Ortamın karmaşıklığından, kimin ne yapıp ettiğinin anlaşılamadığı, belli olmadığı şu süreçte kimi durumlar, hakikati ve gerçekleri anlatan sözler, davranışlar karşılık bulmayabiliyor. Bulmuyor diye yılmak, yoldan ve yürüyüşten vazgeçmek, pes etmek söz konusu değil.

Karanlık düşünceler, ideolojiler, emperyalizmin oyunları, tuzakları günümüz hayatında ne yazık ki bir gerçek olarak duruyor.

Emperyalizmin, çıkarın, sömürünün ahlâkı yoktur. Her durumdan kendine çıkar devşirir. Ahlâksızlık ve onun üzerine kurgulu bütün eylemlerden de. Çağdaş tarikatların, eylemlerin, oluşların tamamı sömürünün güdümündedir. Hayatlar bunun üzerine inşa ediliyor.

Müslümanlar iç disiplinlerini yitirdiklerinden, ya da emperyalizmin ve sömürü çarkının tuzağında olduklarından, hatta bir parçası olduklarından ne yapıp ettiklerinin farkında değildirler. Kimi dini unsurları kamuflaj olarak kullanır, kimi, putlaştırılmış kimseleri, kimi resmi ideolojileri araçsallaştırır.

İslâmî görünen tarikatlar, cemaatler, sivil toplum kurumları ve benzerlerini yönetenler de insanlar. Bu insanlar, kapitalizm ruhlu ve onun güdümünde. Bunu hemen hepsi için söylemiyoruz, ne ki genel anlamda bu bir gerçek.

Bu kurumlar ve kişiler üzerinden yer tutma, iş edinme, basamak olarak kullanma bu anlayışta sanki kaçınılmaz.

Bunları daha çok çıkarları için yaparlar. Bunları ve kendilerini “dava” gibi kutlu bir kavram ile örterler. Laik, seküler, faizci sistemin çarkını öyle ya da böyle işletirler.

İslâm ve Müslümanları hedef alanlar kişiler üzerinden saldırılarda bulunurlar. Bu saldırıları yaparken en ağır ve kabul edilemez bir tarzdadırlar. Fakat asıl üzerinde durulması gereken bu sapkın tarikatların sözcüleri, öncüleri, kapitalizmin, sömürünün birer temsilcisidirler. Hakikatte temsilcileridirler. Zinanın, fuhşun, adaletsizliğin, haramın, ırkçılığın, kumarın, soygunun içindedirler. Bunu bir tarikat zihniyeti ile, kümelenerek, örgütlenerek yapıyorlar ve karşı tarafa saldırıyorlar.

Irkçılık tarikatı en azgınlarından biri. Sadece kendilerini üstün ırk olarak gören, bunu her fırsatta, hâl ve davranışta belli eden, resmi ideolojinin değişik tarikat kollarından biridirler. Birçok tarikat var bu konuda. Kimi şoven ırkçı, kimi Batıcı gibi ama modern ırkçı, kimi kişi merkezli, kiminin ırk umurunda değil ama geçerli bir durum olduğundan onun arkasına sığınanların ırkçılığı, insanî özelliklerini yitiren, ekonomik anlamda daralanların ırkçılıkları vs. Bu konu daha çok dallandırılabilir.

İslâm’ı temsil eden Müslümanlar hedef alındıklarından onları bahane edip, ahlâk dışı tutumları daha çok öne çıkarma çabasında olanlar da modern, seküler bir cemaattir. Hatırı sayılır bir etkiye de sahiptirler. Modernizm adına yapılan her eylem ve davranış geçerlidir. Fuhuş da, alkol de, soygunlar da bu hayat içinde oldukça yaygın.

Her medeniyetin ve düşüncenin kendine özgü ahlâkî ilkeleri var. İslâm ahlâkı helâl ve haram üzerinden daha çok belirginleşir.

Modernizmin ahlâkı çıkarıdır ve sömürüdür. Bunu yürütmenin birçok kolu ve yolu vardır. İslâm inancına aykırı olan her hâl ve davranış modernizmin bir tercihi ve yolculuğudur.

Sokakta adı olmayan ama bilenerek bir yaşama tarzında ısrar var. Bu, bir direniş hâlidir. Kişilerin özel hayatlarında, evlerinde yaşaması gerekenleri sokakta ve aleni yaşıyor. Şu kısa zaman sürecinde sokakta, aleni çiftleşmeler bile bu direniş mantığının, anlayışının bir göstergesi. Bunlar öylesine, lokal, ya da geçiştirilebilecek şeyler değildir. Değildir çünkü bilinçle atılan adımlardır.

Bu çağdaş tarikatların sayısı ve çeşidi o kadar çoktur ki, bunlar ya laiklik, ya devlet milliyetçiliği ve hatta devlet adına, modernizm, spor, moda adına yapılmaktadır. Bunlara asla karşı çıkılamaz. Çünkü karşılarında tek bir olgu var: İslâm ve Müslümanlar.