Milli İttifak liderleri Prof. Mustafa Kamalak ve Mustafa Destici bir süredir birlikte etkinliklerde bulunuyor.

* Birlikte milletvekili tanıtım toplantılarına katılıyorlar.

*  Birlikte esnaf ziyaretinde bulunuyorlar.

*  Birlikte nikâh şahitliği yapıp, düğünlere katılıp halay çekiyorlar.

*  Birlikte şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun davasına katılıyor, Kamalak burada davaya müdahil olarak avukat cüppesini giyiyor.

* Birlikte basın toplantısı düzenliyorlar.

Bunlar bugüne kadar alışık olmadık, her iki partinin tabanını heyecanlandıran ve umutlandıran adımlar.

Belki daha ileri adımlar da gerekli. Onlar da zamanla olur.  Kamalak ve Destici’nin bu adımları milletvekili adaylarına da yansıyor, haliyle.

Mesela, Ahmet Şahin.

Saadet Partisi Adana milletvekili adayı.

Güzel bir tanıtım broşürü hazırlamış. Broşürde oldukça içten ve samimi ifadeler var.

Sizinle de paylaşmak istedim;

“Aziz milletimiz;

Allah’ın varlığı, birliği, vatanın bütünlüğü, milletin bekası için BBP ve Saadet olarak Milli İttifak dedik.

Şimdi ise siz değerli halkıma sesleniyorum; sizlerden bu Milli İttifak’ı desteklemenizi beklemekteyim.

Zulüm Azrail olsa da hep Hakk’ı tutacağım.

Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir. Tutkumuz Türkiye, sevdamız Adana diyoruz. Allah yâr ve yardımcımız olsun.”

GİZLİ REKLÂM!

Cumhurbaşkanlığına “örtülü ödenek” tahsisini destekleyenlerdenim. Bu yaklaşımım nedeniyle çok eleştiri aldım ama yine aynı kanaatteyim; Cumhurbaşkanı, devletin başıdır, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de (TSK) Başkomutanıdır. Öyle zamanlar gelir ki “örtülü ödenek”ten harcama zarureti doğabilir.

***

Şimdi Cumhurbaşkanlığı makamı ile ilgili farklı bir fotoğraf var, önümde.

O da şu; Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlatılan, bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da şiir okuduğu ve yer aldığı Çanakkale tanıtım filmi…

Tam da seçimlerden hemen önce…

Cumhurbaşkanlığı tarafından Çanakkale Zaferi’nin 100. yıl dönümü dolayısıyla hazırlanan tanıtım filmi, Çanakkale Şehitler Anıtı’nın görüntüsü ve “Sen hiç şühedanın sesini duydun mu” sorusuyla başlıyor.  Filmde, Kerkük’ten Çanakkale’ye, Manisa’dan Gaziantep’e kadar düşmanla savaşmak için cepheye gelen, aralarında Osmanlı tebaası Hıristiyan, Müslüman askerlerin tek tek verdikleri “emret komutanım” tekmillerine yer veriliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da tanıtım filminde Arif Nihat Asya’nın “Dua” şiirini bizzat okuyor. Filmin sonunda da, Erdoğan’ın Çanakkale’de şehit olan askerlerin aileleriyle birlikte,  şehitlikte dua ederken görüntüleri var.

Ve savaş alanında Mehmetçiğin namaz kıldığı görüntüler…

Film, Türk bayrağı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafının ardından, “Yüzyıllık destan. Çanakkale Zaferi’nin 100. yılında şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz” ifadeleri ve Cumhurbaşkanlığı Forsu’nun görüntüsüyle sona eriyor.

***

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım;

Böyle bir filmin başka bir versiyonu 2007 seçimleri öncesinde dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından hazırlanıp servis edilseydi, zamanın Başbakanı ve siyasilerinin tepkisi ne olurdu, acaba

7 Haziran seçimlerine gidilirken bu videoyu izleyenler acaba ne düşündü/ne düşünüyor

En önemlisi de bu galiba!

ERBAKAN YAPTI DA ALMADIK HOCAM!

