İslam dünyası Ramazan ı yaşıyor.
Zulüm altında, karmakarışık, perişan, sahipsiz!..
Lider konumunda bulunan Türkiye onlardan farklı değil.
Bu yazımızda dünyanın fotoğrafını önümüze alalım ve şöyle
bir ufuk turu yapalım. Dışişlerimizin hali pürmelalini bir defa daha ortaya
koyalım. Yaldızlı, süslü, içi boş sözlere rağmen, İslam ülkelerinin durumunun
nasıl içler acısı bir halde bulunduğunu hatırlayalım.
Göreceğiz ki Dışişlerimiz düşüşlerimiz olmuş.
İsterseniz uzak doğudan başlayalım batıya doğru sayalım.
Kuşbakışı olarak, ayrıntıya girmeden:
Endonezya ve Malezya hep batıya doğru bakıyor ki bir
işaret gelsin, İslam birliği kurulsun. Ama boşuna bekliyorlar.
Tabii dostumuz olan Bangladeş, bugün kendi ülkesindeki
Türkiye dostlarını yargılayıp, idam ya da müebbed hapis cezalarına çarptırıyor,
bize de notalar verip bu işlere karışmamamızı istiyor. Zaten karışanı bırakın
gündeme alan mı var ki
Ezeli dost ve kardeş ülke Pakistan NATO nun tehdidi
altında O NATO ki, her gün yeni cinayetler işliyor, onlarca sivil ve askeri
öldürüyor bu ülkede. Biz de NATO üyesiyiz ve o mütecavizlerin emniyetini
sağlama görevi yapıyoruz. Pakistan la ilişkilerimizin eskisi gibi olması mümkün
mü
Kara gün dostumuz Afganistan! 30-40 yıldır vatan
savunması yapan zavallı, mazlum Müslümanlar! 10 yıldır BM ve NATO işgali
altında, milyonlarca Müslüman katledilmiş. Biz de 10 yıldır o mütecavizlerin
güvenliğini sağlamakla meşgulüz. Halen devam ediyoruz.
Dışişlerimiz Türk-İslam cumhuriyetleri ile ilgilenip,
ağabeylik ve mihmandarlık yapıyor mu Duyanınız var mı
Yüzlerce yıllık sorunsuz, komşu, dost, kardeş ve D-8
kurucusu İran la mezhep kavgasına doğru sürükleniyoruz. Kanlı bıçaklı duruma gelme
aşamasındayız.
Milyonlarca Müslüman ın katledilme pahasına demokrasi(!)
getirilen komşumuz Irak ta hayati, kırmızı çizgilerimiz kan deryası içinde
eridi gitti. Destekçisi olduğumuz, müttefikimiz, koalisyon ortağımız ve
dostumuz(!) ABD nin işbirlikçisi olan yeni yönetimle neredeyse kapışma
aşamasına geldik.
Komşu, soydaş, dindaş, kardaş Azerbaycan! Bizim
Ermenistan la ilgili ABD tavsiyeleri doğrultusundaki siyasetimize kızıp,
İsrail in en önemli dostlarından birisi haline geldi. Ermenistan a çat kapı
maça bile giden Cumhurbaşkanımız ve Dışişlerimiz bu jestlerle ne Ermenistan a,
ne ABD ne, ne de Avrupa ya yaranamadıkları gibi, Azerbaycan ı da İsrail in
kucağına itmiş oldular. Ermenistan ise soykırım masalı ile dünyayı bize düşman
etme yolunda dev adımlar atıyor.
Batıya doğru İslam ülkelerine bakmaya devam ediyoruz:
Vizeleri kaldırıp, ortak bakanlar kurulu çalışmaları
yapma aşamasındaki Suriye! Bizi de kullanan dostlarımız(!) tarafından içine
sokulan ajanlarla başlatılan iç savaş yüzünden, Müslümanların iki taraftan
katledildiği kan gölü haline getirildi. Milyonlarca Müslüman yurtlarından
yuvalarından koparak komşu ülkelere ve tabii Türkiye ye sığınmak zorunda
bırakıldı. Sınırlarımız arasında karşılıklı ateş düellosu başladı. Barut fıçısı
ha patladı, ha patlayacak. İlişkiler sittin sene normale dönemez şekilde
bozuldu.
Daha dün İsrail e karşı zafer kazandığı için baş tacımız
ilan ettiğimiz Lübnan ı ve savunma ordusu Hizbullah ı, resmi ağızlarımızla
hizbuşşeytan ilan ettik. Bugünlerde ABD onları terörist listesine alma çabasına
girdi. Bu gidişle ABD nin kuyruğunda biz de aynı şeyi yapmak garabetine düşmek
zorunda bırakılabiliriz.
