Yatın kalkın Amerika’ya dua edin. Elini öpüp başınıza götürün.
John Bass, muhterem ülkesine ne kadar minnettar kalsak yine de az olduğunu söyledi;
“Türkiye’de 9 aydır kayda değer bir DEAŞ saldırısı yaşanmaması hükümetimizin yakın işbirliğinden kaynaklanıyor” diyen elçi aslında terörün nasıl hamisi olduklarını da itiraf etti.
Meydan okuma, giderayak tehdit, bak can güvenliğiniz bizim elimizde, mesajları verdi. Ankara’da diplomasi muhabirleriyle veda toplantısı değil gözdağı partisi düzenleyen Bass, ne zamandır dillendirilen“DEAŞ’ın ABD tarafından yönlendirildiği” tezini, yeniden akıllara getirdi.
Trump , yerine geldiği Obama için öyle skandal bir ifade kullanmıştı ki “DEAŞ’ı Obama kurdu” sözü ile dünya şaşkınlığa uğruyor lakin bu söz dil sürçmesi olarak da kalmıyor, elçi de suçun sabitleşmesini sağlıyor gibi.
Gar saldırısının nasıl üzerinde çalışılmış bir dosya olduğunu da eklemekten geri durmuyor.
Tıpkı Sivas olayları gibi kaos tezgâhında dokunduğunu itiraf etmekten çekinmiyor;
“Türkiye, son 9 buçuk aydır kayda değer bir DEAŞ saldırısı yaşamadı. Bu, DEAŞ’ın Türkiye’de saldırı düzenlemekten vazgeçmesinden kaynaklanmıyor, DEAŞ, şu anda Türkiye’ye saldırı gerçekleştiremiyor. 2 yıl önceki dün yıldönümü olan Ankara’daki trajik saldırıyı (gar saldırısı) hatırlıyoruz. DEAŞ’ın son dönemde bu ölçüde bir saldırı gerçekleştirememesi, hükümetlerimizin bu konuda yoğun işbirliğinden kaynaklanıyor.
Obama görevini 20 Ocak’ta Trump’a devretti. 1 Ocak’ta DEAŞ Türkiye’de Reina saldırısını gerçekleştirdi. Bu saldırı DEAŞ’ın Türkiye’deki son saldırısı oldu. DEAŞ o tarihten sonra Türkiye’ye saldırmadı.” Ne garip saldırı hazırlığındaki teröristler de anında yakalandı.
Trump gibi Bass da, Obama gitti, DEAŞ’ın hükmü bitti, tedavülden kalktı demeye mi getiriyor? Daha doğrusu Trump bu terör örgütünü beğenmemekte, hatta eylemlerine tenezzül etmemekte, Obama’ya kızdığından, onun kurduğu terör örgütüne burun mu bükmekte? Adeta kendi döneminde kendi projesi daha kurnaz, daha elini yakmadan, daha maşa örgütler, hazırmış gibi mi davranmakta. Böyle büyük bir terörist devlet olabilir mi?
Kendisinin bir işareti ile terörü sona erdirdiğini, saldırıları durdurduğunu, söylüyorsun da; yüzlerce canımız parça parça edilirken neredeydin?
Şimdi başımıza çivili topuz gibi indirdiği tehditleri.
Kafasını kızdırdığımız anda kırk katır mı kırk satır mı sormayacağını deklare etmeleri.
Sınırlarımızdaki hareketlilik, referandum, bağımsızlık kıpırtıları, Türkiye’nin İran ve Rusya ile yakınlaşmaları, Amerika’nın tepesini yeterince attırdı. Düşük profilli bir restleşmeden daha da fazlasını yapacağını her zaman gösterdi; vize krizi, sınırlarımıza dizdiği bin bir renkli teröristlere ağır silahlar hibe ettiği gibi içeride de tel tel terör örgütlerimle sizleri kuş gibi avlarım tehditlerini, üzerimizden hiç eksik etmemekte. Ah Ortadoğu’nun kara kaderli halkları da; Amerika, Sünnilerin mi yoksa Şiilerin mi yanağını okşadı, gafilce bunun yarışındalar.
Not: 14-15 Ekim tarihlerinde, saat 14.00-17.00 arasında, Kahramanmaraş Kitap Fuarı’nda olacağım inşallah.