Türkiye’nin en büyük çınarı, küçücük çınar tohumundan olur.

Boyu otuz kırk metreye kadar çıkan bu çınarın tohumu bir santim kadardır. Bir santimlik tohum, derin toprak ve serin suyu bulduğu takdirde dört bin kat büyüyüp beş yüz yıl yaşayabilir. Rabbimiz, Tarık süresinde “İnsan, neden yaratıldığına bir baksın” buyurur. Doktorlarımızın verdiği bilgiye göre gözle görülemeyecek kadar küçük meniden yaratılan insan ana maddesinin milyonlarca katına ulaşıyor. Hiç bir iyiliği de kötülüğü de hafife almayalım. Karanlıkta yakılan bir lamba kocaman bir salonu aydınlatır. Küçüklük önemli değil etkinlik önemlidir. Bir kıvılcım da bir harman yerini, bir fabrikayı küle dönüştürür. İyi veya kötü sözler de tohum gibi, çekirdek gibidir. Faydalısı ve zararlısı vardır. Küçüklüğü değil nereye düştüğü önemlidir. Kıvılcım, ekmek fırınına dokunursa çok faydalı olur ama fırının çatısına dokunursa felaket olur. Yol ayrımına gelen yolcuya doğru yolu gösteren sözünüz iki kelimeden meydana gelir ama o yolcunun bütün hayatını ve ahiretini güzelleştirebilir.

Yol ayrımına gelen yolcuya iki kelimeyle yanlış yola sevk ederseniz bütün bir hayatıyla beraber ahiretini de berbat edebilirsiniz. Babalar, anneler ve öğretmenler bu konuda en sorumlu insanlardırlar. Çünkü bunlar, çocukların yol ayrımına oturan insanlardır.

Rabbimiz, bizim iyi, güzel işlere aracılık yapmamızı ister: “Kim güzel bir şeye aracılık yaparsa, aracı olan için de bir hisse vardır. Kim de kötü bir şeye aracılık yaparsa, onun için de bir hisse vardır. Allah her şeye Kadir ve Razik’dır.” (Nisa süresi ayet 85) Vaiz olarak görev yaptığım şehirde her dükkan ve daireyi ziyaret edeceğimi kürsüden Cuma günü duyurduktan sonra ilk olarak Kaymakam beyden başladığımda Kaymakam bey, “Buyurun nasıl yardım edebilirim” dediğinde “Öğle namazınızı merkez camide kılınız, başka bir şey istemiyorum” dedim.”

-  Ne olacak Dediğinde

-  Çok şey olacak, senin namaz kıldığını gören bir çok insan namaza başlayacak ve onların kıldığı namazın sevabından hiç eksiltilmeden aynı sevab sana da yazılacak demiştim ve 12 Eylül darbesi Yüzbaşılarından birinin örnek hayatını ona anlatıvermiştim. Bu esnaf ve daire gezilerinde 1920 yılından beri içkili lokanta olan ünlü bir restoran içkisize dönüşüverdi. Şehrin en ünlü komünisti namaza başlayıverdi.

Benim yaptığım fazla bir şey değil.

Ziyaret ettiğim insanların birikiminin yol ayrımında toplanan enerjisinin yönünü belirlemede iğne ucu kadar bir dokunmadan ibaret. Hiç bir kimseyi, hiç bir şeyi hiç bir söz ve davranışı hafife almayalım.

Denizler, damlalardan meydana gelir. Harman, danelerden meydana gelir. Uzun yollar, adımlarla aşılır.