Ülkemizin en büyük sorunlarından iki tanesi uyuşturucu ve kumar.
Diğeri ise ekonomik problemlerimiz.
Bugün konumuz uyuşturucu.
Uyuşturucu ile alakalı son günlerde yapılan operasyonlar malum.
Hiç beklemediğimiz isimlerin de için de bulunduğu çok kalabalık bir liste ile yürütülen soruşturmada hemen her gün yeni yüzler önümüze düşüyor.
Soruşturma sürerken her zaman olduğu gibi medya da olaya müdahil oldu.
Aslında medyanın soruşturmanın bir ucundan tutması oldukça önemli ama ülkemizde bu işler maalesef böyle yürümüyor.
Dünyanın ileri gelen ülkelerinde medya, suç ve suçlunun takibinde önemli görevler ifa ediyor, sürecin sağlıklı yürümesi ve hızlandırılmasına da katkı sağlıyor.
Ülkemizde ise hemen her soruşturma önce magazin zeminine taşınıyor sonra da şahsi hesaplaşmalara alet ediliyor.
Mehmet Akif Ersoy’un gözaltına alınmasını ve hakkında isnat edilen suçlamaları birçok insan gibi bizler de hayretle karşıladık.
Ancak hemen aksiyon almak yerine bir süre beklemeyi tercih ettik.
Az sayıda da olsa Mehmet Akif Ersoy’a yapılanların siyasi olduğunu iddia edenler olurken büyük bir kitle de vurun abalıya misali hareke geçti.
Aradan kısa bir süre geçince de bizler artık “uyuşturucu ve organize suç”tan çıkıp tamamen cinsel içerikli magazinsel bir haberin içinde bulduk kendimizi.
Elbette suçlamalar arasında bu tür ahlâk dışı icraatlar da var ama ana konu uyuşturucu ve organize suçlar.
Ama televizyon ekranlarında ya da gazete köşelerinde en kötüsü de sosyal medya üzerinde az biraz ahlâki hassasiyeti kalan insanların şahit olamayacağı ifadeler yayımlanır oldu.
Bu ifadeler artık uyuşturucu gibi dev suçun önüne geçti.
En son olarak Fenerbahçe Başkanı Saadettin Saran da operasyonlara dâhil edildi.
Elbette bu illete bulaşan her kim olursa olsun sorgulanmalı hatta tutuklanmalı ama Saadettin Saran özelinde devam eden süreç tamamen sulandırılarak magazinin dibine inildi.
Daha ilerisini ifade etmeye dilimiz varmıyor.
En son olarak önceki akşam saatlerinde Saadettin Saran gözaltına alındı.
Gün içerisinde Saran’ın uyuşturucu testinin pozitif çıktığı duyurulmuştu.
Hakkında isnat edilen suçlama ve alelacele gözaltına alınması sonrası hemen herkesi Saran’ın tutuklanacağı ihtimalini düşündürmeye itti.
Hatta biz gazeteciler bu yönde de hazırlık yaptık.
Sabahın erken saatlerinde savcılık sorgusu için adliyeye getirilen Saadettin Saran’a henüz savcılık aşamasında “adli kontrolle serbest bırakılması” talep edildi.
Yani akşam saatlerinde gözaltı kararı verilen önemli bir isim, sabah saatlerinde adli kontrolle serbest bırakılmıştı.
Burada şu soru akıllara geliyor.
Böylesi önemli bir soruşturmada ve böylesi önemli bir isim için yürütülen süreç doğru muydu?
Başta da söylediğimiz üzere uyuşturucu gibi devasa bir suça bulaşan her kim olursa olsun hesabını mutlaka vermeli ama “uyuşturucu da sulandırılmamalı”…
Gizli yürütülen bir soruşturmada sanık ifadeleri istenirse asla ve kata ortaya saçılmaz.
Sanıklar adliyeden ayrılmadan ifadeler belirli isimler üzerinden servis ediliyor.
Servis edilen bu ifadeler de kişilerin bakış açısına göre yorumlanıp önümüze geliyor.
Gelinen noktada ise uyuşturucu baronu gibi lanse edilen Saadettin Saran ise şu anda kulüp binasında görevinin başında.
Ve böylesi önemli bir operasyona bir adet daha sulandırma çentiği atılmış oldu.
Akşam uyuşturucu baronu olarak ilan edilen isim, sabah kahraman gibi karşılanıp yoluna devam eder oldu.