Milli Gazete Adana pikniğinde kalabalığı yara yara bana doğru yaklaşan uzun boylu, çakır gözlü bir okur dikkatimi çekti.  “Ben” dedi, “Çöpçü Cumali”. Temizlik işçisi Cumali Ay, cebinden çıkardığı bir kâğıdı uzattı; “Bunu köşenizde yayınlarsanız çok sevinirim.”

Baktım, Adana’da temizlik işçisi Cumali Ay meğerse ne şairmiş, ne şair… Hadi gelsin;

“Bize dediler gerici, saldılar korku!

Oysa Kur’an’ımın ilk emri Oku!

Gâvurlardan aldık top ile tankı

Erbakan yaptı da almadık Hocam!

***

Yüz yıl oldu biz savaşa girmedik!

Yüzde yüz yerli arabaya binmedik!

Hep gâvurdan aldık, biz düşünmedik

Erbakan’ın devrimini görmedik Hocam!

***

Erbakan’ın yolundayım deyip kandırdı bizi

Takip ettiği yol gâvurların izi

Tehditle şantajla kandırdı bizi

Artık bunları gör İbrahim Hocam!

BİRAZ AYIP OLMUYOR MU

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Habertürk televizyonunda Veyis Ersöz’ün sorularını cevaplarken “parti kapatma”yı ortadan kaldıran anayasa değişikliği oylamasıyla ilgili bir iddia öne sürdü.

İddia çok ilginç;

Buna göre, Meclis Başkanı Çiçek’in kendilerine, “Siz destek verirseniz AK Parti içindeki milliyetçi vekiller pakete destek vermeyebilir” dediğini öne sürdü. Demirtaş, “Biz de parti kapatma yasasına sembolik oy verdik.” dedi.

Şimdi bu açıklama 2 açıdan sorunlu;

1) Amacım Cemil Çiçek’i kayırmak değil ama adam artık şunun şurasında kısa bir süre sonra siyasette yok. Muhtemelen çekilecek köşesine. (Gerçi kendisini yakından tanıyanlar, “Cemil bey ne eder eder kendine bir yerler bulur!” diyor.)  Durumdan yararlanarak biraz “vurun abalıya!” olmuyor mu Bizim geleneklerimizde düşene vurulmaz.  Biraz ayıp olmuyor mu

2) Daha da önemlisi, söz konusu anayasa değişikliği gerçekleşeli yıllar oldu. “Madem böyle bir gerçek vardı neden bu zamana kadar bekledin!” demezler mi, adama Ben bu açıdan da Selahattin beyin açıklamasını sorunlu gördüm…

BEN GENEL BAŞKAN OLSAM ŞÖYLE DERDİM!

Son günlerde bir “kaynak göster” tartışmasıdır gidiyor.

Prof. Dr. Mustafa Kamalak, “İktidara geldiğimiz ilk gün henüz güvenoyu bile almadan işçimize memurumuza ve emeklimize ilk etapta bir bakıma hayat suyu gibi bir maaş ikramiye vereceğiz” vaadinde bulunuyor, iktidar kanadından hemen koro halinde sesler yükseliyor; “Kaynak nereden ”

CHP, MHP, HDP sözcüleri bir vaatte bulunuyorlar. Kabineden bir koltuk hemen sesini yükseltiyor; “Kaynak nerede ”

Ben bir siyasi partinin genel başkanı olsam, bu sorular karşısında, öyle hiç savunmaya falan geçmeden, ayrıntılı Hazine harcama kalemlerine, bütçe gelir-giderlerine girmeden şunu derdim; 

“Eyy falan Bakan, eyy filan feşmekân! Siz bugüne kadar yaptığınız icraatların, gerçekleştirdiğiniz hizmetlerin parasını nereden aldınız Babanızın parası mı bu Yoksa cebinizden mi harcadınız ”

Emin olun ki bir genel başkan da bu cümleyi sarf etse; o “kaynak nereden ” sorusunu yöneltenler bir daha böyle bir soru sormayacaktır.

NOT: Bugün, 24 Nisan 2015, Cuma. 1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!