Cahiliyye aslında bir şirk toplumudur. Şirki temsil eden
çeşitli semboller vardır. Geçmişte yaşamış ulu bir kişi öldüğünde hemen
heykelini (putunu) dikip özel ve dini merasimlerde bu putlara saygı ve tazimde
bulunmaktaydılar. Bu ilk etapta masum ve bilinçsizce bir anlayış gibi görünse
de aslında bu tazim ölen ulu kişinin manevi kişiliğine, ideolojisine,
düşüncesine, yaşantısına olan bağlılığı temsil ediyordu. Onlar yalnızca ulu
kişilerin mezarlarına, putlarına tapmıyor (itaat ve hürmetlerini sunmuyor) aynı
zamanda peygamberlerin ya da tanınmış müminlerin mezarlarına da tapıyorlardı.
Dünyada her zaman olduğu gibi Arabistan da da cahiliyye
devrinde müşriklerin Allah a ortak koştukları, ibadet ettikleri ve her konuda
başvurdukları tanrılar üç çeşitti: Birincisi, ruhsuz ve akılsız yaratıklar.
İkincisi, geçmişte yaşamış olan büyük şahsiyetler. Üçüncüsü, kendileri de sapık
olan ve başkalarını doğru yoldan saptırmış olan kişiler... (Mevdudi)
Cahiliyye toplumunda batıl inançların haddi hesabı
yoktur. Kulaktan dolma hurafelerle beslenen bir zihniyet vardır. Aile bağları
zamanla çözülür ve boşanmalar artar. Fal baktırma, uğur veya uğursuzluk
getirdiğine inanılan semboller gibi adetler yaygınlaşır. Nitekim öylede oldu.
Onlar yaşadıkları bu karanlığa gerekçe olarak da atalarının izinde olduklarını
söylüyorlardı.
Çok kısa ve öz olarak, İslamiyet ten önce sosyal,
kültürel ve psikolojik bir zaafla adeta Mekke, cahiliyyenin korkunç kuşatması
altındaydı, yok olmaktaydı. Ancak bu şehir İslamiyet le birlikte aydınlık bir
medeniyetin merkezi durumuna gelmiş, yeniden dirilişi yaşamıştır. Cahiliyyenin
hayata bakış açısında amansız bir kör nokta vardır ki bu kör nokta hayatta
sorumsuzluk, umursamazlık, şuursuzluk, aşırılık olarak insanı kendi hücresine
hapsetmektedir.
İslam ın nurlu yollarına tabi olanlar zamanı değerli bir
araç olarak görüp her dakikayı hayırlı bir şekilde geçirmek, ebediyete bir
hazırlık yarışına dönüştürmek isterken; cahiliyye insanı zamanı sorumsuzca
tüketmeye sevk etmektedir. Sağlıktan, akıldan, insanlıktan, sevgiden, ahlâktan,
zamandan iç ve dış tüm kazanımlarından fütursuzca tükettirmektedir.