O kanaat, yardımlaşma ve paylaşmayı emretmiş,
öğütlemiştir. İnsanlar bu emri ve öğüdü tutarsa, yeryüzünün nimetleri bütün
insanlara yeter, kimse sıkıntı ve açlık çekmez.
O, her tür zulmü yasaklamış ve kötülemiş, daima adaletten
yana olmuş, gerçek adaletin ne olduğunu göstermiştir.
O, hiçbir öğretmenden ders almadığı, hiçbir okulda
okumadığı halde insanların en bilgilisidir, en bilgesidir.
O, hayvanlara, bitkilere, taşlara bile merhamet etmiştir.
O, eline çok imkânlar ve servetler geçmesine rağmen
bunları dağıtmış, kendine pay ayırmamıştır. Bu yüzden bazen kendisinin ve
ailesinin aç kaldığı bile olmuştur.
O, gelmiş ve geçmiş insanların en sabırlısı ve halîmidir.
O, günahlardan korunmuş, Cennetle müjdelenmiş ismet
sahibi bir Peygamber, ALLAH Teâlâ nın Resulü olmasına rağmen en fazla ibadet
yapan, en fazla istiğfar eden kul olmuştur.
İnsanlık tarihinde dünya ve varoluş imtihanında ondan
daha fazla başarılı olan kimse yoktur.
O, Peygamberler kafilesinin başıdır.
O, âdem Oğullarının seyidi yani Efendisidir ve bundan
dolayı gurur duymamış, fahr etmemiştir.
O, en cömert insandır.
Diline onun kadar hâkim olan, dil afetlerinden O nun
kadar kaçınan başka kimse yoktur.
Saraylarda, lüks meskenlerde yaşamamış; taştan,
topraktan, hurma ağacından yapılmış çok mütevazı evlerde oturmuştur. Bütün ömrü
boyunca buğday ekmeği ile eti doyasıya yememiştir.
O, nice kötülük edenlere iyilik etmiştir. O, nice
suçluları affetmiştir.
O, kadınlara en büyük saygıyı göstermiş, onlara değer,
izzet ve haysiyet kazandırmıştır.
O, başına gelen musibet ve belâlara sabr etmiştir.
O, kendisini taşlayan, yaralayan, ayakkabılarının akan
kanlarıyla dolmasına sebep olanlara beddua etmemiş, Ya Rabbi, kavmim cahildir,
onlara hidayet ver, onları affet diye hayır dua etmiştir.
O, asla kibirlenmemiş, böbürlenmemiş, gururlanmamıştır.
Gelmiş geçmiş, gelecek insanların en büyüğü olmasına rağmen daima mütevâzi ve
alçak gönüllü olmuştur.
O, yalanı ve yalancıları, emanetlere hıyanet edenleri,
verdikleri sözleri tutmayanları uyarmış ve kötülemiştir.
O, Tevhid inancından en ufak bir tâviz vermemiştir.
Hiçbir insan O ndan daha doğru olmamıştır.
Hiçbir insan O ndan daha emîn olmamıştır.
Hiçbir insan O ndan daha bilge olmamıştır.
O, kendi nefs ve hevasından konuşmamış, vahy-i ilâhî ve
ilham-ı ilâhî ile konuşmuştur.
Onun medeniyeti, insan ve yeryüzü boyutlarına en uygun ve
muvafık gerçek medeniyettir.
O, en nâmüsait şartlar, en büyük imkânsızlıklar içinde
tarihin kaydettiği en muazzam, en kalıcı başarıya nâil olmuştur.
O, bütün Müslümanların ve bütün insanların
veliyyinimetidir.
O, acı çeken, zulme uğramış, ezilen, sıkıntılar içinde
yaşayan insanlara en büyük teselliyi getirmiştir.
O nun ALLAH katından getirdiği Dinin, Kitabın, Şeriatın,
Nizamın hükümleri, çözümleri hiç eskimez. Kıyamet kopuncaya, dünya batıncaya
kadar onlar en doğru çözüm ve çareler olarak kalacaktır.
O na iman eden, onun getirdiği dini kabul eden, ALLAH
Teâlâ yı onun öğrettiği gibi kemal sıfatlarla sıfatlı, noksan sıfatlardan
münezzeh bilen, emirleri tutan, yasaklardan kaçınan kimseler ebedî mutluluğa
erer ve kurtulur.
O nu yalanlayan, O nu inkâr eden, O nun dinini
reddedenler ALLAH Teâlâ ya isyan etmiş olur.
O zat en büyük velinimettir. O nun kadr ü kıymetini
bilmeyenler ne büyük bir gaflet içindedir. O na ne kadar teşekkür etsek azdır.
Evliyaullahın ve salihlerin bazısına O nu uykuda ve
uyanıklık halinde görmek nasib olur.
Ahlak iledir
nizam-ı âlem denilmiştir. Ahlak olmazsa, ahlak çiğnenirse nizam-ı âlem
bozulur, devlet halk ülke hepsi çöker.