Üniversite öğrencisi sevgili Mustafa Kuşkudan bir mektup aldım; Şöyle diyor;

"Selamün aleyküm Adnan abi. Kocaelide üniversite öğrenimi gören bir okuyucunuzum. Yazılarınızı elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. 16.07.2012 Pazartesi günkü yazınızı da dikkatle okudum, istifade ettim. Ancak bir konu kafama takıldı. İlk yazınızda vakıf yurtlarının açılması gerektiğini, yoksul öğrencilerin eskisi gibi o yurtlardan yararlanması gerektiğini ve hükümetin bu konuya el atması gerektiğini yazmışsınız. (Üniversite hayatım boyunca AGD ev ve yurtlarında kalan biriyim) sonuna kadar bu noktada sizleri destekliyorum ve bu konuyu gündemde tutmanız temennimdir. Ancak alttaki yazıda ise kıyafet özgürlüğünden bahsetmiş ve serbest kıyafetin getirilmesi gerektiğinden önlük, üniforma yönetmeliğinin değiştirilmesinden bahsetmişsiniz. eğer ki böyle bir düzenleme yapılırsa yukarıda bahsettiğimiz yoksul öğrencilerin her gün farklı kıyafet giyemeyecek durumda olduğu ve zengin arkadaşlarının yanında mahcup duruma düşecekleri ihtimal değil midir Öğretmen noktasında bu sıkıntı ortaya çıkmayabilir; onların kıyafet yönetmeliği değiştirilebilir fakat gelir dağılımının aralarında uçurum olan bir ülkede gariban ailelerin çocukları nasıl rengarenk giyecekler ve okullar bu durumda nasıl çiçek açmış olacak Abi, bu yazım kesinlikle tenkit amacıyla yazılmamıştır. Geri dönüş yaparsanız sevinirim. Rabbim kaleminize zeval vermesin. Allaha emanet olun."

Mektubu okuyunca aklıma Nasreddin Hocanın o bilinen fıkrası aklıma geldi;

Nasreddin Hocanın kadılık (hakimlik) ettiği günlerde adamın biri yanına gelir. Adam, komşusundan şikayetçidir. Derdini anlatır. Hoca, adamı güzelce dinledikten sonra:

- Haklısın! diyerek gönderir.

Biraz sonra adamın şikayetçi olduğu komşusu çıkagelir.

O da az önce gelen komşusundan şikayetçidir. Derdini anlatır, hakkının verilmesini ister.

Hoca onu da güzelce dinler.

Sonra:

- Haklısın! diyerek onu da yollar.

O sırada Hocanın yanına gelmiş bulunan ve konuşulanlara kulak misafiri olan karısı, bu işe şaşar. Hocaya:

- Hoca Efendi! Sen ne nasıl kadısın Birbirinden şikayetçi olan iki adamın ikisi birden hiç haklı olur mu diye sorar.

Karısının bu sözleri üzerine Hoca, bir süre düşündükten sonra ona şöyle der:

- Hatun, sen de haklısın.

Sevgili Mustafa sen de haklısın... Diyorsun ki zaten maddiyattan yoksun bu öğrenciler her gün, nasıl çeşit çeşit giyinsin

Ama şunu unutma ki, Vakıf Öğrenci Yurtları açılsın, bu yurtlarda barınan Anadolu çocuklarını sahiplenen, mağazalarını onlara açan o kadar çok hamiyetperver işadamı çıkacak ki!

Sevgi ve muhabbetle kal...

(NOT: Bakanlıktan, bu yurtların açılıp açılmayacağı noktasında henüz bir açıklama alamadım. Açıklama yapacaklarını söylediler. Bu açıklama geldiği an bu köşede yayınlayacağım. Ama bu yurtlar açıldıktan sonra öğrencilere yardım vadeden işadamlarının mektup ve isterlerse isimlerini bu köşeden duyuracağım. Mektuplarınızı e-mail adresime bekliyorum...)

İSTANBULDA YENİ BİNA YAPACAKLARIN DİKKATİNE...

