Yarın, 12 Ocak 2023, Perşembe…

Yarım asrı deviren ve ikinci yarım asrı karşılayan Milli Gazete’nin 51. kuruluş yıl dönümü.

Bu vesileyle her yıl dönümünde olduğu gibi bugün de sabah saatlerinde Erbakan Hoca’mızın Merkez Efendi’deki kabristanında olacağız. Kur’an-ı Kerim tilaveti, hatim, dualarla…

***

Peki, bu sabah Erbakan Hoca’mızın Merkez Efendi’deki kabristanında olmamız ne anlam taşıyor? Dilimin döndüğünce anlatmaya çalışayım; 

* Erbakan Hoca’nın huzurunda olmak demek; hiç kuşkusuz, Cumhuriyet tarihinde ilk kez gerçekleşen “denk bütçe”yi hatırlamak demektir.

* Erbakan Hoca’nın huzurunda olmak demek; milyonların ezilmesi, fakirleşmesi ve milli ekonominin tahrip olması politikasına son vermek demektir.

* Erbakan Hoca’nın huzurunda olmak demek; tarımsal desteklemeye ayrılan fonun yüzde 150 artırılması, buğday, fındık, pancar, tütün ve tüm taban fiyatlarda yüzde 312’ye varan artışlar yapılması demektir.

* Erbakan Hoca’nın huzurunda olmak demek; çiftçinin yüzünün güldüğünü görmek demektir.

* Erbakan Hoca’nın huzurunda olmak demek; bir yıl boyunca başta temel tüketim maddeleri olmak üzere hiçbir şeye zam yapılmaması demektir.

* Erbakan Hoca’nın huzurunda olmak demek; işçiyi, memuru, emekliyi enflasyona karşı korumak için Eşel-Mobil sistemi oluşturmak demektir.

* Erbakan Hoca’nın huzurunda olmak demek; Kamu İktisadi Kuruluşlarının (KİT) açıklarının kapatılarak kâra geçirilmesi demektir.

* Erbakan Hoca’nın huzurunda olmak demek; ekonomide faiz sistemine esastan ve essahlı karşı çıkmak demektir.

* Erbakan Hoca’nın huzurunda olmak demek; enflasyonu sekiz ayda yüzde 100’lerden yüzde 75’lere düşürmek demektir.

* Erbakan Hoca’nın huzurunda olmak demek; memura yüzde 130, asgari ücrete yüzde 102 oranında zam yapılması demektir.

* Erbakan Hoca’nın huzurunda olmak demek; sanayi üretiminin yüzde 30’dan yüzde 90’a çıkarılması demektir.

* Erbakan Hoca’nın huzurunda olmak demek; memur emeklilerine yüzde 116 reel zam, işçi emeklilerine yüzde 121 reel zam, Bağ-Kur emeklilerine yüzde 221 reel maaş zammı verilmesi demektir.

* Erbakan Hoca’nın huzurunda olmak demek; fabrikalar demektir, temel atma törenleri demektir, refah demektir, saadet demektir.

* Erbakan Hoca’nın huzurunda olmak demek; “Önce ahlak ve maneviyat” demektir.

* Erbakan Hoca’nın huzurunda olmak demek; “Yaşanabilir bir Türkiye”, “Yeniden büyük Türkiye” ve “Yeni bir dünya” ideallerini yine ve yeniden hatırlamak demektir.

Son olarak; 

* Erbakan Hoca’nın huzurunda olmak demek; “Ne yaptıysam Allah rızası için yaptım” cümlelerini bir kez daha idrak etmek demektir.

--------------------------------

MİLLÎ GAZETE!

Mehmet Altuntaş… Konya’da Millî Görüş davasının büyüklerinden. Millî Görüş ve Millî Gazete çınarlarından.

Bir mektup yolladı, Mehmet Altuntaş amcamız. Okuyalım;

* Savaşlar kılıçla değil kalemle yapılıyor. Erbakan Hocam, Millî Görüşçülerin Millî Gazete okumalarını isterdi.

* Millî Gazete okumak ahde vefadır.

* Millî Gazete okumadan çelikleşme olmaz.

* Millî Gazete’de ilk okunacak Hadis-i Şerif’lerdir.

* Millî Gazete okumayan 24 saatte yakayı ele verir.

* Millî Gazete okuldur.

* Yanlış medyayı, TV’yi takip edenler yolunu, yönünü değiştirir.

* Sandığa oy atan senin elin değil, mayanın elidir. Bu ucuz kahramanların işi değildir!

* Millî Gazete mazlumların gözü, kulağıdır.

* Millî Gazete açan güldür, her gün açan, her gün açan!

* Düşmanın medyası, gazetesi, TV’si silahıdır. İnsan beynine habersiz kurşun sıkar, imanını alır, cehenneme yollar. Korkma, virüs sadece can alır! Ama ötekisi iman alır.

* Erbakan Hocam şunu söyler, sorardı; “Aksam eve dönerken köşedeki büfede, bayide kalan Millî Gazete’yi al, iadeye gitmesin! Millî Gazete bölgenizde kaç tane satılıyor? Abone kaç tane?”

* İktidar gücü medya ile tamamlanır.

* 28 Şubat medyanın işi idi. Medya, para kimde ise devlete hakim olur.

* Hocam şunu söylerdi; “Üç yüz bin satan Millî Gazete’nin ağırlığı, üç yüz milletvekilinin temsilinden daha ağırdır. Bana birini getirdiler. Sadıkmış! Bakalım nasıl sadık; davayı biliyor musun, yok! Kaydın var mı, yok! Aidat öder misin, yok! Toplantılara katılıyor musun, yok! Millî Gazete’yi okur musun, yok! Söz verdin, el kaldırdın mı, yok! Kimin trenindesin? Senin neren sadık?”

***

Mehmet Altuntaş amcamıza Millî Gazete hakkında bu güzel ve hoş duyguları için çok çok teşekkür ediyor, hürmetlerimizi arz ediyoruz…

--------------------------------------

SON SÖZ AMERİKALININ (!)

Fulbright Eğitim Komisyonu…

Ya da diğer bir adıyla “Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri Kültürel Mübadele Komisyonu…”

Çocuklarımızın eğitiminin yıllar önce Amerikalılara nasıl teslim edildiğini, halen de bu durumun devam ettiğini, bu köşede çok sayıda yazı ile kaleme aldım.

ABD ile Türkiye Cumhuriyeti arasında gerçekleştirilen bu eğitim anlaşmasına biraz daha yakından bakmanızı sağlayacak metni takdirlerinize sunmaya devam ediyorum;

* “Madde 5. Komisyon, dördü T.C. vatandaşı ve dördü A.B.D, vatandaşı olmak üzere sekiz azadan müteşekkil bulunacaktır. Bunlara ilaveten A.B.D. Türkiye’deki diplomatik heyetinin başı (ki aşağıda ‘misyon şefi’ ismiyle anılacaktır) komisyonun fahri başkanı olacaktır.”

* “Misyon şefi komisyonda reylerin tesavisi halinde kati reyi verecek ve komisyon başkanını da tayin edecektir. Başkan komisyonun fiili azası sıfatıyla rey hakkını haiz bulunacaktır.”

* “Misyon şefi en az ikisi ABD’nin Türkiye’deki hariciye teşkilâtının muvazzaf memurlarından olmak üzere, Komisyondaki Birleşik Devletler vatandaşlarını tayin ve tebdil etmek selâhiyetini haiz olacaktır. T.C. Hükümeti komisyondaki Türkiye vatandaşlarını tayin ve tebdil selahiyetini haiz bulunacaktır.”

***

(Devam edecek…)