Ürdün zaten ABD yörüngesinde. Mülteci akını ve yabancı
güçlerin topraklarında bulunması ile başı dertte. İsrail in öncelikli hedeflerinden
birisi.
Mağdur, mazlum Filistin! Mukaddes mabedimiz Mescidi Aksa!
Başbakanımız ziyaret edip moral desteği verecek ama tam dört aydır, dost (!)
müttefik ve koalisyon ortağımız ABD in ekşiyen yüz hatları sebebiyle gidemiyor.
Körfezin sermayedarları Kuveyt, Katar, Bahreyn gibi dost,
Müslüman Arap ülkeleri, ülkemize yatırım yarışına giriyorlardı. Şimdi
ekonomimizin yanık kokularını hissetmişler gibi kulakları kirişte, bekleme
moduna girdiler. Ayrıca bu ülkeler ve Suudi Arabistan ile Suriye ve Mısır darbesi
yüzünden karşı karşıya geldik.
Kurtarıldı, bahar çiçekleri açtı diye sevindiğimiz Mısır!
İkiyüzlü, çifte standartlı demokrasi taşıyıcısı dostlarımız(!) tarafından
perişan edildi. Çok geç uyanan dışişlerimiz feryat etse bile, atı alan
dostlarımız Üsküdar ı çoktan geçtiler. Gayrı meşru olarak darbeyle gelen yeni
yönetimi tanımamız zaten söz konusu olamaz! Endişeliyiz, şimdi Mısır a da
demokrasi getireceğiz diyerek Irak, Afganistan veya Libya nın akıbetine
uğratılıp kanlı bir şekilde parçalamaya kalkışmasınlar. Çünkü Nil den Fırat a
masalının ön yüzü bizde, arka yüzü de Mısır da. Bu konuda dostlarımız(!) yine
bizden destek isteyebilirler. İnanın ironik bir şekilde ifade ediyoruz ki, o
desteği vermeye hazır olduğumuzu bildirebiliriz! Mısır ın Mısırlılara ait
olduğunu tespit ve tescil için! (!)
Dostumuz ve ekmek kapımız Libya bizi de kullanarak tahrip
edildi, parçalanma aşamasında. Lideri linç edildi, ekonomik değerleri akbabalar
tarafından kapışıldı. Dışişlerimiz olanları sadece izliyor.
Etrafımızdaki mazlumlara demokrasi getirmek için
milyonları katleden ABD! Başbakanımızın demokrasiyi yerleştirmek için Irak ta
bir müddet daha kalmalarını bile istediği ABD! Taksim kalkışmalarında ve
Mısır daki demokrasinin katledilip diktatörlük kurulmasının arkasında olduğunu
bilmeyen yok. Artık demokrasi getirmek ya da diktatörleri devirmek bahanesi de
kalmayan ABD ile eskisi gibi dost(!) olunamayacağı ortaya çıkmıştır.
Dünyaya karşı elimize geçirdiğimiz en büyük koz olan D-8
bu dışişleri tarafından pasifize edilmiştir.
İnanın bize hâlâ dost kalan hangi ülkeler vardır diye
düşünüp duruyoruz da aklımıza gelen olmuyor. Bu tespitlerimiz keşke yanlış
olsa! Acaba biz mi karamsarız, lütfen bilmediğimiz şeyler varsa bilenler
yardımcı olsunlar
Sayın Başbakan ve Dışişleri Bakanı nın iki de bir çıkıp,
büyüyen ve güçlenen Türkiye yi çekemeyenlerden bahisle, etrafımızdaki bu
düşmanca tavırları açıklamaya çalışmaları bize, Osmanlı nın son dönemlerini
hatırlatıyor. Düşünmek gerek Osmanlı Hasta Adam ilan edildiği o yıllarda büyüyüp
güçlendiği için mi dört bir taraftan saldırıya uğramıştı Cevabı tüylerimizi
diken diken ediyor.
Bu Ramazan da da İslam dünyası perişan! İslam Birliği
hâlâ ufukta gözükmüyor. Dışişlerimiz ise düşüşe devam ediyor. Tüm süslü laflara
rağmen
Yakın gelecekte bir umut ışığı da henüz yok. Haçlıların
silah ve istihbarat tesislerinin en mahrem yerlerimize kadar sokulup, nefes
alışlarımızı bile kontrol edebilir konuma gelmelerine izin verilmişken, nasıl
olsun ki!..
FİL İZİ
Çöle çevirdiler gezerek,
İslam dünyası hep fil izi...
Perişan ettiler ezerek,
Milyonlarca taze filizi!..