İki yüz kadar çalar saati, saat beşe ayarlasanız ve çok
hızlı uçaklarla iki yüz devletin başkentine ulaştırsanız, saat beşe gelince
hepsi birden çalmaya başlar.
Strateji uzmanlarımız, bunun bilinçli olarak hareket
ettiklerini Londra da Scodlant Yard da kurulduğunu anlatırken bir başka
strateji uzmanımız da C.I.A tarafından ayarlandığını söyleyebilir.
Eskisi gibi K.G.B. yi karıştıran pek kalmadı.
Her ülkenin savcıları organize suç örgütü suçlamasıyla
dava açabilir saatler ve kurucularına.
Strateji uzmanlarımız, kendi görüşlerini kuvvetlendirmek
için iki yüz yerde aynı saniyede çalmaları, organize olduğunu söyler ama
saatlerin canı yok ki.
Aslında hepimiz kuruluyoruz.
Süvari birliğinde atların yem zamanı geldiğinde yem
borusu çalınınca dağınık olan atların hepsi yem yenen yere anında gelirler.
İspanya da kızılı gören boğalar kızıla saldırırlar.
Dünyadaki bütün insanlar, ister Müslüman olsun, ister
kafir olsun hiç fark etmez, hepsi eğitim yoluyla kurulurlar ve hiç farkına
varmadan zamanı ve zemini oluşunca diğerlerinden habersiz harekete geçerler.
Dünyanın öbür ucundaki adı sanı bilinmeyen fakir bir
ülkede elmas madeni bulunsa, leş görmüş akbaba gibi bütün batılı ülkeler oraya
saldırırlar.
Sidney de bir Müslüman Ramazan hilalini gördüğünde o gece
oruca başladığı gibi Sidney in nerede olduğunu bilmeyen Sivas lı bir Müslüman
da hilali görünce oruca başlar.
Aslında hepimiz şartlandırılıyoruz.
Esrarı görünce üzerine atlayan Amerikalı, aslında aldığı
eğitimin gereğini yerine getirir.
Bush, cumhurbaşkanı iken yeğenlerini her akşam babası
karakoldan alıp evine götürdüğünü, ailenin uyuşturucu bağımlısı olduğunu
gazeteler yazardı.
Dünyanın her tarafında uyuşturucu baronlarının rotasının
Amerika olduğunu herkes biliyor.
Sarışın mavi gözlü, tiyatro artisti bir bayanın zenginler
mahallesindeki lisede çocuğunun uyuşturucu bağımlısı olduğunu, Amerikan
tıbbının faydalı olamadığını, Türkiye ye hicret ederek burada oğlunu tedavi
ettiğini, ikisinin de Müslüman olduğunu, Kur an-ı Kerim i anlayacak kadar Arapça da öğrendiklerini daha önce
yazmıştım.
Aslında hepimiz kuruluyoruz.
Ama şuurlu bir Müslüman, kendisini Yaratan ın kitabına
göre kurulmasını ve ona göre hareket etmesini ister.
Mesela beş vakitte Ezan okunmadan önce genlerini harekete
geçtiğini, abdest almaya başladığını ezanla beraber camiye gittiğini veya
bulunduğu yerde namaz kıldığını görüyoruz.
Bu bir şartlanmadır ama insanı aşağılayan şartlanma
değil, yücelten bir şartlanmadır.
Kendisi gibi bile olmayan olamayan bir insan veya
insanların emir ve komutasına göre hayatını düzenlemeye çalışanlara salında
çağdaş köleler denir.
İstanbul şehrinde hiç bir güç, parti, dernek, vakıf,
kurum, kuruluş, on beş milyonu aynı anda sofraya oturtamaz ve aynı anda Allahü
Ekber komutuyla kaşığı ağza götürtemez.
Buyurun, bütün hayatımızı helallara göre ayarlayan,
kimsenin namusuna, malına, yeraltı ve yerüstü servetlerine saldırmama
eğitiminden geçmemizi isteyen İslam dinine göre mi şartlandırılalım, yoksa
Vurgun vuranın, yumurta çalanın mantığıyla hareket eden, ordularıyla ülkeleri
soyan, sömürgenlerin eğitimine göre mi şartlandırılalım