirilmesi ve zengin-fakir herkese ulaşmanın
kolaylaştırılmasıdır.
Bakanlık desteği ile her şehre değil her mahalleye
poligon açılmalı.
Silahların ve atılacak mermilerin parasız veya en ucuza
verilmesi sağlanmalı.
Kayıt olmak için masraf istenmemeli.
Mahalle birincileri seçilmeli.
Mahalle birincilerine asgari ücretten on iki maaş hediye
edilmeli.
Şehir birincileri seçilmeli ve ödül olarak asgari ücretten on yılda alacağı para
verilmeli.
Bölge birincileri de seçilince ona göre bir ödül
verilmeli.
Türkiye birincisine de, futbolda en fazla transfer ücreti
alan sporcunun aldığı paranın birinciye ödül olarak verilmeli.
Bir memur veya işçi arkadaşım verilecek ödüllerin para
olarak karşılığını nereden bulacaksın Diyebilir.
Yetkililer onun karşılığının nasıl bulunacağını bilirler.
Bu rakamlar, bize fazla gelir. İlgilisi için hiç bir şey değildir.
Ateşli hafif silahların her çeşidi ile yarışlar düzenlenmeli.
Uluslararası yarışlarda dereceye girenlere derecelerine
göre ve Türkiye de verilen ödüllere kıyasla yüklü bir ödül verilmeli.
Her ilimizde Atışalanı Talimhane Silahtar gibi semt
isimleri vardır.
Atalarımız medresede verdikleri eğitimle beraber
binicilik, atıcılık, yüzme, güreş gibi eğitimleri de vermişler öğrencilerine.
Rabbimiz buyurur:
Onlara gücünüz yettiği kadar kuvvet ve besili atlar
hazırlayın ki onunla Allah ın düşmanını, sizin düşmanınızı, Allah ın bildiği,
sizin bilmediğiniz (düşmanları) ve
onlardan başkalarını korkutasınız. Allah yolunda ne harcarsanız size tam olarak
verilir. Ve siz haksızlığa uğratılmazsınız.
Eğer barışa meylederlerse sen de meylet ve Allah a
güven. Şüphesiz Allah işitendir bilendir. (Enfal süresi ayet 60-61)
Ukbe bin Amir (Allah ondan razı olsun) in anlattığına
göre sevgili peygamberimiz bu ayeti okuduktan sonra ayette geçen Kuvvet
kelimesini:
Dikkat ediniz, Kuvvet atmaktır,
Dikkat ediniz, Kuvvet atmaktır,
Dikkat ediniz Kuvvet atmaktır diye açıklamış. (Müslim,
Sahih, K.İmare, Babu fazlirremy, Ebu Davud Cihad Bab Remy)
O günün atıcılık silahı oktu.
Sevgili Peygamberimiz okçuluk sporunu teşvik ettiği gibi
yarışmalarda bulunur ve onları coşturucu sözler söylerdi.
Bir gün ok atıcılarının yanına vararak:
Atınız ey İsmail in (aleyhisselam) oğulları, sizin
babanız İsmail aleyhissselam da atıcı idi dedikten sonra Ben de filan takımın
yanındayım deyince diğer takım, atışı durdurdu.
Ne oluyor, neden atmıyorsunuz diye sorunca (diğer
takım edebinden) Senin tuttuğun takıma karşı bir nasıl atarız Dediler.
Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz: Atınız, ben
hepinizle beraberim buyurdu.
(Buhari, Sahih, K. Cihad Babüttahrizı alerremy) Hazreti
Ali (Allah ondan razı olsun) derki,
Ben Peygamber aleyhisselamın, Babam ve anam sana feda
olsun diye ikisini bir arada söylediğini hiç duymadım. Ancak Sa d bin Ebi
Vakkas a At, ya Sa d, babam ve anam sana feda olsun dediğini işittim diyor.
(Ahmet, Müsned, Ali maddesi) Hatta atıcılığı öğrendikten sonra atıcılığı bırakanlar
hakkında bir hadisinde O sünneti terk etmiştir buyurmuş, bir hadisinde ise:
Atıcılığı öğrendikten sonra onu bırakan bizden değildir, o isyan etmiştir
buyurmuş. (Müslim, Sahih, K. İmare, Babu fazlirremy)
Her yaştan kırk milyon insanımızın bu sporu yaptığını bir
hayal ediverin.
Dünyayı cehenneme çeviren güçler, Türkiye üzerine çorap
örerlerken bir değil bin defa düşünecekler.