HER aklı başında adamın yapabileceği bir iş değil. Önce

aklına sefaheti kılavuz yapacaksın. İnsafı, gönlünden sürgüne göndereceksin.

Ana, baba, kardeş, çocuk, dost... hepsi sana çıkar sağladığı sürece yakınındır.

Sana hizmet eden en uzak kişi en yakınındır. Hatır-gönül

tanımayacaksın.

Kadir kıymet bilmeyeceksin.

Çıkarın ne ise ona kilitleneceksin.

Bunu yapabilmek için her şeyi yapmaktan çekinmeyeceksin.

Para gücüyse para, bilek gücüyse bilek, makam gücüyse

makam, devlet gücüyse devlet. Hepsini zulmünün önüne sereceksin.

Yeni bir sistem oluşturmayacaksın.

Ad, Semud, Firavun, Karun, Haman, Ebucehil, Deli Petro,

Bush... gibi tarih boyu zalimlik anıtına bir çivi çakabilmiş insanları

sevmeyeceksin ama başka çıkar yol da olmadığından onların koyduğu kurallara

inanmasan da çıkarın ondan olduğu için o kuralları koruyacaksın. O kurallara

karşı gelen kim olursa olsun cezasını keseceksin.

Gölgenden bile korkacaksın.

Birçok mafya ve siyasi liderlerin ölümü korumaları

tarafından olmuştur.

Korumalarından korkacaksın.

Çünkü gariplerin aaaaahları atmosferde dolaşıp durmakta.

Midelerini dolduracak bir şeyler bulamayan, bacaları

tütmeyen, gönülleri İslam a, kuralları batı standartlarına bağlı evlerin

çatılarından aaaaahlar yükseliyorsa, ülkenin üzerine karabasanlar çöker ve bu karabasanlar,

hırsız, gaspçı, köşe dönücü, tacizci, katil, terörist, kiralık katiller çetesi,

soyguncu, harami olarak dolaşır aramızda.

Aaaaahlarla yüklü havanın giremeyeceği mekân yoktur.

Her zaman ve her yerde zalimi ve zalime destek çıkanları

yakması mümkündür.

Yürüyüşüyle evde eşini ve çocuklarını aşağılayarak

yürüyorsa onları eziyor ve zulmediyor demektir. Babanın ve annenin insan içine

çıkmasını engelliyor ve onların yüzünü kızartıyorsa zalimlik yapıyor.

Komşular, onun mahallede, sitede olmasından rahatsızsa

zulüm 24 saat devam ediyor demektir. Kural koyuyorsa, o hak ona verilmediği

için her halde zulmeder.

Allah ın koyduğu kurallardan aşağısını koysa da fazlasını

koysa da zalimdir.

İnsanı yaratanın koyduğu kurallar en uygunudur. Rabbimiz,

Sevgili Peygamberimize, o günün Hıristiyan ve Yahudilerini içine alan Ehli

Kitab ı örnek vererek onların iman etmeyenlerinin delilden, kanıttan,

mucizeden anlamadıklarını, onlara her türlü delil getirse ona uymayacaklarını

haber verdikten sonra, onların hevalarına, yani çıkarlarını korumak ve yeni

çıkarlar sağlamak için koydukları kanunlara uymaması gerektiğini, uyduğu

takdirde sevgili Peygamberimizin de zalim olacağını şöyle ifade ediyor:

145- Kendilerine kitap verilenlere, Sen bütün delilleri

getirsen Sen in kıblene tabi olmazlar. Sen de onların kıblesine tabi olmazsın.

Onların bir kısmı diğer kısmının kıblesine tabi olucu değildir. And olsun Sana

gelen ilimden sonra onların hevesle-rine uyarsan, Sende o takdirde zalimlerden

olursun. (Bakara süresi ayet 145) Yani, yanlış terazinin başına kim oturursa

otursun yanlış tartar.

Yanlış terazinin başına

dürüst adam oturmasıyla yanlış adamın oturması arasında fark olmaz. İkisi de

yanlış tartar ve ikisi de zulmeder