Sultanlar Sultanı olan Allahu Azimüşşân, saltanatının
teşhiri ve mahlukâtının iskânı için iki mesken yaratmıştır. Bunlardan birine
Dârü d-Dünyâ , yani Dünya evi, Dünya yurdu , diğerine de Dârü l- Âhiret ,
yani Âhiret Yurdu denilir. Dünya yurdu, fânidir, geçicidir, ölümlüdür, zevâle
mahkûmdur. Tıpkı bir film platosunun muazzam masraflarla kurulup film
çekilmesinden sonra kaldırılması gibi Âhiret yurdu ise bâkidir, devamlıdır,
ölümsüzdür, ebedîdir. İşte, aklı olan, bu Bekâ Yurdu için çalışır, kendini o
yurda göre hazırlar. Bütün mesâiyi, yok olacak, parçalanacak, toz zerreleri
haline getirilecek, sahneden silinecek olan bu dünya için sarf etmek akılsızlık
alâmetidir. Bunu yapanlar âkıbette çok pişman olacaklardır.
Cenab-ı Hak, Zât-ı Zülcelâlinin tanınıp bilinmesi ve
mahlukâtına hazırladığı hadsiz nimetlere mukabil sevilmesi için yarattığı bu
dünyayı zıtların mezc olduğu bir mekan olarak ihdas etmiştir. Bu dünyada iyi
ile kötü, güzel ile çirkin, hak ile bâtıl iç içedir. Böyle olduğu gibi, bazen
hak, bazen bâtıl galebe etmektedir. Bu bir imtihan gereğidir. Bu durum da
Allah ın vaz etmiş olduğu kanunlarından biridir. Bakınız Rabbimiz bu konuda
meâlen ne buyuruyor:
Eğer (Uhud da) size bir yara dokunduysa, doğrusu (size
düşman olan) o kavme de (Bedir de) onun misli olan bir yara dokunmuştu. İşte bu
günler (öyle günlerdir) ki, onları insanlar arasında evirir çeviririz. Tâ ki
Allah, îmân edenleri ortaya çıkarsın ve içinizden (bu uğurda can veren)
şehîdler (ve yaptıklarınıza şâhidler) edinsin! Çünki Allah, zâlimleri sevmez.
(Âl-i İmrân / 140)
Allahu Azimüşşân ın bu kânununun tecellisidir ki,
kâfirler ve münafıklar yaklaşık iki asırdır Müslümanlara galebe çalıyor
(Aradaki Müslümanların zaferleri istisnadır. Hüküm ekseriyete göre verilir).
Ancak o kâfirler kendileri için iyi günlerin sonuna gelmiş bulunuyor. Secde,
Meâric ve Haşr sûreleri başta olmak üzere birçok sûrede işaret buyrulduğu
üzere, İslâm ın çok uzun bir müddet devam edecek hâkimiyet devri başlamak
üzeredir. Âyet-i kerimelerden anlaşıldığı üzere, Cenab-ı Hak, her bin senede
bir yeni bir devir başlatmaktadır. İşte şimdi yeni bir devir başlamak üzeredir.
Peygamber Efendimiz (asm) pek çok hadis-i şerifi ile bu güzel devre işaret
etmiştir. Hadislerde, dünyanın ömrü tamam olsa dahi, Mülkün Sâhibi olan Allahu
Azimüşşân ın zamanı uzatacağını ve İslâmın, Kur ân ın hakimiyetini
göstereceğini işaret buyurmaktadır.
Ey Mazlum, mükedder, yaralı, mahzun Müslümanlar! 1437
yılının Ramazan-ı Mübâreğinde müjdeleniniz, sevininiz, ferahlanınız! İmtihan
gereği, zâlimlere, kâfirlere fırsat ve mühlet veren Allah, onların defterinin
dürülmek üzere olduğunu bizlere müjdelemektedir.
Âlemde yeni bir devir başlamak üzeredir. Biz Müslümanlar
olarak üzerimize düşen, bu yeni devre hazırlanmaktadır. Bu yeni devir, İslâm ın
Asr-ı Saâdet teki gibi yaşandığı ve uygulandığı bir devir olacaktır. Geçmiş
asırlarda olduğu gibi, eksik, aksak bir uygulama değil, hüve hüvesine
uygulandığı bir devir. Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz (asm) Allahu
Azimüşşân dan nasıl bir din almışsa, o dinin bütün yönleriyle uygulandığı,
tatbik edildiği bir devre
Yarınki günden sonraki günde (5 Haziran Pazar) İnşallah
ilk teravihi kılıp, ilk sahura kalkacağız ve Allah nasip ederse Pazartesi günü
ilk Ramazan orucuna başlamış olacağız. Geliniz bu güzel günleri vesile edelim,
kendimizi yeni devre hazırlayalım. Bol bol Kur an okuyalım, Kur an dan ezberler
yapalım. Hadis ve tefsir okuyalım. Kur an ı ve Sünneti hayatımıza tatbik
edelim. Tıpkı Efendimiz (asm) gibi Yaşayan Kur an olalım. Kur an ve Sünnet
rehberimiz olsun. Bu rehber bizi iki cihan saâdetine, izzetli günlere
kavuşturacaktır. Bu güzel günleri vesile ederek günahlardan uzaklaşalım.
Gıybeti, dedikoduyu, mâlâyaniyatı, yani boş işlerle uğraşmayı terk edelim.