Yer; Beşiktaş Fulya.

42 katlı, 152 metre boyunda Polat Tower.

Polat Tower 2002 yılında hizmete girdi.

Beşiktaş-Taksim-Şişli-Mecidiyeköy-Esentepe-Maçka-Nişantaşı-Teşvikiye bölgesinin tam merkezinde.

Galatasaray eski Başkanı, ünlü işadamı Adnan Polatın sahibi olduğu rezidans.

Birçok ünlü ismin yaşadığı yer.

Bin 500e yakın nüfusu var, neredeyse bir ilçe kadar.

Dün bu binada korkutan yangın çıktı.

CHP Kurultayı olmasına rağmen gündemde ilk sırayı aldı.

Zira, görüntüler tam bir şok etkisi yaptı; 11 Eylül sahnelerini anımsattı.

İstanbul büyük bir facianın eşiğinden döndü.

Yangının neden çıktığı henüz belli değil.

Tek teselli, can kaybının olmaması.

Allah korusun, yoğun çıkan dumandan zehirlenen olabilirdi, o panikte pencerelerden atlayan olabilirdi.. Bunların hiçbiri olmadı..

İşte burada şu noktalara dikkat çekmek istiyorum;

Polat Towerdaki yangının kazasız belasız atlatılmasında en büyük etkenlerden birisi Akıllı bir bina olması.

Bir diğeri ters basınçlı olması.

Adnan Polat, binanın  dış cephelerinde asla yanmayan taş yünü kullandıklarını, kameralara yansıyan alev görüntülerinin nereden kaynaklandığını araştıracaklarını dile getirdi.

42 katlı bir binada böyle bir ortamda büyük bir panik yaşanmamasında en büyük faktör belki de gökdelenin güvenlik sistemi.  Adnan Polat, Polat Towerda 6 milyon dolarlık güvenlik sisteminin kurulduğunu belirtti.

Yeni bina yapacakların bu hususlara azami dikkat ve titizlik göstermelerinde fayda var derim..

İŞTE KILIÇDAROĞLUNU ETKİLEYEN O İKİ İSİM

Dün gündem oluşturan Polat Tower yangını ile ilgili gelişmeleri izlerken diğer gözüm ve kulağım da CHP Kurultayında ve Kemal Kılıçdaroğlunda.

Kılıçdaroğlunun dünkü konuşmasında öyle çok ilginç bir çıkış yok; eski bildik argümanlar, salvolar, kavramlar üzerinden yüklenmeler...

Yalnız benim dikkatimi çeken önemli bir husus var; Kemal Kılıçdaroğlu da, Gürsel Tekin de bu Kurultay sürecinde eski ANAP-DYPlileri CHPye davet etti.

Hatta Gürsel Tekin hızını alamayarak, Mehmet Bekaroğlunu bile partiye davet etti.. Bu durum Hürriyet yazarı Yalçın Bayeri isyan ettirdi; Olmaz öyle şey, CHP şey mi, geleni gideni dolduracaksınız..

Dikkatinize sunmak istediğim nokta şu: Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekini bu söylemlere yöneltenler kim

İki isim dikkat çekiyor; Kılıçdaroğlunun danışmanlığına getirdiği, Çillerin karakutusu olarak anılan Şükrü Karaca ile, Gürsel Tekinin yıllardır kankası ve hemşerisi olan, şimdilerde Doğan Grubunda danışman sıfatı ile istihdam edilen, eski gazeteci-milletvekili Metin Işık.

Bakalım Kurultay sonunda eski ANAP-DYPlilerden kaç kişi CHP saflarına katılacak

Ben de merakla bekleyenlerdenim...

NOT: : Bugün 18 Temmuz 2012 Çarşamba.. Uyan da balığa gidelim... 2012 yılında yeni Anayasa vaadini sıcak tutmak adına... 2012den 6 ay 18 gün daha eksildi. Yeni sivil anayasanın yazımına başlandı, ilk cümleler ortaya çıktı... Ama bugünlerde tık yok... Takipçisiyiz...