AK Partinin olağan büyük kongresinde son şeklini bulacak olan yeni MKYK, "Erdoğan odaklı" yeni siyasal güç ve yetkinin merkezi haline dönüşecek bir yönetim anlayışına göre şekilleneceğine muhakkak gözüyle bakılmalıdır. Artık tamamen eskimiş bazı kadroların tasfiyesine gidileceği, bizatihi yeni yönetim anlayışına göre harç taşıyabilecek tekdüze kişilerden oluşmasına önem verileceği kuvvetle muhtemeldir.
Bir yanda AKPnin son kalesi olan MKYKde adaletin yerine getirilmesi beklentisi yaşanırken, bunun yanında, HAS Parti cenahından kaç kişinin listelerde yer alacağı ise üç aşağı beş yukarı tahmin edilebilir düzeydedir. Bu sayının parmak hesabından öteye gidemeyeceği ve bu kongrenin HAS kökenli birçok politikacı için hayal kırıklığı yaşatacak ikinci bir trajik acı serüvenin sonu olacağı bir gerçektir.
Siyasi anlamda bir makam uğruna kendi kendini serazade ederek, kendisine kayıtsız inanmış olan HAS Partinin "içsel kaynakları" (inner resources) bir başka ifadeyle parti teşkilatlarını, "tekilci bir zihniyet" anlayışıyla AKPye eklemlendirerek, yeni yol haritasını kalın çizgilerle belirleyen Numan Kurtulmuş başta olmak üzere, büyük beklenti hevesi ile AKPye sığınan yakın çalışma arkadaşlarının bir müddet sonra ayrımsama anlayışıyla, kendilerini bir anda derinleşecek olan postulat"ben-öteki" cinsinden siyasi anlayış krizi içerisinde bulacaklardır.
AKPde kongre sonrası mevcut kadrolar ile yeni gelenler arasında cari olacak muhtemel krizler, yer yer çatlama noktalarının oluşmasına neden olabilecektir. Başbakan Erdoğan ise, AKP MKYKsının yeni yol haritasını ortaya koyarken kendi yokluğunda siyasi impetuslarla (dürtülerle) hareket edebilecek olan partililerin mevzi kazanma planları karşısında her türlü sorun ve eleştirilerden azade olarak, parti üzerindeki etkin hükümranlığını aynen devam ettirmeye çalışacaktır.
Başbakanın, muhtemelen son kez aday olacağı bu kongre öncesi MKYKnın oluşturulmasında ortaya konulmaya çalışılan yeni ankebut (örümcek) siyaseti Başbakana siyaseten yeni mevziler kazandırmaya yönelik iken, bundan böyle AKPde liderlik beklentisi içerisinde olan ve sürekli vitrine çıkmak için deplase olmaya çalışan bazı isimlerin ise siyaseten mevzi kaybetmesine neden olacağı kuvvetle muhtemeldir.
Başbakan Erdoğan, sürekli olarak ön plana çıkarmaya çalıştığı isimlerin teşkilat bazında ise sınırlı bir güce sahip olmaları için büyük bir gayret içerisinde olduğu bilinen bir gerçektir. AKPnin, Erdoğan eksenli siyasi anlayış ve yapısının sağlam bir şekilde sürdürülebilmesi için siyasi hücuma dayalı özellikleri ile ön plana çıkmaya çalışan Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Cemil Çiçek gibi isimlerin yanına Süleyman Soylu, Numan Kurtulmuş gibi yeni isimleri tahkim ederek bir bakıma içsel olarak ön plana çıkmaya çalışanların ankebut (örümcek) ağına takılmaları söz konusu olacaktır.
Otuz Eylül tarihli AKP Kongresi, bir bakıma Başbakan Erdoğanın yeni imgesi (tasavvuru)olan parti üzerindeki kesintisiz "mutlak otorite" anlayışını ön plana çıkaracak örgütleyici; belirli kişilerin beklentilerini ise törpüleyici bir kongre olacaktır.
Numan Kurtulmuş ve ekibi ile Süleyman Soylu ve MKYK üyeliğine yeni seçilecek olan isimleri bu yaklaşım ışığında değerlendirmek gayet mümkündür.