Siyasette “eleştiriyi” önemseriz.

Hiç kuşkusuz eleştiri siyasetin olmazsa olmazıdır!

Ama bir şartla:

“Sağlık” ve “yaşlılıkla” ile ilgili olmamak kaydıyla her türlü eleştiriye saygı duyarız.

“Sağlık” ve “yaşlılıkla” ile ilgili eleştirileri ise hem çok yanlış buluruz hem de çok ayıp buluruz!

Hangimizin “sağlığı” garanti altında ve kim bugün eleştirdiği insanların yaşına yarın erişmeyecektir?

Bir siyasiyi izlediği “ekonomi politikaları” nedeniyle eleştirebilirsiniz.

Ya da “dış politika” alanındaki gafları ve kırdığı potlar yüzünden O’nu yerden yere vurabilirsiniz.

Siz eleştirirsiniz, O da izlediği politikanın doğruluğuna inanıyorsa yaptıklarını savunur.

Aynı şekilde Milli Eğitim alanındaki icraatlarını dilinize dolayabilirsiniz!

Bundan daha normal bir şey olamaz. Biri eleştirir, diğeri eleştirilen politikanın nedenlerini açıklar ve savunur.

Bunların hepsi doğaldır.

Ama biri kalkıp rakibini “sağlığı” ya da “yaşı” üzerinden eleştirmeye kalkarsa çok yanlış bir iş yapmış olur.

Hem çok yanlış hem de çok ayıp bir eleştiriye imza atmış olur ki bunu hiç kimseye yakıştıramayız.

Yapan gözümüzden de gönlümüzden de düşer!

“Sağlık” ve “yaşlılık” üzerinden eleştiriye elbette ilk kez tanık olmuyoruz. Geçmişte de bu tür eleştiriler yapıldı. O günlerde “ak saçlılar” eleştirisini de ayıpladık.

“Aciz adam” eleştirisini de yanlış bulduk.

Dilek ve temennimiz Türkiye’nin artık bunları aşması ve siyasi rakipleri eleştirirken “sağlık” ve “yaş” ile ilgili konularda daha özenli bir dil kullanılmasıdır.

Siyasetin gençlere de yaşlılara da ihtiyacı var!

Gençleri enerjileriyle yaşlıları tecrübeleriyle siyasetin vazgeçilmezleri olarak görüyoruz.

Eleştirirken daha dikkatli olunmalı diyoruz.