Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.
İnsanoğlu için; biri geçici dünya, diğeri ebedi ahiret olmak üzere iki yurt ve hayat vardır. Geçici olan dünya hayatımız, ahiret hayatımız bakımından, bir tarla hükmündedir. “Dünya ahiretin tarlasıdır.” esasınca, dünya hayatımız, ahiret için yaşanan bir imtihandır. Bizleri yoktan var eden Allah’ın insanoğlundan istediği şey, iman etmek, takva ehli olmak ve Müslüman olarak ölmektir. İnsan ahirette, dünya hayatında tercih ettiği inancın, yaptığı hayırlı işlerin karşılığını bulacaktır. Ölüm, her insan için yaşanacak bir kıyamettir. Evlerimiz, paralarımız, altınlarımız, iktidarlarımız, ordularımız, öldüğümüzde anlamsız hale gelecektir. O gün anlamlı olan tek şey; İslam’ca yaşanmış hayatımız olacaktır. İslam’ca düşünmek ve yaşamak; batılıların, Irkçı Emperyalizmin faizci zulüm düzenini değil, Kur’an’ın Adil Düzenini hayata ikame etmek için emredilen cihadı yapmakla olur.
SADIK HABER
Müslüman, sadece sadık haberlere itibar eder. Allah’ın Kur’an ile bildirdiği bütün bilgiler sadık haberlerdir. Peygamberimizden bize ulaşan bütün sahih hadisler de sadık haberlerdir. Müslüman; yalan habere kulak vermez. Şeytan ve adamlarının üretip servis ettiği haberler ise yalan haberlerdir. Müslüman; yalan haberlerden etkilenmez. Allah, bizi yalan habere kulak verenlere karşı uyarıyor: Maide 41-42: “Ey Peygamber! Ağızlarıyla ‘iman ettik’ dedikleri halde kalpleri iman etmemiş olanlardan ve Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesinler. Onlar sürekli yalana kulak veren, sana gelmemiş bir topluluğun hesabına casusluk yapan kimselerdir. Bunlar kelimelerin yerlerine konulmasından sonra onları değiştirirler. ‘Size bu verilirse alın, bu verilmezse o zaman sakının’ derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah’a karşı bir şey yapamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini arındırmayı dilemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır. Onlara ahirette de büyük bir azap vardır. Hep yalana kulak verir, durmadan haram yerler…” Çağımızda, medya ve haber ajanslarını kontrol eden Irkçı Emperyalizm ve işbirlikçileri, yalan haberler üzerine, kirli bir düzen kurmuşlar, insanlığı ifsat ediyorlar. Cehaleti aydınlık, aydınlığı karanlık olarak yutturuyorlar. Allah’a iftira ederek helali haram, haramı helal yapıyorlar. Şuurlu bir Müslüman; din ve düzen olarak İslam’dan başka bir şeyde karar kılmaz.
Bir Müslüman; “İslam yenilmiştir, İslam geri bırakır, Batı medeniyeti üstün medeniyettir, AB’ye girmek akıllı olmanın gereğidir. ABD ile birlikte hareket etmek realitedir, bundan kaçamazsınız. İslam birliğini kiminle kuracaksınız, bu Müslümanlarla İslam birliği kurulmaz, Zina, eşcinsellik, kumar, içki ve benzeri şeyler bir insan hakkıdır, insanların bu tercihlerine saygılı olmak medeniliktir, karşı çıkmak yobazlıktır, faiz dünya gerçeğidir, domuz eti bir ihtiyaçtır ve zararsızdır” gibi üretilen yalanlara kanmaz.
FAİZCİ OLMAK
Faize dünya gerçeği demek, faizci kapitalist bir düzeni inatla yürütmek Allah ve Resulü ile savaşmaktır. Bu, bir beşer hükmü değil, Allah’ın hükmüdür. İnkârcı Yahudiler, Müşrik Hıristiyanlar, İşbirlikçi münafıklar İslam düşmanlığında birbirleriyle yarış halinde olanlar, Faizci kapitalizm, materyalist eğitim yoluyla, gerçekte Allah ve Resulü ile savaş halindedirler. Bir Müslüman; nasıl olur da, faizci kapitalizmi yürüten kadroların iktidarından razı olur? Bunun muhasebesini her Müslüman’ın ciddi olarak yapması gerekir. Bu muhasebeyi yapan herkes, günümüz gerçekleri karşısında sadece Millî Görüşçü olur. Millî Görüşçü de olmak yetmez, böyle bir görüşe mensup olmanın bütün ödevlerini de yerine getirmek gerekir. Yoksa kuru laflarla peynir gemisi yürümüyor. İlim ve adalete itibar edilmeyen ortamlarda Millî Görüş yeşermez. Örnekliği bozuk olanların, fert ve topluma karşı rehberlik iddiaları da havada kalır. Millî Görüş; İslam’ın hakemliğinde işleri düzene koymak, Adil Düzen kurmak için hedefe kilitlenmiş tank gibi olmaktır. Olabilene ne mutlu…
YOLUMUZ
Allah vardır ve birdir. Varlığı ve yokluğu yaratan Allah’tır. Gönderdiği bütün kitaplar, O’nun kelamıdır. Tayin ettiği bütün peygamberler de O’nun elçisidir. Kur’an, son hak kitap, Hz. Muhammed, son peygamberdir. İslam; Allah’ın insanlık için razı olduğu tek hak din ve düzendir. Yolumuz İslam yoludur. Cennet vardır. Cehennem vardır. Din gününün tek hâkimi Allah’tır. Hak ve adalet ölçüsünü Allah koyar. Allah, inananların dostudur. Şeytan inanmayanların, müşriklerin ve münafıkların dostudur. Allah; kâfirleri, müşrikleri, münafıkları, inkârcı kitap ehlini sevmez. Allah ve Resulü’nün sadık haberine kulak verenler; İslam’dan başka bir yerde karar kılmazlar. AB’ci olmazlar, ABD’nin zahiri gücü karşısında eğilmezler, zinaya, sapık eğilimlere hürriyet alanı tanımazlar, Milli Piyango, Spor Toto kumarı oynatmazlar. Hayal satarak, faizcilik yaparak, rüşvet alarak, haksız vergilerle milletin malını mülkünü gasbedip Siyonizm’e peşkeş çekmezler. Muhafazakâr Demokrat, Sosyal Demokrat Milliyetçi Demokrat olmazlar. Allah ve Resulü’nün haberine kulak verenler ancak Millî Görüşçü olurlar. Kardeşliklerine zarar verecek hatalı davranışlarda bulunmazlar. Millî Gazete okurlar. Adil Bir Düzen kurmak için mal ve can fedakârlığında bulunurlar. Millî Görüşçü, akılla görür, gözle görür, kalple görür. Akılla, gözle, kalple gören Millî Görüşçüler, tefrikaya düşmezler. İmanlarının ölçüsü, kendisi için istediğini, kardeşleri için de istiyor olmalarıdır. Riyasette değil, hayırda yarışırlar. Nefis terbiyesi demek, arzularımızın gerçekleşmesi için kardeşlerimizin hak ve hukukunu ayaklar altına almak değildir.
İman eden, İslam’da karar kılan, ittifak halinde Adil Düzen’i kurmak için cihat eden cenneti bulur. Yoksa Allah korusun, yolun sonu cehennem olur.
BİR AYET
Ali İmran 86: “İmanlarından, Peygamberin hak olduğuna şahit olduktan ve kendilerine açık deliller geldikten sonra küfre düşen bir topluluğa Allah nasıl hidayet nasip eder? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” Selam hidayete tabi olanlara…