Otuz yaşında bir anneyim. Dağılan bir aileden geliyorum.
Annem babam için ona kendimden daha çok güvenirim eşim bana asla ihanet etmez
derdi ama gerçeği öğrendiğinde dünyası başına yıkıldı. O günden beri kimseye
güvenmiyor, insanlarla konuşmuyor, kendini yalnızlığa verdi sessiz bir deniz
gibi. Babamın yokluğunda anneme destek olmaya çalıştık ama iki kardeşin gücü
neye ne kadar yetebilirdi.
Annemin yaşadığı ihaneti göz önüne alarak, eş seçiminde
arkadaşlarımın tabiriyle pimpirikli davrandım. Eşim gerçekten iyi insandır,
bana her konuda yardımcı olmaya çalışıyor. Fakat geçmişte yaşadığım zorlukların
kalıntılarını üstümden atamadım, kökleri o döneme uzanan bazı sorunlarım var.
Mesela, bir şeye karar veriyorum fakat harekete geçemiyorum her şey sözde
kalıyor. Katılmak istediğim bazı kurslar var devam edemiyorum, sağlığımla
ilgili hiçbir sorunum olmadığı halde vaktin çoğunu uyuyarak geçiriyorum.
Çocuklarımla yeterince vakit geçiremiyorum, izlediğim dizilere takılıp
kalıyorum. Geçen yıl birkaç kitap seçtim ve okumaya karar verdim fakat olmadı.
Son anda bir isteksizlik geliyor ve her şeyden vazgeçiyorum. Öyle anlar oluyor
ki, arkadaşlarımla bir araya gelmek konuşmak, giyinmek, yiyip içmek dahi
istemiyorum. Bütün gün uyusam kendimi daha iyi hissedeceğimi sanıyorum.
Uyuduğumda üzerimdeki yükten kurtuluyorum. Vaktin diğer kısımlarında ise bu yük
üzerimden hiç düşmüyor ve beni zorluyor. Kendimi değiştirmek ve hayata daha
olumlu adımlarla yürümek istiyorum ama başaramıyorum. Bilmiyorum bu nereye
kadar devam edecek (Nermin S)
Hanım kardeşimizin düştüğü o dehliz aslında hepimiz için
bir tehdit unsurudur. Zaman zaman hepimiz, yakınlarımızla iletişim
kuramamaktan, yalnızlıktan, ekonomik sorunlardan, şiddet ve ölümden, yoksul
kalmaktan, incinmekten korkarız. Yaşadığımız zorlukların yerini depresyon,
kaygı ve korkular alır. Kendi çabamızla kalkamadığımızda yardım almayı
aklımızdan dahi geçirmeyiz. Kendi yağımızla kavrulabileceğimizi düşünürüz fakat
üzerimizdeki yük o kadar ağırlaşır ki artık bu yükü taşımakta zorlanmaya
başlarız. Kronik bir yorgunluk, tükenmişlik ve hayattan vazgeçme gibi
sorunlarla yüzleşmeye başlarız.
Bazen görünürde hiçbir şey olmadığı halde, keyfimiz kaçar
ve kendimizi uykuya veririz. Uyku acıların üzerini örter ve gerçeği görmemizi
engeller. Fakat Sorunlarımıza hiçbir zaman çözüm olamaz.
Peki, neler yapabiliriz
Hanım kardeşimle aynı kaderi paylaşıyorsak, hiç vakit
kaybetmeden yardım almalı ve her zaman başkalarına uzattığımız bastonu
kendimize de uzatmalıyız. Nasıl olsa başaramıyorum deyip, yenilgiyi kabul
etmemeli, sorunlarımızla yüzleşmeli ve direnç göstermeliyiz. Unutmayalım,
acılar insanı zayıf anlarında yakalar ve bütün yaşamını etki altına alır. Ama
biz buna müsaade etmediğimiz sürece hiçbir zarar veremez.