Birol Aydın…
Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı.
Geçen akşam, Saadet Partisi Şişli İlçe Teşkilatı tarafından düzenlenen ve Şişli’nin önde gelen sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin iştirak ettiği yemekte konuştu.
Birol Aydın, bir süredir, il başkan yardımcılarıyla birlikte İstanbul’un farklı ilçelerinde düzenlenen “referandum” programlarına iştirak ediyor.
Burada kullandığı bir argüman dikkat çekiciydi, Birol Bey’in; “16 Nisan referandumu ‘Vekaletini al da gel’ referandumudur!”
Ne demekti bu?
Biraz daha açtı, Birol Bey; “Bu referandumun anlamı budur ve de bu söylediklerimizin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bir alakası da yoktur. Bize birileri şunu demek istiyor; ‘Biz size 2002’de bir vekâlet verdik. Bunu başaramadınız. Şimdi almaya, satmaya vb. yetkili umumi vekâletnameyi alın gelin!’ Hokkabazlık yapılıyor! Yok olan, var gibi gösteriliyor…”
“Bir kişiyi yalnız bırakmamak için Türkiye yalnız bırakılmak isteniyor!” cümlesi de Birol Aydın’a ait.
Birol Bey, “kutuplaşmaya” dikkat çekerken, 2003 yılında çıkarılan “İkiz Yasaları” da eleştirdi.
Yemeğe katılan bir STK temsilcisi, “Ben bugüne kadar AK Parti, CHP ve MHP temsilcilerinin de referanduma ilişkin konuşmalarını takip ettim. Bu çok farklıydı!” cümlesini sarf etti.
Yemekte Saadet Partisi Şişli İlçe Başkanı Adem Akbulut ve Yönetim Kurulu üyeleri , AGD Şişli ilçe başkanı Abdullah Uğur da hazır bulundu.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
* Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü HuaChunying’in, Çin’in, nükleer silahların tümüyle yasaklanmasını ve tamamen etkisiz hale getirilmesini desteklediğini açıkladığını,
* AGD Van Şube Başkanı Şeref Akbulut’un, “Batı’da ve İsrail’de, İslam’a ve Müslümanlara yönelik saldırılar artarak devam ediyor. İsrail, Kudüs’te ezan okunmasını yasaklamaya çalışırken Avrupa’da da başörtüsüne yönelik kısıtlamalar tekrar gündemde. Beyaz yakalı gömlekler, lacivert takım elbiseler, şık kravatlar ve bakımlı yüzler, İsrailli yöneticilerin ellerindeki kanı gizlemeye yetmemektedir. Milyonlarca Müslüman’ın ve masum insanın katili İsrail’dir.” açıklamasını yaptığını, biliyor musunuz?
FISILTI!
Geçen bir toplantıda bir dost kulağıma eğildi. “Biliyor musun?” dedi.
Soruyla mukabelede bulundum, ben de; “Neyi biliyor muyum?”
“Şişli eski Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ü biliyorsun!”
“Heee, uzaktan biliyorum, ne olmuş ki!”
“Yahu hemen heyecanlanma! Mustafa Sarıgül, CHP Genel Merkezi ile, daha doğrusu Kemal (Kılıçdaroğlu) Bey’le anlaşmak üzere imiş. Birkaç husus kalmış, onları halletmek için de üzerinde konuşuyorlarmış!”
“Nasıl yani!..” dedim.
“Yanisi şu; tamam Mustafa Sarıgül, oğlu Emir Sarıgül ve ekibi şu andaki Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü yüzünden CHP Genel Merkezi ve İstanbul Teşkilatı ile papaz oldu, araları bozuldu. Epeydir de ortalıklarda gözükmüyorlardı, malum olduğu üzere. Ama söylentilere göre, Mustafa Sarıgül, aday olup kazanamadığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinden sonra toparlandı, bu arada moral depoladı. Hatta ve hatta İstanbul’da resmi ziyaretlere bile başlamış…”
“Anlayamadım, ne demek bu? Sarıgül, İstanbul’da resmi ziyaretlere bile başlamış da ne demek?”
“Şu demek; gelecek mahalli seçimlerde ben varım. CHP’den belediye başkan adayı olacağım. Ahanda geliyorum! demek… Sarıgül deyince orada bir dur ve düşün!”
***
Fısıltı böyle…
Bu fısıltı, bu kulis ne kadar gerçekçidir, dostumun CHP içinden aldığı bilgiler ne kadar sağlıklıdır bilemem ama gerçekten böyleyse, CHP’de yeni tartışmalar, yeni kulisler, yeni spekülasyonlar yakında hem de pek yakında başlayacaktır demektir…
Hadi bakalım kolay gelsin!
KORKUNÇ RAKAMLAR!
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 2016 faaliyet raporuna yansıyan rakamlar çarpıcı mı çarpıcı. Bakalım mı;
* Rapora göre, çeşitli gerekçelerle korunmaya muhtaç çocukların sayısı son 2 yılda yüzde 71 oranında arttı.
* Yoksulluktan dolayı temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve yaşamlarını en düşük düzeyde dahi sürdürmekte güçlük çeken ve Aile ve Sosyal Politikalar İl müdürlüklerine müracaat eden bu kişilere ve ailelerine ekonomik yardım ile destek sağlanıyor. Bu şekilde ailenin parçalanmadan bir arada yaşamasına çalışılıyor.
* Raporda yer alan veriye göre korunmaya muhtaç çocuk sayısı 2014 yılında 80 bin 375 olurken bu sayı 2015 yılında 101 bin 561 ve 2016 yılında 137 bin 415 oldu.
* Çocuğunun devlet himayesine alınması için başvuru yapan vatandaş sayısında artış var. Buradaki başlıca gerekçe şu; “ekonomik yoksunluk!”
* Raporda birçok hedefin gerçekleştirilme oranı ‘sıfır’ olarak belirtildi.
* Kadın, çocuk, engelli, yaşlı, şehit yakını ve gazilerin haklarının korunması ile ilgili bakanlık birimi hedeflerinden sadece 1’ine ulaştı, sadece “Çanakkale Zaferi için 81 ilde mevlit okutma” planı gerçekleşebildi.
* “Sıfır”ın gerekçesi ise 15 Temmuz şehitleri ve gazilerine yoğunluk verilmesi ve ülke genelindeki yasın uzun sürmesi ile izah edilmeye çalışıldı.
* Bakanlık, genel başarısızlığı ise “çalışanların motivasyonunun düşük olmasına” bağladı.
İlginç rakamlar değil mi, sizce de!
MESAJ PANOSU
SelamünAleyküm,
Adnan Bey sesimizi duyurduğunuz için size teşekkür ederek sözlerime başlamak isterim.
Camileri kiliseleştirme konusunda Müslümanlar Hristiyanlardan ne yazık ki daha fazla çalışma yapmaktadır.
28 yaşındayım, 20 yıldır camiye gitmekteyim ve 15-20 yıl önce camilerde 1 ya da 2 tane tabure olurken ve bazen bunlar bile boş kalırken bugün köşe kapmaca oynar gibi cemaat tabure kapıyor.
Statlardaki localar gibi her caminin bir köşesi oturarak namaz kılanlara ayrılmış.
Camilere Diyanet İşleri Başkanlığı, konu ile ilgili olarak “oturarak namaz kılmanın yöntemleri” adlı yazılar astırsa da etkili bir sonuç alamıyor. Konunun Millî Gazete’miz tarafından ele alınmasını rica ederim. Allah’a emanet olun. Selametle (Faruk DURMUŞ)