Farz edin ki, evinizin önünde bir su kuyusu var ve siz su ihtiyacınızı buradan karşılamaktasınız. Fakat günün birinde su ihtiyacınızı karşıladığınız bu kuyuya kirli bir madde düşüyor ve siz artık kuyudan su içemez hale geliyorsunuz. Peki, bu durumda ne yaparsınız Suyun yüzeyinden bir miktarını çıkarıp atmanız suyun temizlenmesi için yeterli gelir mi Suyun tekrar içilebilir hale gelmesi için, kuyuyu kirleten maddeye ulaşmalı ve çıkarmalısınız öyle değil mi Aksi takdirde belli vakitlerde çıkardığınız su ile bu pisliği ortadan kaldıramazsınız. Tıpkı bunun gibi tenkit ve eleştirilerimizde yargıladığımız gençlerimizi kazanmak ve korumak için ruh ve duygu dünyalarına inmeli ve çözüme buradan başlamayız.
Eğitim seminerlerimde annelerin büyük bir kısmı çocuklarıyla ilgili sorunlarını şöyle dile getiriyorlar:
Çocuk çok ders çalışıyor ama bir türlü başarılı olamıyor
Edebiyatı iyi ama sayısalı zayıf, bu konuda neler yapabiliriz
Kardeşini kıskanıyor, hiçbir şeyini paylaşmıyor bizi çok yoruyor
Sigara içiyor, anne babaya karşı geliyor, sorumluluk almıyor, başı boş geziyor.
Emek veriyoruz onun için çalışıp çabalıyoruz ama bizi hiç anlamıyor
Gelecekle ilgili hedefleri yok anı yaşamak ve anı kollamak istiyor…
Anneler çocuğun sorunlarını parçalar halinde ele alıyor ve değişime parçalar üzerinde gidiyorlar fakat bu durum tıpkı kuyuya düşen pisliği görmezden gelip, kıyıdan su çekerek çözüm arayan kişinin hali gibidir. Çünkü bozulan her parça organik olarak omurgaya bağlı… Omurga ise temelinden bozuk, çalışmıyor. Yani önce çocuklarımıza doğru bakmayı öğretmeliyiz. Çevreden gelen baskı ve dayatmalar ne olursa olsun doğru bakmayı bilen bir çocuk kendisini koruyabilir. Aksi takdirde bizler tutum ve davranışları parçalar halinde ıslah etmeye çalıştığımızda olumlu bir sonuca gidemeyiz.