Soru: Kutlu Doğum Haftası hakkında bilgi verir misiniz
Cevab: Bismillâhirrahmânirrahîm.
Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin doğumu, Kamerî Takvime göre Rebiülevvel ayının 12. gecesinde, Miladî takvime göre de 20 Nisan 571 yılında olmuştur.
Asr-ı saadetten beri dünyanın her tarafındaki Müslümanlar, her sene, Rebiülevvel ayının 12. gecesini “Mevlid kandili” olarak ihya ederler.
Mevlid kandili hakkında geniş bilgi için: “Üç Aylar, Mübarek Gün ve Geceler” isimli eserimizin “Mevlid Gecesi” isimli konu başlığına önemle bakınız.
1989 yılından beri de, 20 Nisan’ı içine alan hafta, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından müştereken düzenlenen “Kutlu Doğum Haftası” adı altında değişik proğramlar ile kutlanmaktadır.
Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin, bir hafta boyunca ülkemizin her köşesinde ve yurt dışında hocaefendilerimiz tarafından halkımıza anlatılacak olması gerçekten heyecan vericidir. Rabbimden dileğim bu heyecanın, bu ülke insanının yüreğinden hiçbir zaman eksik olmamasıdır.
Bu hafta vesilesiyle herkes, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin hayatı, ahlâkı ile ilgili mutlaka bir kitap okumalıdır. Siyer kitapları başvuru kaynağımızdır. Siyer, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin hayatını anlatan eserlere verilen isimdir. Okumalı ve doğru bilgileri almalıyız. Dinimizi doğru öğrenmeliyiz.
Bu vesile ile çok önemli bir hususa temas etmek istiyorum:
Mademki kutlu doğum, o halde Kutlu Doğum haftası programlarının Resûlullah (S.A.V.) Efendimizi anmanın şanına ve sünnetine uygun bir şekilde olması lazım. Kutlu Doğum Haftasının dejenere edilmemesi gerekir. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizi övmek ibadet olduğuna göre, kutlu doğum programlarının, mevlid kandilinde olduğu gibi “ibadet” sınırları içinde olması gerekir.
Ne yazık ki çoğu kere böyle olmuyor. Bunun en büyük sebebi de: Kutlu doğum programlarının, Mevlid kandilinde olduğu gibi camilerde değil de, salonlarda yapılmış olmasıdır.
Mesela önceki yıllarda vaki, bazı kutlu doğum programlarında Türk Tasavvuf Musikisi Korosu tarafından konserler verilmesi; Mevlevî semazenlerle birlikte sahneye hanımlardan müteşekkil bir Semah ekibi çıkarılması, her iki grubun birlikte döndürülmesi, kız öğrencilerin, hanımların başları açık, etekleri kısa, tuvalete benzeyen beyaz elbiseler içinde, İslâm dininin kesinlikle kabul etmediği bir kıyafetle sahneye çıkartılması, tiyatro gösterilerinin sergilenmesi, Nasreddin Hocadan fıkralar anlatılması, davullu-zurnalı yağlı güreşler, mehter ve folklor gösterileri gibi “ibadet” kapsamında değerlendirebilmesi müşkül olan etkinliklerin bulunması kesinlikle doğru değildir.
Yine önceki yıllarda bir ilimizde vaize ve kadın Kur’an-ı Kerîm öğretmenlerinden oluşan Türk Tasavvuf Musikisi Kadınlar Korosu, Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle özel bir konser vermiş! Bir düşünelim… Hiç Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bundan razı olur mu Bu yapılan Kur’an-ı Kerim’e, Sünnete, icma-i ümmete, Şeriata, fıkha, ahlâk-ı islâmiyeye aykırıdır. Başları örtülü de olsa vaizelerin ve kadın Kur’an-ı Kerîm öğretmenlerinin çalgılar eşliğinde namahrem erkeklere konser vermesi dinimiz tarafından yasaklanmış ve haram kılınmıştır. 15 asırlık İslâm tarihinde böyle bir bid’at görülmemiştir, büyük bir günah işlenmiştir.
Unutmayalım ki, Dinimiz kadınların ezan okumasına, imamlık yapmalarına, hac veya umrede yüksek sesle telbiye, tekbir veya salat ü selam okumalarına müsaade etmemektedir. Çünkü kadınların sesi, bedenleri gibi namahremdir, gizlenmesi gerekir.
“…Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar. Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler.” Ayet-i kerimesinde, Cenab-ı Hak; kadınların ayak seslerinin bile duyulmasına müsade etmemektedir.
Bir takım yanlış uygulamaların önünü açmamak için bu tür programlarda halka hangi mesajı, ne tür etkinliklerle verilmesinin gerektiğini çok iyi tespit etmek gerekir. Çünkü yarın birileri çıkıp, başka şeyleri ben böyle anlıyorum, böyle kutluyorum deme hakkını vermiş olabilir. Yanlış birtakım girişimlere de ön ayak olmuş olabilir. Bunun da zamanla nerelere varabileceğini kestirmek mümkün olmaz. Hırıstıyan dünyasının yılbaşısına bir bakınız ve korkunuz! Onlar da Hz. İsa (A.S.)ın doğum gününü kutluyorlardı, fakat zamanla dejenere edildi ve bakınız ne hâle geldi, ibret alalım. Rabbim bizleri muhafaza eylesin. Amin.