Attığımız her adım sonumuza bir an daha yaklaştırıyor

bizi. Gidişin nereye olduğu belli. Arada yolu unuttuğumu oluyor tabi.

Alışıveriyoruz hayatın renkli yüzüne. Geçeceğini biliyoruz ama öyle değil mi

Yoksa bu fikri uzun zamandır gereksiz klasörüne mi atmıştınız

Yaşadığımız bu hayatın geçiciliğine delil getirecek

değilim. Geçen her saniye bunun delilidir zaten. Etrafıma bakıyorum, haberleri

takip etmeye çalışıyorum da, öylesine gereksiz ve sığ tartışmaların içine

gömülmüşüz ki Kimi kendini haklı çıkarmak için bir yarışa girmiş, kimi adam

yerine konmak adına insanlığına savaş açmış! Biri yanmayan kefen yapmış, başka

biri delil getirme derdine düşmüş. Biri her şeye kendi karar vermenin derdinde,

öbürü laf olsun torba dolsuncu geleneğini sürdürüyor. Oysaki balçık geldin,

toprak olacaksın! Nefes aldığımız şu zamanın kalitesini artırmak için ne

yapıyorsun

Yaşam kalitemiz iyice düştü. Tek gaye ay sonunu

getirebilmek, daha fazlasını kazanabilmek, daha iyisini yiyebilmek olmuş.

İnsanı insan yapan meziyetleri alt alta koyup en son ne zaman baktığınızı

hatırlıyor musunuz Fikir ayrılığın bile olsa arkadaş çatısının altında

uzayan sohbetlerinizi, misafirliklerinizi! Yaşadığımız çağda insan için

yapıldığı iddia edilen teknolojik gelişmelerdeki insan pazar payından öteye

geçmiyor. O kadar hızlandı ki hayat, yetişmek mümkün değil. Oysaki teknoloji

çok gelişti. Her şeyi bizim yerine yapan var. Maalesef her şeyi!

Bize yalan

söylüyorlar!

Kararlarımızı bile başkası alıyor. Demokrasi balonu

rengârenk haliyle uçuyor tepemizde. Çok izlenen dizi iyi, çok satılan kitap

harika, çok basılan gazete iyi, çok oy alan parti hükümet! Bir nesnenin

talibinin çok olmasının kaliteyle nasıl bir bağı olabilir Sayısal çoğunluk

başımıza bela oldu farkında mısınız Gerçek, kalite, özen, itidal kalmadı.

İnsanın sırtına üst üste vurulmuş semerler var. Bizim adımıza hükmedenler var.

Marketten alacağımız deterjana, çocuğumuzun ağlayacağı çikolataya kadar adı

özgürlük olan bir hapishanedeyiz. Boğuluyorum. Zaman geliyor nefes almakta

zorlanıyorum. Karşılaştığım her durum bir tanım içeriyor. Bu tanım başka bir

insan tarafından yazılmış, çizilmiş. Bana bu böyledir diyorlar. Dünyadaki

hiçbir insanın parmak izi birbirine benzemiyor. Bilmiyorlar mı

Bana çok seçenek kalmıyor. Düzenin sınıflandırdığı gibi

bir hayat süreceğim, ya da yalnızlaşacağım. Yalnızlaşmaktan korkmuyorum. Ama

kalabalıklar içinde yalnızlaştığını fark edemeyenlerin sayısı korkutucu bir

şekilde artıyor. Gözümün önünde cereyan ediyor üstelik her şey. Sizin adınıza

karar veren ve her şeyin çerçevesini çizen güruh yaptıkları yetmiyormuş gibi

bireysel güçlerimiz olan vicdan ve fikir gibi bize ait olması gereken en önemli

hasletlerimizi de kontrol etmeye çalışıyor. Yoksa dizi karakterlerine üzüldüğü

kadar haberlerde gördüklerine, ölenlere, kıyıya vuranlara, kana bulananlara,

darağaçlarına yürüyenlere üzülmemesini, seçim akşamı en çok izlenen programın

bir yarışma programı olmasını nasıl açıklarsınız

Yanılgılarımız yenilgilerimizdir

Kıyam ı sadece namazlarımızın tasarrufuna bıraktık

bırakalı, asrı saadeti ve sahabeleri masal kahramanı yaptı yapalı, Şeyh Edebali nin

rüyasını şaman büyücü yordu yoralı, yabancı firmaların tesettürü moda yapmasını

başarı saydık sayalı, Yahudi nin kana buladığı toprakları suya kandırmayı

devlet politikası sandık sanalı, kulluğun sadece Yaratıcıya olabileceğini

unuttuk unutalı; zaten bize ait olmayan zamanı tüketiverdik. Şu hayatta işgal

ettiğimiz yeri düşünmeden, daha süslü haliyle hayatı incitmeden gün sayıyoruz

bir bir. Süslü halini bir anlığına görmeyiverirseniz tüm dünya Amerika nın

zencisi oldu farkında mısınız Köleliği kabul etmişiz. Afrika üzülmek muteber

sayıldı diye kendimize üzülecek zaman bulamıyoruz. Tek makbul kurallar bütünü

olan kitap hayatımızı kaliteli hale getirmek için dururken yanı başımızda; yok

efendim, biz köle olmak için çaba sarf ediyoruz. Kendi hücrelerimizi kendimiz

finanse ediyoruz diye adı uygarlık olmuyor içinde bulunduğumuz durumun.

İnsanların koyduğu kuralları çiğnemekten ar eden biz, kural koyucuların bizi

köleleştirdiğini düşünmüyoruz hiç. Bizi özgür kılan ve kılabilecek tek mefhum

şu dünyada dinimizdir. Tefekkürün dinimizde neden bu kadar kıymetli sayıldığını

hiç merak etmediniz mi Unutmayın! İnsan yapımı kuralların genele sıhhatli

isabet edebilmesi mümkün değildir. Hükümet dediğinizin de en az hükmetmeye

çalışanı makbuldür. Kurumların vicdanları olmaz. Kendi vicdanımıza danışmak ve

gerektiğinde namazlarımıza terk ettiğimiz kıyam a anlam katmayı düşünebiliriz.

Çünkü sonumuza yürüyoruz. An be an. Saniye saniye. Adım adım. Yaklaşıyor

yaklaşmakta olan. Paraya, kartvizite, makama, teknolojiye vs. köle olacağına;

gel kul ol!

Ben yukarıda bahsi geçen halleri talim ederken aldım acı

haberi. Normalmiş aslında tüm yazdıklarım. Anormallik bendeymiş  

Başımız sağ olsun. Sorgulayan yanımız ölmüş. Allah

taksiratını affeder inşallah ama yok. Biz nefes alıyorsak hâlâ umut var

demektir. Haydi, o zaman kıyama!

Kalbinizin sahibine emanet olun

Eyvallah!!!